GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dünya Çevre Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:97
Tarih:01.06.2022

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk'ün de söylediği gibi "Doğayı korumak, geleceği korumaktır." diyerek 5 Haziran Dünya Çevre Günü'müzü kutluyorum.

Çevre Günü'nün bu yılki teması "tek dünya, sürdürülebilir ve doğayla uyum içinde yaşamak" olarak belirlendi. Ülkemizdeki çevre ve doğa hakkı ihlallerinin artarak devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda, insan "Ne büyük ironi!" diyor. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek devletin en önemli görevleri arasında ancak bu görev son yirmi yılda ülkemizde çok yanlış anlaşıldı. İktidar, çevreyi ihya etmeyi, kendi çevresini ihya etmek olarak yorumluyor. Her yıl olduğu gibi bu 5 Haziranda da pahalı etkinlikler düzenleyip çevreyle alakalı büyük laflar edecek, ertesi günse ülkemizin altını üstüne getiren, doğamızı talan eden uygulamalara kaldığınız yerden devam edeceksiniz. Biz, çevre ve doğayla pazarlık bile olmaz dedikçe siz, bırakın pazarlığı, insanlığın kaybedeceği bir savaşa giriyorsunuz; sonsuz hırslarınızla saldırdıkça saldırıyor, ne yarınımızı ne de gelecek nesilleri önemsiyorsunuz.

İktidarınız boyunca imzanız olan tahribatları saymaya vaktim yetmez, yalnızca son dönemdekilere hızlıca bakalım istiyorum. Ülkemizde yarattığınız tahribat yetmemiş gibi bir de artık tahribat ithal eder duruma geldiniz. EUROSTAT'a göre Avrupa'nın plastik çöpünü en çok alan ülkeyiz, sayenizde Avrupa'nın çöp bertaraf tesisi hâline geldik. Adana'daki 5 farklı çöp döküm sahasından alınan numunelerin yüksek kanserojen seviyesine sahip olduğu raporlarla sabit, biliyorsunuz.

Ülkemizin en verimli toprağı olan Çukurova'ya tohum değil, artık zehir saçılıyor. Dünya harikası olarak nitelenen, uzmanların "Ayakkabıyla bile basılmaması gerekiyor." dediği Salda Gölü'ne iş makineleriyle girip dokusunu bozdunuz. Yüzyıllardır cennetten bir köşe gibi olan gölün suları çekildi, bataklık hâline geldi. "Koruyoruz, koruyacağız." diye bir doğa harikasını daha hırslarınız, rant peşinde koşmanız yüzünden yok ettiniz.

Karadeniz başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında yaptığınız hidroelektrik santralleri doğada, ekosistemde, bölgedeki canlı hayatında büyük tahribatlar yarattı, yaratmaya da devam ediyor. Davalar açılıyor, projeler iptal ediliyor; yanından yönünden dolanıp yine aynı yere HES yapmaya çalışıyorsunuz. Küçücük derelerin üzerinde bile 10 tane santralin olduğu bir yerde ne doğa kalır ne de çevre. İnsan için damarlar neyse yeryüzü için de dereler odur. Siz ülkemizin damarlarını tıkıyor, organlarını çalışamaz hâle getiriyorsunuz.

Vahşi madenciliğe göz yumarak ülkenin dört bir yanını âdeta köstebek tarlalarına çevirdiniz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'le birlikte Kaz Dağları'ndaki çevre katliamına "Dur!" demek için su ve vicdan nöbeti tutmaya gittiğimizdeyse, Ordu'da Trabzon Milletvekilimiz Hüseyin Örs'le yaptığımız ve Grup Başkan Vekilimiz Müsavat Dervişoğlu'nun ziyaretlerinde de gördüğümüz net bir şey var: Çevre sevgisi vatan sevgisidir ve siz çevreyi sevmiyorsunuz. Sizin için mesele millî gelir de değil, kesilen ormanlar ve fındık bahçelerinden elde edilecek gelir altın madenlerinden çok daha fazla ama siz sürdürülebilir bir geleceği kurmak yerine kısa dönemli kâra odaklanıp yarınları, yarınlarımızı heba ediyorsunuz.

Kıymetli milletvekilleri, Marmara Bölgemizin başına bela olmuş müsilajda bile görüyoruz ki büyük bir çaba, teknolojik destekle seferberlik hâlinde çözüme gidilmesi gerekirken sonuç yine hüsran.

Komisyondaki yasa düzenlemesine baktığımızda gördük ki yine atılan taş ürkütülen kuşa değmemiş. Madem alacağınız tek önlem 4-5 kanun maddesinde basit değişiklikler yapmaktı, neden dört aylık bir Komisyon çalışması yapıp 570 sayfalık bir rapor hazırlandı? Kanunu çıkarırken bari Komisyon raporunu okusaydınız, onu da yapmadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Gerçekten soruyorum: Kanun yapıcılar olarak elinizden gelen bu kadar mı? İnsan ve ihmal kaynaklı her sorun çevremizi geri dönüşü olmayan dertlere, yeni çevre krizlerine sürüklüyor. Telafi niyetine yaptığınız çalışmalar kâğıt üstünde kalıp bizi çözümden daha da uzaklaştırıyor. Neticesinde, mevzuat ve yönetim hatalarıyla bezeli denetimden uzak bir sistem karşımıza çıkıyor. Bu sarmaldan çıkmak için ihtiyacımız olan yegâne şey gerçek bir zihniyet değişikliğidir. Ama memleketimiz merak etmesin, iyi bir iktidarda insanıyla, doğasıyla çevre günlerini layıkıyla kutlamaya az kaldı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)