Konu: | KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN VE KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 82 |
Tarih: | 22.03.2012 |
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de yüce heyetinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum.
Bir önceki gün yaklaşık yirmi dakika bu kanun teklifi üzerinde, sekiz yıllık birikimimle, bütün ayrıntılarını anlatmıştım. Eminim ki öğrenmek isteyen arkadaşların hepsi buradan ziyadesiyle yararlanmışlardı ancak gördüğüm bir şey var ki birkaç madde çok farklı kurgulanıyor ve çok farklı yorumlar yapılıyor. Bununla ilgili bir açıklama gereği duydum.
1'inci maddenin ikinci bendinde KDV istisnasının mevcut işlere de uygulanması var. Burada bir açıklama ihtiyacı var ve özellikle tutanaklara geçmesini istiyorum. Mevcut işlerde eğer idare ilave iş verecek ise bu işi nasıl vereceği ve buna nasıl süre ilave edeceği veya kirayı nasıl artıracağı tanımlanıyor. Dolayısıyla, siz KDV'yi istisna tuttuğunuzda, bulunacak maliyette indirim olduğunda bunun da süreden veya kiradan nasıl istisna olacağı, nasıl indirileceği belli. Bunun özellikle açıklanmasında fayda var. Zira, şöyle bir ifade kullanıldı: "Eğer teklif vermeyen firmalar şunu söylerlerse `Bunu bilseydim ben de teklif verirdim.' derlerse, bu kapalı kalır, bu açıklanması gereken bir husustur." dendi. Bunu özellikle tekrar açıklamak istiyorum ki nasıl işinizde ilave yaptığınızda, maliyeti artırdığınızda, süreyi uzatmayı ve kira bedelini artırmayı tanımlanmış iseniz, aynı şekilde, eğer bedelde bir düşüş olmuşsa, maliyette bir düşüş olmuşsa, bunun süreden nasıl indirileceği veya kira bedelinden nasıl indirileceği tanımlanmış oluyor.
Yine, 4'üncü maddede, kredi üstlenimiyle ilgili de aynı ifade kullanıldı ancak bir başka ifade kullanıldı: "Hazine garanti veriyor." Hep söyledik, hazine garanti vermiyor. 4'üncü madde, 3'üncü maddeye çok bağlı bir ifadedir, onu çok net bir şekilde söylemek gerekir ki 3'üncü maddede, işin herhangi bir şekilde yürüyememesi, yarım kalması durumunda, idarenin malı olan işin idare tarafından devralınmasında kredinin üstlenilmesi söz konusu. Şu anki mevzuatımızda, özellikle genel bütçeye tabi kuruluşlar için böyle bir şey söz konusu olduğunda, 4749 sayılı borç üstlenimi kanununda bunun nasıl olacağı tanımlanmış. Tek farkı, Karayolları veya DSİ gibi kuruluşlarımız genel bütçeli kuruluşlar iken özel bütçeli veya katma bütçeli kuruluşlar hâline gelmişler. Kesinlikle yüklenicilerden kaynaklanan bir şey değildir. Kredi kuruluşları haklı olarak diyorlar ki "Bir kredinin üstlenimi söz konusu olacaksa geliri olmayan idarelerin değil, Türkiye Cumhuriyeti adına hazinenin bunu üstlenmesi gerekir." deniyor ve katma bütçeli veya özel bütçeli kuruluşlar, genel bütçeli kuruluşlarla paralel bir hüküm kazanıyor, böylece aynı duruma getiriliyor. Bunun da özellikle açıklanmasında fayda var. Dolayısıyla, firmalara menfaat sağlamak veya teklif vermeyen firmanın "Bunu bilseydim ben de girerdim." diyeceği bir husus yoktur. Özellikle bunun da açıklanmasında fayda var.
Yine, bir ifade kullanıldı: "Başka ülkelerdeki özelleştirmelere Türkiye firmaları gidiyor." Özelleştirmeyle yap-işlet-devret veya yap-kirala-devret birbirinden tamamen farklı şeylerdir, bunların karıştırılmaması gerekir. Kaldı ki herkes gelip her ihaleye girebilir, yeter ki şartlarını sağlasınlar. Bu da önemli.
Bir husus daha: Özellikle dün bir hatip tarafından ifade edildi "Neden taslak değil, Bakanlar Kurulu kararı olarak gelmiyor da teklif olarak geliyor?" diye.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Tasarı, tasarı.
AHMET ARSLAN (Devamla) - Ve güzel eleştiriler yapıldı, "Teklif olarak gelmeyip, Bakanlar Kurulundan gelse çok daha farklı yollardan geçer." diye. Bunların hepsine saygı duyuyorum. Ancak, bir ifade kullanıldı ki: "Teklif sahibi bir önceki gün firmalarla görüşüyor ve ertesi gün gelip teklif veriyor." Arkadaşlar, hatip herhâlde beni ve arkadaşlarımı kendisiyle karıştırdı. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum ve bir şeyi daha söylemek istiyorum ki bugün bu Parlamento çatısı altında hizmet görmeye, milleti temsil etmeye çalışan bendeniz, sekiz yıl boyunca, bu ülkede çok başarılı bir şekilde uygulanan havaalanı yap-işletleri, kara yolları yap-işletleri, liman yap-işletleri ve marina yap-işletlerinde fiilen görev almış; eğer "Türkiye'de birkaç kişi bu işi biliyor." deniyor ise ben de hasbelkader bunlardan biriyim. Bunun sıkıntısını sekiz yıl çekmiş, bunun sıkıntısını uluslararası kuruluşlarla görüşürken, kredi kuruluşlarıyla görüşürken, bu işin müzakerelerini yaparken yaşamış biri teklif vermeyecek de -arkadaşımız gibi- firmaları dinleyerek gelen biri mi verecekti? Bunu da özellikle takdirlerinize sunuyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.