| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 25.05.2022 |
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Dün 5 askerimiz şehit düştü, 2 askerimiz de yaralandı. Buradan, şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum; ülkemizin başı sağ olsun.
Ayrıca, dün yine yıllardır mücadele ettiği hastalığa yenik düşen tecrübeli gazeteci Ali Ekber Ertürk'ü de kaybettik; kendisine Allah'tan rahmet, sevenlerine ve kalemini satmayan tüm basın camiasına sabır ve baş sağlığı diliyorum.
Şimdi, evet, İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz arkadaşlar. Birkaç kez değişiklik yaptık bu kanunda; en son 2022'nin 5'inci ayının 31'ine kadar uzatmıştık. "Aman ha, 2023'ün 7'nci ayının 31'ine kadar uzatalım." diyorsunuz bugün.
Evet, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu önergeye destek veriyoruz; aslında destek vermiyoruz, bu önergenin de sahibi biziz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu önergenin sahibi biziz, izah edeceğim. Şöyle...
SALİH CORA (Trabzon) - Yok yok, Cumhurbaşkanımız...
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Arkadaşlar "Yok." demeyin ya.
Bakın, muhtemelen Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili de hakkımı iade edecektir, teslim edecektir; geçen hafta da konuştum, bakın, bu mayısa kadar uzatılırken aylar öncesinden ben çıktım, ısrarcı oldum "Bakın, Covid izinlerinin son gününe yaklaşıyoruz; çıkartalım, çıkartalım." diye kürsüde defalarca konuşma yaptım. Son gün geldiniz, yetiştirdiniz; bize de geldiniz "Aman ha, çıkması lazım, uzatalım." dediniz, son haftaya bıraktınız. Bakın, ne zamandı o? O, 5'inci ayın 31'ine uzattığınız izinler. Bu sefer ne oldu? Ben aylardır söylüyorum -Sayın Grup Başkan Vekilim hakkımızı teslim edecektir- aylardır diyorum ki: "Bunların son zamanı yaklaşıyor, gelin, bir düzenleme yapalım, bir kanun düzenlemesi yapalım, bu izinleri kalıcı hâle getirelim." Sebebini de açıklayacağım; gerekçesini bile açıklayamamışsınız. Evet, biz imza koyduk. Siz bugün geldiniz "Aman ha, bunu bugün çıkarmamız lazım, haftaya süresi bitiyor, Cumhurbaşkanı onayından geçecek." dediniz ve tabii, istişareyle, hep birlikte çıkarmamız gerekiyor; biz karşı koyarsak ki koymayacağımızı söyledik, haftaya kalsa yetiştiremeyecektiniz. Yine her zaman yaptığınız gibi son güne bıraktınız ve şöyle bir usul hatası da yaptınız; pazartesi Bakanlar Kurulunda Cumhurbaşkanımız çıktı, dedi ki: "Covid izinlerini uzattık." Siz uzatamazsınız, Cumhurbaşkanı bu Covid izinlerini uzatamaz. Bu, Meclis iradesine saygısızlıktır, millet iradesine saygısızlıktır. (CHP sıralarından alkışlar) Covid izinlerini uzatırsa burası uzatır, Cumhurbaşkanı Resmî Gazete'de ya yayınlar ya da reddeder.
SALİH CORA (Trabzon) - İstişare ettik ya, Allah Allah!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - O yüzden, bakın, bugün bu, Cumhuriyet Halk Partisinin emeğiyle gelmiş bir izindir.
