GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:97
Tarih:01.06.2022

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin bu maddesiyle, ihracatçı birliklerine yıllık aidat borcu bulunan üyelerden birçoğunun ticareti terk etmiş olduğu ve birliklerin borçlarını tahsil etmesinin alacaktan daha masraflı hâle geldiği göz önünde bulundurularak söz konusu alacakların genel kurullar tarafından silinmesi için düzenleme yapılması öngörülmektedir.

Kanunun amacına baktığımızda, ihracatı çoğaltmak için gerekli çalışmalar yapılıyor ama her şeyi kanunlarda bulmak mümkün değil, bir de Türkiye'de hayatın gerçekleri var. Bu hayatın gerçeklerinden bir tanesi de İYİ Parti olarak ısrarla karşı çıktığımız ama satışın gerçekleştiği şeker fabrikalarının satışı hakkında konuşmak istiyorum.

16 Nisanda Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, başta şeker olmak üzere gıda arzı konusunda hiçbir sıkıntının olmadığını, zam fırsatçılarının algı operasyonu yürüttüklerini öne sürerek şekerde Türkiye'nin kendine yeterli stoklarının bulunduğunu söylemişti. Açıklamadan yaklaşık bir ay sonra da Ticaret Bakanlığı 400 bin ton şeker ithalatı için karar çıkardı. Maliyeti, şu anda dünya emtia borsalarında şekerin tonu 550 dolardan işlem görüyor, nakliye ve lojistik giderleriyle birlikte ton başına gümrüksüz, vergisiz ithal maliyetinin yaklaşık 800 dolar tutarında olduğu görülmekte. Bu fiyatlarla 400 bin ton şeker aldığımızda yaklaşık 320 milyon dolar para ödemek zorundayız. Ödeyeceğimiz meblağı sattığımız şeker fabrikalarıyla karşılaştırdığımızda, Kırşehir Şeker Fabrikası 48 milyon dolar, Yozgat Şeker Fabrikası 40 milyon dolar, Niğde Bor Şeker Fabrikası 49 milyon dolar, Çorum Şeker Fabrikası 76 milyon dolar, Turhal Şeker Fabrikası 82 milyon dolar yani sattığımız şeker fabrikalarının toplamı 295 milyon dolar ama biz dışarıdan 420 milyon dolarlık şeker alıyoruz. Yani bir dönemde şeker açığını kapatmak için 5 tane şeker fabrikasını satmışız. Böyle bir ticaret olur mu, böyle bir anlayış olur mu? Sattığınız her şeker fabrikası tarımla uğraşan vatandaşın topraktan kopmasına, tarımdan vazgeçmesine sebep oluyor. Daha önceleri pancar kotasını aşan vatandaşımız pancar kotasını aştığından dolayı, cezaya rağmen, şeker pancarlarını fabrikaya götürüyordu ama bu sene şeker kotası dolmadı, kimse şeker pancarı ekmedi, tarlasını sürmedi; dolayısıyla şeker fabrikaları şeker pancarı dahi bulamıyor. Sattığınız fabrikaların üzerine 25 milyon dolar koyduğumuzda bu seneki şeker açığını anca karşılayabiliyoruz.

Biz, şeker fabrikalarının satışına karşı çıktığımızda bizi "hain" ilan ettiniz. Şimdi soruyorum... Allah aşkına, biz buna karşıyız "muhalefet ne derse yanlış, yalan" anlayışına karşıyız.

Yine, Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar'ın dile getirdiği bir konu var. Çarşamba Şeker Fabrikasının çalıştırılmasıyla birlikte şeker açığının yaklaşık üçte 1'inin ortadan kalkacağı söyleniyor, bunun için de 130 milyon TL'ye ihtiyaç var. Bir yanda 320 milyon dolar parayı yurt dışına veriyorsunuz ama Çarşamba Şeker Fabrikasına Türk parası olarak 130 milyon TL'yi ayırmıyorsunuz. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Ondan sonra da pancar ithal ediyoruz. Sadece pancar mı? Kâğıt fabrikalarını sattınız, kâğıda muhtaç olduk; demir çelik fabrikalarını sattınız, demir çeliğe muhtaç olduk; gübre fabrikalarını sattınız, vatandaş gübre bulamıyor; yem fabrikalarını sattınız, vatandaş hayvanına verecek yem bulamıyor. "Satacak ne kaldı?" derseniz, sattığınız... Affedersiniz, vatan topraklarını satmaya başladık, bunun yanında Türk vatandaşlığını satmaya başladık. Benim bir Türk milliyetçisi olarak bu kanıma dokunuyor diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)