GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:94
Tarih:25.05.2022

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli vekiller; tam yetki, sıfır sorumluluk, sıfır denetim; iktidarın yönetim anlayışının en kısa ve her alanda geçerli özeti budur. Görüşülen teklif maddesinde de yapılmak istenen bundan farklı değil.

Daha önce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu yöneten bürokratlar bir zarara yol açtıklarında bundan kişisel olarak sorumluydular. Ancak şimdi getirilen teklifle TMSF Kurulu üyeleri ve Fon personeli herhangi bir kusurlu işlem yaptığında ve zarara yol açtığında, ortada mahkeme kararı olsa dahi, bu zarara sebep olan kişilerin zararı ödeme sorumluluğu ortadan kaldırılıyor. Yani kanun teklifiyle bürokraside bir kesim daha sorumluluktan ve denetimden kaçırılmak, muaf tutulmak isteniyor. Bu durum tabii ki Fon yöneticilerinin sorumsuzca ve dikkatsizce davranma riskini de artırıyor.

Bugüne kadar TMSF'de zaten şeffaf bir yönetim yoktu. Sayıştay raporları Fonun pek çok usulsüzlükle kamu zararına yol açtığını gösteriyor. Örneğin, TMSF 2016'da Fonun yönetim ve denetiminde yer almadığı hâlde bazı şirketlerin borçlarını ödemiş, üstelik Sayıştay bu tespite 2016, 2019 raporlarında yer vermiş, bu usulsüz işleme karşı ise TMSF herhangi bir düzeltici işlem yapmamış. Sayıştayın 2019 yılı raporunda ise yine TMSF'nin bir bankanın hâkim ortağı bir grubun borcunu 116 milyon dolar eksik hesapladığı bildiriliyor. Bir başka usulsüzlük: TMSF personeli ile onların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavi ve ilaç giderlerinin karşılanması amacıyla Fon bütçesinden SGK'ye prim ödenmesine rağmen tedavi ve ilaç giderleri için ayrıca ekstra ödeme yapılıyor. Bitmedi, TMSF bir de emekliye ayrılıp emekli aylığı almaya başlayan Fon Kurulu üyelerine yine mevzuata aykırı olarak özlük haklarını ödemeye devam etmiş.

Evet, değerli arkadaşlar, elimizdeki düzenleme özellikle, kayyum atanan Bank Asyaya ilişkin ve Bank Asya kayyumunun da bu sorumsuzluk, denetimsizlik kapsamının içine alınması isteniyor yani deniyor ki: Bank Asyayı yöneten kayyum ya da bürokratlar bankayı zarara uğratsa da bundan sorumlu olmasınlar. Şimdi, bakın, Bank Asyaya para yatıranlar, evet, sadece para yatıranlar "Bunlar örgüt." suçlamasıyla hapse atıldı ya da KHK'yle ihraç edildi, bu insanların hayatı karartıldı ancak ne Bank Asyayı kuranlara ne de Bank Asya yöneticilerine dokunan olmadı. Şimdi de kayyum bürokratlar korunacak. Peki, bürokratların, kayyumların yol açtığı bütün bu zararı onlar üstlenmeyecekse kim üstlenecek? Siz üstleneceksiniz sevgili halkımız, ödediğiniz ekstra vergilerle ve size yapılmayan hizmetlerle siz üstleneceksiniz.

İşte Türkiye'de bugün, bu haksızlıklara razı olmayıp hep birlikte karşı çıkma ve hesap sorma dönemindeyiz. Çünkü iktidar, her mecrada kendi istediği işleri yaptırabilmek için Emniyet olsun, kamu mensupları, hâkimler, bürokratlar, hepsini eylemlerinden sorumsuz kılıyor ve o kişiler ceza almayacaklarına inançla, kendilerinden istenen her işi hukuksuzca yapıyorlar. Mesela, Batman Belediyesine atanan kayyum 635 milyon lira değerindeki Belediyeye ait AVM'yi 150 milyon liraya satışa çıkarabiliyor ya da Cizre Belediyesi kayyumu itfaiye alanı olarak kullanılan Belediye taşınmazını bedelsiz bir şekilde Adalet Bakanlığına devredebiliyor. İşte artık tüm bu hukuksuzlukları ortadan kaldırmanın ve halk iktidarını kurmanın zamanıdır.

Sayın Başkan, izninizle, sürem yettiğince bir başka konuya değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz değerli müzik insanı Ahmet Say'ın ardından oğlu Fazıl Say bir yazı yayınladı. Bu ülkenin değerlerine sahip çıkma hususundaki kırılganlığın Ahmet Say'ın en çok üzüldüğü konuların başında geldiği anlatıyor, "'Sahip çıkmak' bu ülkede çok kullanılan bir deyim değil malum." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - "Binlerce konser, 60'tan fazla albüm kaydı, 102 opus ve babamı da beni de üzen, Türkiye'nin tutumu. Bu 102 eserin 70'i orkestra eseridir ve yarısından fazlası Türkiye'de henüz bir kere bile çalınmadı, yazık. Sebepleri, kişileri, hepsini biliyoruz. İşte sahip çıkmak bu yüzden daha fazla gerekiyor." diyor Fazıl Say.

Bir tecavüzcüye "tecavüzcü" dedi diye sanatçı Ezgi Mola ceza alıyor, Niyazi Koyuncu'nun konseri yasaklanıyor, Kürt sanatçı Nudem hastalığına ve cezaevi koşullarına rağmen gitar çalıyor, gitarı gardiyanlar tarafından kırılıyor ve Pink Floyd'un efsane Gitaristi Roger Waters'ın hediye ettiği gitar kendisine verilmiyor.

Evet, sanatçılara, kültürümüze, hafızamıza, neşemize sahip çıkmalıyız.

(Hatibin cep telefonundan bir şarkı dinletmesi)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bakın, bu sazı ve sözü hepiniz tanıyorsunuz. İster Kürtçe ister Türkçe söyleyin ama şimdi, şarkı söyleme ve hep birlikte özgürleşme zamanı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sevgili Selahattin Demirtaş'ı sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)