Gerekçe? Ya, gerekçeye bakın, gerekçe yok ki burada. Gerekçe var mı? Allah aşkına, gerekçede sadece kanunda uzattığınızı yazmışsınız. Ben söyleyeyim gerekçeyi, sizin gerekçeniz şu: Cezaevlerinde yer yok, cezaevleri ağzına kadar doldu. Türkiye'de toplam 384 cezaevi var, bunların toplam kapasitesi 275.843, kapasite fazlası bugün 38.659; 90 bin mahkûmu nereye koyacaksınız? Koyacak yeriniz yok, o yüzden uzatıyorsunuz ama kanuni bir gerekçe bulamamışsınız. Ben, kanuni bir gerekçe kendi şahsımca söyleyeyim. Bakın, bunlar yirmi beş aydır dışarıdalar, topluma karışmışlar; Covid sebebiyle, olağanüstü bir durum sebebiyle çıkmışlar, evet, çünkü cezaevleri ağzına kadar doluydu. Tamam, Covid sebebiyle iznin uzatılmasına biz de muvafakat etmiştik başında. Sonra, yirmi beş ay oldu arkadaşlar. Bunların suç nevi neyse ne ama açık cezaevinde olanlar ya da açık hakkı kazananlar yani cezasının büyük bir kısmını çekmiş olup da açıkta bir şekilde farklı işlerde çalıştırılan veya daha rahat davranılan mahkûmlar dışarı çıktı, aile kurdular, iş kurdular. "İş kurabilir mi kuramaz mı?" tartışması yapıyorlardı. Mesela biliyor musunuz, bir vekilimiz biliyor mu AK PARTİ'den; bu mahkûmlar SGK'li çalışabiliyor bugün biliyor musunuz?
SALİH CORA (Trabzon) - Çalışabiliyor, çalışanlar var.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yazdı SGK'ye, "Bunlar çalışabilir mi sigortalı?" dedi, olur aldı ve bunlar sigortalı çalışıyor, iş kurdu, yeni çocukları oldu. Yani kanuni temeli bu bunun; bunlar ıslah oldu, ıslah oldu, topluma karıştı. Zaten bunlar yeni bir suç işlerse mükerrer olacak ve işledikleri suçun misliyle cezasını çekecekler. Bir de "İzinli sayıldığı günleri de dâhil edeceğiz." diye bir ağırlaştırıcı sebep daha koyabilirdik. Bugün bunları, 91 bin mahkûmu içeri almaya kalksanız -geçen hafta söyledim- en az 10 bin firar olurdu çünkü içeriye girmiş, yirmi beş aydır dışarıda mahkûm, artık yeniden cezaevine dönecek psikolojide değil ve kaçardı, firar ederdi. Bu sefer toplumun düzeni bozulurdu, yeni suçlar ortaya çıkardı; firar eden adam, darda kalan adam yeni suç işlerdi. O yüzden, bunun yasal temeli aslında bu sizin yazdığınız değil. Evet, getirdiniz, imza attık ama bizce yasal temeli budur. Bu yasal temeli açıkça ortaya koyabilmek lazım.
Başka bir şey var. Niye 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyorsunuz ikişer ay, üçer ay, altışar ay uzatmışken, niye? Seçim yatırımı yapıyorsunuz. Seçimden sonraya attınız ki bu 90 bin kişi size oy versin, aileleri oy versin. Bakın, ben on beş yıl avukatlık yaptım; mahkûmun umuduyla oynanmaz, mahkûmun umuduyla oynanmaz. Ekmeğini vermeyin, suyunu vermeyin ama onların umudu olsun yoksa cezaevinde kalamazlar. Suç işleyenler var, ağır suç işleyenler var; gerçekten cezalarını çeksinler tecavüzcüler, uyuşturucu baronları; bunların hepsi cezalarını çeksin, biz buna razıyız ama "Ya, ıslah olmuş, ceza amacına ulaşmış ve açığa geçmişse bunları da yeniden cezaevine almayalım." diyor Cumhuriyet Halk Partisi, bunun için uğraştı Cumhuriyet Halk Partisi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yasanın sahibi de Cumhuriyet Halk Partisidir, hiç kendinize yazmayın.
