GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:96
Tarih:31.05.2022

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben birinci bölüm üzerinde konuşacağım. Birinci bölüm, biliyorsunuz, 1 ila 6'ncı maddeleri kapsıyor. Bunlar nedir diye baktığımızda, kabaca söyleyecek olursak, bir tanesi, fuarlarda fuara katılan şirketlerden ilan ve reklam vergisi almaktan vazgeçiyor devlet; ikincisi, serbest bölgelerdeki sınırlı alanların varlığının bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor anlaşılan; üçüncü olarak, ihracatçı birliklerinin boşalan üyelikleri veya borcu olan üyelerinin borçlarının genel kurullarda terkin edilmesi üzerine bir maddesi var; genel sekreterlik vesaire var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu maddelerin muhtemelen bir karşılığı olsa gerek yani Komisyon çalışmış ve bunlar üzerinde antant kalınmış ve Genel Kurula gelmiş oldu bizim görüşmelerini yapabilmemiz için. Şimdi, ben özellikle şöyle bir soruyu, bu çalışmanın anlamlı bir yere oturabilmesi için galiba cevaplamamız gerektiğini düşünüyorum; o da şöyle bir şey: Biliyorsunuz, "yeni ekonomik düzen" diye bir model üzerinden Hükûmet ekonomik faaliyetleri sürdürmeye çalışıyor. Bunun en önemli ayağı da yine biliyorsunuz enflasyonla mücadeleyi faizin yükseltilmesi yönünden bir politikayla değil; tam aksine, ihracatın artırılması ve cari açığın kapatılması veya en azından daraltılması imkânlarını sağlayacak gelişmeler, bu gelişmelerin sonucunda enflasyonun düşürüleceğine ilişkin bir model benimsemiş durumda.

Şimdi, ihracata bu kadar bağlı hâle gelmiş olan bir model kaçınılmaz olarak ihracatın kurumsal yapısını da düzenlemeyi gerektiriyor anlaşılan, dolayısıyla da Hükûmet de böyle bir yasa çalışması yapmış, önümüze getirmiş. Fakat sanıyorum bu çalışmanın arka planındaki gerekçelerden bir tanesini de ihracatçı sektörlerdeki pozisyon değişiklikleri diye ifade edebiliriz. Ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum: Biliyorsunuz, İsmail Gülle, Hükûmete, iktidara yakın bir kişilikti, bu arkadaş kendi sektöründen seçilemedi. Dolayısıyla da başkanlığı söz konusu olmayacak. Dolayısıyla da ortaya çıkan... Daha doğrusu, tersten okursak İsmail Gülle ve arkadaşlarına yani iktidara yakın ihracatçılara muhalif olan veya en azından onlarla çıkarları uyuşmayan başkaları da kendi adaylarını çıkarmak üzere harekete geçmiş durumdalar. Dolayısıyla da bu yasa önerisinde bazı maddeler bu muhalif sanayicilerin, iş adamlarının bu muhalefetine bir ölçüde karşı çıkmak veya en azından onu engellemek üzere düşünülmüş diye düşünüyorum; bunun da belirtileri var. "Nedir bu belirtileri?" diye soracak olursanız, bunlardan bir tanesi, bu genel sekreterlik meselesidir. Genel sekreter otuz gün içinde atanamayınca herhangi bir birliğe Bakanlığın atama yapması öneriliyor; bu bir. İkincisi de -yine benzer bir şekilde tabii- genel sekreter yardımcıları da aynı şekilde konu ediliyor.

Dolayısıyla da şunu demek istiyorum: Türkiye'de, doğal olarak, siyasetteki bu gerilimlerin ticarette veya sanayide olmaması mümkün değil. Dolayısıyla da iktidar ve muhalefet arasındaki mücadeleler kaçınılmaz olarak bugün sanayici ve iş adamları cenahlarında da karşılık buluyor. Yani bazı iş adamları bir sonraki dönem için pozisyon alırken bazıları da şu andaki iktidara tutunmak üzere davranmak durumunda kalıyor. Diyebilirsiniz ki: "İktisat böyle konuşulur mu?" Evet, böyle konuşulur aslında ya da böyle konuşulması lazım çünkü iktisadi kurallar sonuç olarak bir güç elde etmek üzere davranan ekonomik aktörlerin varlığıyla ilgilidir. Dolayısıyla da yani herhangi bir kanun olarak baktığınızda bir şey ifade ediyor tabii ki ama o kanunun arka planına bakmak zorundasınız ve baktığımızda da sanıyorum, iş dünyasındaki bu tartışmanın büyük ölçüde burada etkisi ve katkısı olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, ha, bir de şeyi söylemem lazım herhâlde, TİM Yönetim Kurulu 15'e çıkarılıyor, Başkan Vekillikleri 5'e çıkarılıyor, tıpkı TMSF'de olduğu gibi kurumsal yapısının güçlendirilmesine çalışılıyor ve burada da muhalefetin, büyük ölçüde muhalefetin TİM'de güç kazanmasına engel olmak isteyen bir düşüncenin karşılığı olmuş olabilir diye düşünüyorum.

