GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:99
Tarih:07.06.2022

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Büyük Gezi direnişinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızı saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bir lider iktidarda kalmak için neleri göze alabilir, neleri yapabilir? Mesela halkın bir kısmını bir diğer kısmına düşman etmeyi göze alabilir mi? Mesela doğru olmayan şeyleri söyleyebilir mi? Mesela gerçekleri tamamen tepetaklak edebilir mi? Edebilir miymiş bir bakalım: 11 Haziran 2013'te Erdoğan "Camide içki içildi." dedi. Buna karşın cami müezzininin "Ben Müslüman bir insanım, bu camide böyle bir şey olmadı, olsaydı zaten içeridekiler de buna izin vermezdi." demesinin ve buna karşılık Erdoğan'ın "Her şey elimizde, bu cuma bunları yayınlıyoruz." demesinin üzerinden 469 cuma geçti değerli arkadaşlar. Ben başından sonuna kadar Gezi direnişindeydim; aşağı yukarı nerede ne olduğunun, ne olmadığının farkındayım, bilincindeyim. Kabataş'ta başörtülü bacımıza birtakım böyle deri kıyafetli 40 kadar erkeğin uygunsuz davranışlarda bulunduğunu Erdoğan'ın söylemesinden bugüne kadar 469 cuma geçti, dedi ki: "Her şey elimizde, belgeler elimizde, bu cuma bunları göstereceğiz." Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Bunların alayı yalan. Bir Cumhurbaşkanına doğruları çarpıtmak ve gerçeğe aykırı laflar etmek yakışmıyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, Valide Sultan'da içki içildiğine ilişkin iddiası var, buna karşılık, bunun ispatına dönük hiçbir şey yok. Ama geçen hafta ettiği laf hiç yenilir yutulur cinsten değil. Gerçekten, AKP milletvekili, hele bir AKP Grup Başkan Vekili olmak bayağı zor bir iş, anlıyoruz çünkü Erdoğan'ın söylediği her sözü, her mesnetsiz sözü bir biçimiyle realize etmek "Aslında Cumhurbaşkanımız onu söylemedi de -az önce izlediğimiz gibi- şunu söylemek istedi." diye teorize etmek çok çok zor bir iş ve gerçeğe takla attıran bir iş.

Dedi ki Erdoğan geçen hafta: "Camilerimizi yaktılar." Bak şimdi... Diyoruz ki: Kardeşim, gelin bir araştırma komisyonu kuralım, bu, yalan mıdır değil midir? Ben yalan olduğunu biliyorum ama benim bilmemin önemi yok. Böyle aylarca çalışma yapmasına gerek yok bu komisyonun, hangi cami yakılmış, hangi itfaiye olaya müdahale etmiş, hangi tutanaklar tutulmuş, caminin yanma sebebi neymiş, bu caminin İstanbul'daki koordinatları neymiş, müezzini kimmiş, imamı kimmiş, bunları hemen iki gün içerisinde, iki gün de değil, bir gün içerisinde ortaya çıkaralım, var mısınız değerli arkadaşlar?

Bakın, bir ülkeyi yönetiyor olmak demek her türlü lafı mesnetsizce söylemek "Ben söylerim, karşımda da buna kimse cevap veremez." düşüncesiyle hareket etmek demek değildir, halkın bir kısmını bir diğerine düşman etmeye çalışmak değildir, gerçeklere mugayir laflar etmek değildir. Buradan ilan ediyorum: Sayın Erdoğan, böyle bir şey varsa siz de grubunuza söyleyin, hemen kuralım; kuralım ve gerçeklerin ne olduğunu hep beraber ortaya çıkartalım. Bunun böyle olmadığı koşullarda ne oluyor biliyor musunuz? Ancak ve ancak dışarıdan görünen şudur: Recep Tayyip Erdoğan kendi iktidarını sürdürmek için dindarlar ile sekülerler arasında bir düşmanlık peydahlamaya çalışıyor; bunun siyaseten izah tarzı budur. Recep Tayyip Erdoğan "Benden sonrası tufan olsun." diyor, Recep Tayyip Erdoğan "Ben bunları söylüyorum, bunun sonucunda ben iktidarımı koruyayım da, ben bu söylem sonucunda bana oy veren dindar muhafazakâr kesimleri konsolide edeyim de bu memleketin sonu ne olursa olsun." diyor. Şimdi AKP Grubunun önünde iki seçenek var: Ya bu önergeye "evet" diyecekler, bunun ne olduğunu hep beraber araştıracağız ya da "hayır" diyecekler ve bu, tarihsel bir yalan olarak tarihe geçmiş olacak. (HDP sıralarından alkışlar)