Şimdi, evet, cezaevleri doldu. Niye doldu? AK PARTİ iktidarının yirmi yıllık yanlış politikasından doldu. Neden, biliyor musunuz? Şu son zamanlarda ne yaptılar bunlar, söyleyeyim hemen: 118 okul ihalesi vardı arkadaşlar, 118 okul ihalesi. Parasızlıktan bu okul ihalelerini iptal ettiler yakın tarihte ama 2022 yılı için 36 cezaevi inşaatı projesi koydular. Okul yapmaktan vazgeçiyorsunuz, cezaevi yapıyorsunuz. Toplumu yoksullaştırdınız, fakirleştirdiniz; AK PARTİ iktidarı maalesef vatandaşı suça sürüklüyor, bu yüzden önünü alamazsınız. AK PARTİ iktidarı cezaevi sorununu çözemez, böyle bir iradeniz de yok maalesef.
Şimdi, cezaevinde kimler kalıyor diye ayrıntılarla yazmıştım, genel anlamıyla neden doluyor diye ayrıntılarla yazmıştım; bunlara değinmeyeceğim ama şöyle bir bireysel örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum: Ali Osman Akat. Bu Ali Osman Akat kim, biliyor musunuz? Hani, şurada dezenfektanlarımız var ya, Mecliste önümüzdeki kolonyalar, onları imal eden firma; evet, Lactone firmasının sahibi. Meclisimiz bu kişiden ihaleyle almıyor bunları, doğrudan teminle almış Ali Osman Akat'tan, doğrudan teminle. Nereli? Meclis Başkanımızın hemşehrisi. Kim bu Ali Osman Akat biliyor musunuz? Geçenlerde 115 kiloluk bir kargo geldi Kolombiya'dan, Almanya üzerinden; içerisinde demir tozu varmış, demir tozu. Demir tozu ithal ediyormuş Kolombiya'dan. Divriği'de var, daha ucuz ya, niye Kolombiya'dan demir tozu ithal edersin? Çünkü içinde 30 kilo uyuşturucu madde varmış, Alman polisi yakalamış bunu.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Vay be!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - O demir tozunun içine uyuşturucu madde katmışlar ve on beş gün yattı bu adam biliyor musunuz, on beş gün. Tutuklandı, on beş gün sonra serbest bırakıldı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Pudra şekeri çıkmıştır(!)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Ya, bu adamın resimlerini paylaşacağım, bakın kimlerle var: Ruhsar Pekcan'la resmi var bu adamın.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Fotomontaj olabilir Ali Haydar (!)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - O dezenfektancı bakanla resmi var, Binali Yıldırım'la resmi var bu adamın, Berat Albayrak'la resmi var bu adamın, Erdoğan'la resmi var bu adamın. Kim kaldı?
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Biz yokuz.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Hayır, biri daha var.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Soylu.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Evet, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmadan olur mu? Süleyman Soylu'yla da resmi var. (CHP sıralarından alkışlar)
Ya, on beş gün yattı bu adam, on beş gün yattı, yazık değil mi ya? Niye tahliye oldu biliyor musunuz? "Paket yanlışlıkla bana gönderilmiş olabilir." dedi. Değerli AK PARTİ milletvekilleri, yanlışlıkla size gönderilen uyuşturucu var mı? Ya, böyle bir yargı var mı ya? Yazık değil mi, günah değil mi? Çocuklarımız zehirleniyor ya, okulların önünde çocuklarımız zehirleniyor. Uyuşturucu baronları dışarıda ama garibanların çocukları, zehirlenenlerin çocukları, kullanıcılar içeride. Dışarıda olsunlar demiyorum ama hak yerini bulsun diyorum.
Buradan halkımıza seslenmek istiyorum: Kolombiya'dan gelen 5 ton uyuşturucunun sahibini yargıya teslim etmek istiyorsanız bize katılın. "Uyuşturucu baronları yargılansın." diyorsanız bize katılın. "Evlatlarımız okul önlerinde zehirlenmesin." diyorsanız bize katılın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Hakverdi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Mafya liderlerinden ve suç örgütlerinden hesap sormak istiyorsanız bize katılın. (CHP sıralarından alkışlar)
Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum; özellikle de Süleyman Soylu duysun, burada fotoğrafı olanlar da duysun: "Yürü bre Hızır Paşa/Senin de çarkın kırılır/Güvendiğin padişahın/O da bir gün devrilir." diyorum, "Geliyor gelmekte olan." diyorum, "Az kaldı." diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)