Şimdi, bence asıl tartışılması gereken meselelerden bir tanesi bu birlikler neden var? Yani TİM neden var, Odalar Birliği neden var? Değerli arkadaşlar, benim kanaatim odur ki bu konuları Türkiye yeteri kadar tartışmış değildir. Ta 1923'lere kadar gidebilirsiniz İktisat Kongresi'nden alırsanız, her zaman için bir oda meselesi vardır yani sanayi ve iş dünyasının oda biçimindeki örgütlenmesine ilişkin olmak üzere. Tabii ki vardır çünkü cumhuriyet kurulurken "yerli ve millî sermaye yaratmak" diye bir derdi vardı cumhuriyetin çünkü Osmanlı'nın son zamanlarında ticaret ve sanayi büyük ölçüde yabancıların kontrolündeydi ve yeni kurulmuş bir cumhuriyet olarak da Mustafa Kemal ve arkadaşları, bir anlamda, 1923 İktisat Kongresi'nden başlayan bir biçimde oda birliklerinin ya da odaların önemini fark edip odaların oluşmasına çaba sarf ettiler.

60'lı yıllara geldiğimizde -biliyorsunuz, 60'lı yıllar, 80'e kadar, ithal ikameci politikaların benimsendiği dönemlerdir- ithal ikameci dönemlerde, biliyorsunuz, dış ticaret rejimimiz sıkı bir rejimdi yani çok yüksek gümrük duvarlarıyla korunan bir sanayimiz vardı, dolasıyla da iş dünyasında kota sahibi olabilmek çok büyük bir önemi haizdi. Odalar, bu sebeple bu kotaların dağıtımı... Yani ithalat yapacaksınız çünkü yeteri kadar üretmiyorsunuz, dışarıdan almak zorundasınız ve bunu alırken de yani ithalatın yapılma sürecinde de devlet ile iş dünyası arasında bir iş birliği oluşuyor doğal olarak ve bu iş birliğinin bir sonucu olarak da odalar kuruldu. Odalar, esas itibarıyla bu kotaların ele geçirilmesine yönelik olmak üzere iş dünyasının kendi aralarındaki mücadelesinin bir parçasıydı. Tersten bakarsak ya da hükûmet tarafından bakarsak, hükûmet de iktidara geldiğinde kendi iktisat politikalarının uygulanabilmesi için gereken bir sanayici desteği bulabiliyordu.

Değerli arkadaşlar, bu dönemler bitti yani bu dönemler biteli çok oldu. Biz hâlâ İhracatçılar Birliğine genel sekreter atanacak, ee? Ticaret Bakanlığı atasın. Ya, arkadaşlar, bırakın, adamlar kendileri uğraşsınlar kendi işleriyle. Ya, size ne yani? Gidin, ikna edin eğer kendi iktisat politikalarınızdan çok eminseniz, gidin, konuşun adamlarla.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Hocam, adamlar da itiraz etmiyorlar ya.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Böyle bir şey olmuyor. Yani ben açıkçası hayatımın önemli bir kısmında, bu sanayi ve ticaret odalarında aynı zamanda danışmanlık hizmetleri vermiş bir arkadaşınızım. Yani benim gördüğüm kadarıyla, artık bu dönem bitmiş olduğu hâlde, hükûmetin, iktidarın kaynaklarına ulaşmanın bir aracı olarak hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar ve dolayısıyla da dikkat edin, oda birlikleri seçimlerinde asla ve asla demokrasi yoktur; demokrasi gibi bir şey vardır, seçimler vesaire vardır ama o seçimlerin de nasıl olduğu çok iyi bilinir, kimin seçileceği önceden belirlenir ve dolayısıyla öyle seçimler yapılır.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Hâlâ bu anlayışla, bu kafayla biz ekonomiyi yönlendirebileceğimizi düşünüyoruz ve yine şunu söyleyeyim ki: Bu yasada da -başka yasalarda olduğu gibi- Hükûmetin, iktidarın ilan ettiği iktisat politikaları tercihiyle yani liberal iktisat politikaları tercihiyle kesinlikle çelişen, tamamen iradi kararlarla yukarıdan merkezîleşmiş bir biçimde organize olmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Ve ben şunu da anlamakta zorlanıyorum: Yani bu çok karışık bir hikâye değil yani eğer siz liberal bir iktisat politikasına inanıyorsanız, e, yani stokçuların peşinde koşmayacaksınız yani stokçuluk da liberal ekonominin bir parçasıdır çünkü; spekülasyon yapanların peşinde koşmayacaksınız çünkü o da bir parçası bu işin. Arz ve talebin farklılaşmasını önleyen bir davranış biçimi olarak stokçuluk, iktisat politikaları içinde kabul görmüş olan bir faaliyet alanıdır.

Dolayısıyla da ben gerçekten şunu anlamakta zorlanıyorum: Adalet ve Kalkınma Partisinde ve MHP'de de değerli arkadaşlarımız var, bu konuları bilen insanlarımız var ama ben bu bilgilerin, gelen kanun tekliflerine hiç yansımadığını görüyorum. Ben en azından bu ihracatçı birliklerinin devreden çıkarılması için bir şey yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim, iyi akşamlar. (HDP sıralarından alkışlar)