GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:94
Tarih:25.05.2022

CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sunulan teklifin adı Bankacılık Yasası Teklifi ama maşallah içinde her şey var. Bu kanun teklifleri genel olarak sarayın mahareti sonucu geliyor ve 1'inci parti özellikle bu konuda vesayeti teslim edince de bu torbayı doldurmak için -özellikle Çin işi, Japon işi- içine ne bulursa koyuyor ama bir tek bir şey yapmıyor: Milletin torbasını doldurma. Yandaşlarına -işte bu bankacılık düzenlemesinde olduğu gibi- çevresine fayda sağlayacak her türlü maddeyi bu torba yasanın içerisine koyuyor.

Aslında bu torba yasa bu yasama döneminin ruhuna aykırı ama yine de böyle cinlikler olunca, hele hele bilek bükemeyince bu tür hilelere başvurarak bu maddelerin içerisine adından farklı başka maddeler konuyor. Burada ne var? Burada 18 ve 19'uncu maddeler var toplumun midesini bulandıran; bu maddeler -topal ördek diye, seçimlerde bükemedikleri bileği- yasal düzenlemelerle büyükşehir belediyelerini dize getirmek adına çıkarılmış maddeler. Bu maddelerin özü şu: Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan raylı sistemlerin belediyeye devir süreçlerine ilişkin hükümler. Bunun öncesine bakalım. Bu raylı sistemlerdeki çalışma nereden başlamış? 2019 yılında yerel seçimlerde, seçim döneminde iktidar partisinin belediyeleri seçimleri kazanmak için her türlü vaatte bulundular ve yeni metrolar vadettiler ancak bu vaatlerin hepsi havada kaldı. Belediyelerin yapamadığı bu metroları Ulaştırma Bakanlığının üzerine yıktılar. Sonra, bu raylı sistemleri belediyeler yapmış gibi şaşaalı yani -deyim yerindeyse- âlâyıvalayla bunların açılışlarını yaptılar. Bu yapılan açılışlarda, projelerde belediyelere sürekli ödeme kolaylığı sağladılar. O dönemde belediyelere yani seçimlerden önce, 2019 yerel seçimlerinden önce bu projelere ödenen bedel metro hatlarından kâr payı üzerinden yüzde 15 olarak uygulanıyordu. Bu, belediyelere herhangi bir mali yük getirmiyordu. İşte, buradan sonra, ne zaman ki 2019'da büyükşehirleri Millet İttifakı'nın belediye başkanları kazandı, o zaman kara bulutlar bu iktidarın etrafında dönmeye başladı, korkulu rüyaları oldu; maç devam ederken maçın kurallarını değiştirdiler. Partili Cumhurbaşkanına -sanki hiçbir yetkisi kalmamış gibi- bunun yetkisini de devrettiler ve seçimlerden hemen sonra 1 Mayıs 2019'da kararname çıkardılar, dediler ki: "Bundan sonra bu ödemeleri kâr payından değil, İller Bankası üzerinden tahsil edeceğiz." Oran ne? Yüzde 5. Peki, bu karardan sonra ne oldu, tek tek söyleyeyim size. Kâbusları Mansur Yavaş'ın Belediye Başkanı olduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi eski düzenlemeye göre üç yılda 38 milyon verecekti ancak şimdi, bu ödemelerle 903 milyon vermek durumunda kalacak, yaklaşık 30-40 katına kadar yükselmiş durumda. Bugünkü iktidarın, sarayın karabasanı Ekrem İmamoğlu'nun Belediye Başkanı olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2016-2019 yıllarında toplam 3 milyon lira ödeme yaptı; yanlış duymadınız, 3 milyon lira ama şimdi, yapılan ödeme 323 milyon lirayı bulmuş durumda, 100 katından daha fazla bir ödeme çıkardılar. Yine, aynı şekilde, Antalya Büyükşehir Belediyesinden 230 milyon lira daha fazla kesinti yaptılar. Türkiye'deki mevcut metro ve raylı sistemlerin çoğunluğunu bu hâle getirdiler, bir istisna dışında, o da Adana'da; Adana metrosu 2'nci etabı 2022 Yılı Yatırım Programı'na alınmadı, sebebi şu: Çünkü Adana'da Millet İttifakı Zeydan Karalar'a oy verdi diye vatandaşı cezalandırıyor. Burada Adana'nın şehir içi trafiğini kolaylaştıracak metro 2'nci etabına onay veren ve bunu seçimlerde vaat olarak söyleyen; planın durumuna, yapılışına onay veren ama masasında bu imzayı atmayan Cumhurbaşkanı, Adanalıları cezalandırıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Cezalandırsınlar ama Adana halkı cezasını sandıkta verecek, hiç merak etmeyin.

Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Zamanında metroları vadedip yapmayan belediyeler yerine, bu işten sorumlu olan Ulaştırma Bakanı tüm parayı bizim belediyelerden alıyor, üstelik ödeme ücretlerinin yüzde 30-yüzde 40 daha fazlasıyla bunu alıyor. Bu yapılan iş siyasi sahtekârlıktır, bu yapılan iş siyasi üçkâğıttır; bu, tüm vatandaşlarımızın gözü önünde net, somut rakamlarla ortaya çıkmaktadır. Daha önce Anayasa Mahkemesine gidilmiş, bu konuda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırlı olmadığından yola çıkarak bu getirilen yasa iptal edilmiştir ancak tekrar bu yasayı Meclisimize getirerek buradan kanunla tahkim etmek istiyorlar. Siyasi hırsızlığın göz önünde hiç bu kadar kör sağır olduğu bir dönem olmamıştır. Biz eski metroların parasını belediyelerden alacağız ama bu yasayla birlikte "Canımızın istediği metroyu belediyelere vereceğiz, istemediği metroyu da Bakanlığa bırakacağız..." Yine, hiçbir işi kalmamış gibi bu konunun yetkisi de Cumhurbaşkanına veriliyor. Burada işletmesi zarar edenler belediyeye, kâr edenler ise Bakanlığa kalacak. Buna ilişkin bir söz var: Hilekârdan yumurta alan içinde sarısını bulamazmış; siz de zorla yumurta satıyorsunuz, hem de içindeki sarısını alarak; bu olayın özü budur.

Ayrıca şunu da söyleyelim: İstanbul Havalimanı metrosunun yapımı devam ediyor, bunu da belediyeye devretmemek için bu yasal düzenlemeyi hazırlıyorsunuz. Burada tüm yapılanlar bir paralel yapı oluşturmaktan öteye değil.

Sayın Başkan, siyasi iktidar 2019 yerel seçimlerinden sonra bu uygulamaları, bu getirilen maddeler gibi uygulamaları o tarihten bugüne kadar gerek Meclise gerekse yönetmeliklerle belediyelerimizin karşısına çıkartıyor; torba yasalar, belediyelerin yetkilerini almak... Bunlardan birkaç tane örnek vereyim, örneğin İller Bankasının 2021 yılı raporunu size okuyayım: İLBANK geçen yıl yerel yönetimlere 2 milyar 721 milyon TL destek olmuş, bu kaynağın ve yapılan desteğin yüzde 94'ü Cumhur İttifakı'na ve kayyum belediyelerine. 191 belediye projesine yüzde 100 hibe vermiş, bunun da tesadüf ki yüzde 99'u Cumhur İttifakı ve kayyum belediyelerine. Millet İttifakı belediyelerine kalan ise sadece yüzde 1. İşte, bu iktidarın adaleti bu. Yine yerel seçimlerden sonra belediye şirketlerine atama yetkisini Meclise verdiler, ulaşım koordinasyon yetkisini merkezî hükûmete verdiler, İstanbul'un bu konuda yaşadığı sıkıntılar ortada ve toplanan bağışlara el koydular. Son olarak da İstanbul Galata Kulesi'ni, Ordu Gülyalı Balıkçı Barınağı'nı da belediyelerin elinden aldılar.

Bu talimatlar bununla da kalmadı, tetikçi müfettişlerle belediyelere de müdahale ettiler. İlk başta Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman kendi şikâyet etti, iktidar onu görevden aldı; yine benzer şekilde Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Haydar'ın YSK eliyle Belediye Başkanlığı düşürüldü sonra da seçilmiş Belediye Başkanının tutuklanmasına sebep olan ses kaydında yani "tape"lerde isimleri çıkararak "tape"leri mahkemeye sundular ve o "tape"lerde isim çıkarıldığı için sanki rüşvet alan belediye başkanı gibi ifade ettiler. Kadir Haydar dört buçuk ay hapis yattıktan sonra mahkeme "tape"lerin özünü istedi, ilk hâlini istedi ve orada "Rüşvet verildi." diye ifade edilen başka bir isim olduğu ortaya çıktı. Allah'tan ki namuslu bir hâkim vardı orada, eğer o olmasaydı, geçen dönemde olduğu gibi, Ergenekon ve Balyoz'da vicdanı kuruyanlar bu dönemde de bu arkadaşımızı hâlâ hapiste tutacaktı. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yapılanlar FETÖ'cü anlayışın bir tekerrürü, FETÖ'cü taktikle bu ülke 251 şehit feda etmiş, hain darbe girişiminde bulunmuşlar ama FETÖ'cü anlayış belli ki sizde devam ediyor. Yine, benzer şekilde Kadıköy'de belediyenin ilgisi olmayan zabıtalara CİMER şikâyetinden soruşturma açıldı, sanki tüm belediyeye operasyon varmış gibi gösterildi. Yine, Maltepe'de benzer şekilde 2018'deki takipsizlik kararı verilen dosyayı yeniden yürürlüğe soktular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Bodrum Belediyesinden evrak istediler, o evrakı almaya 50 polisle gittiler, hepsinin yaptığı tümüyle bir algı operasyonu. Yaptıkları algıda belediyelerimizi kirletmiyorlar, onların başarısına engel olamıyorlar ama siyaseti ve kendilerini lekeliyorlar. Bu bir cezalandırma süreci değil; bu, AKP'nin ayıplı sürecidir. Şimdiye kadar başaramadınız, bundan sonra da başaramayacaksınız.

Şimdi size bu türlü zulmü yapanlara karşı bir şairin şu dizesini okuyorum: "Eğer hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse çaresi yok, biz kazanacağız."

Geliyor gelmekte olan. (CHP sıralarından alkışlar)