GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:99
Tarih:07.06.2022

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.

Fikir ve dava insanı, cesur şair Abdurrahim Karakoç Bey'i ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum, Allah rahmet eylesin.

Evet, bugün avukatlıkla ilgili bir kanun teklifi görüşüyoruz fakat anlıyorum ki sayın AK PARTİ milletvekilleri kanun teklifiyle çok ilgili değiller. Zaten son zamanlarda sarayın gönderdiği kanun teklifleriyle pek alakaları olmadığını görüyoruz. Bu manzaradan, AK PARTİ milletvekillerinin de saraya güvenlerinin kalmadığını teşhis ediyorum.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Siz kendi işinize bakın.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Sizlerin bugün dikkatlerinize sunmak istediğim hadise bu kanun teklifinden ziyade, maalesef ağzımızın tadını kaçıran şeker meselesi. Şeker konusu, maalesef son zamanlarda son derece tatsız bir hâl aldı. Biz yanlış olduğunu gördüğümüz her şeyi, her konuyu burada dillendiriyoruz. Biliyorum ki AK PARTİ'li yetkililer bizim söylediklerimize pek kulak asmıyorlar, dört senelik milletvekilliği tecrübemden ben artık bunu anladım. Kalan bu son bir senede de -en kötü ihtimalle- biz yine konuşmaya devam edeceğiz, bildiklerimizi anlatacağız, devletin hafızasına kaydedeceğiz, tutanaklarda bulunmasında fayda var, bunlarla ilgili daha çok seneler konuşulur; bunların görüşüleceği, daha açık şekilde konuşulacağı günlere de az kaldı.

Şeker meselesi gibi, daha önce, yine burada dillendirdiğimiz bir 128 milyar meselemiz vardı. Bu konuda da hiçbir cevap alamadığımız gibi, Akkuyu Nükleer Santrali meselesini de yine burada dillendirmiştik. Türkiye'nin bir nükleer santrali olduğu zannediliyor. Bugün, yine AK PARTİ'li çok kıymetli bir milletvekili arkadaşımız nükleer santralden bahsettiler sanki Türkiye'nin santraliymiş gibi, hâlbuki bu bir Rus santrali değerli milletvekilleri -belki içinizde bilmeyenler vardır- hiçbir zaman da Türk santrali, Türkiye'ye ait bir santral olmayacak maalesef. Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarından bir Rus santraline bu kanun çıkarıldı bu Meclisimizden, hem de Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşundan yüz dört sene sonra, neredeyse aynı tarihte bu kanunu çıkardık. O düşman kimdi? Ruslardı. Rusları ülkemizden çıkardıktan yüz dört sene sonra, tam yüz dört sene sonra biz ülkemizde bir Rus santrali kurulmasına kanunla izin verdik; bin hektar toprak verdik, kıyı şeridi verdik, bunlar da yetmiyormuş gibi bir de liman verdik. Bu santral hiçbir zaman Türk santrali olmayacak. Korkarım ki, endişe ederim ki Rusların bir Truva atı olmasın bu santral; yarın öbür gün bu santral başımıza büyük büyük işler açmasın.

Evet, bugünlerde şeker ithalatı mevzubahis, şeker stoklarının olmadığından bahsediyor yetkililer. Buna lütfen inanmayınız, Türkiye'nin şeker stokları mevcuttur fakat resmî şeker stoku değil de belki gayriresmî şeker stoku mevcuttur. Şöyle söyleyeyim: Şeker üretimi pancar hasadıyla beraber sonbaharda başlar ve beş-beş buçuk ay sürer. Türkiye'de Şeker Dairesi Başkanlığının resmî açıklamasından biliyoruz ki 2 milyon 520 bin ton şeker üretildi ve bu şekerin daha yarısı bile tüketilmeden -nedense- 400 bin ton ithalat yapılma kararı alındı. Bugün uluslararası piyasalarda şekerin tonunu 574 dolar olarak kabul edersek en azından 230 milyon dolarlık bir ithalattan bahsediyoruz fakat bir taraftan da Samsun'un Çarşamba ilçesinde bir şeker fabrikası atıl vaziyette duruyor, 120 milyon liralık bir masrafla tekrar üretime geçebilecek bu fabrika üretime geçirilmiyor. Neden üretime geçirilmiyor? Bunun altında biz artık kötü niyet arar hâle geldik. 120 milyon lira dediğiniz bugün, Sayın Bakanın dediği gibi, dibe vurmuş Türk lirasıyla hesap ederseniz 8 milyon dolarcık; 8 milyon doları verirseniz 3 milyon tonluk pancarı işleyerek 400 bin tonluk şekeri zaten üretirsiniz. Siz bunu yapmaktan ziyade, 230 milyon dolar -minimum rakamı söylüyorum- harcayarak şeker ithal etmeyi göze alıyorsunuz ve bu milletin helal ettirilmek üzere verilmiş vergilerinden bu paraların yurt dışına harcanmasına vesile oluyorsunuz.

Tabii, tarımda ithalatın tadı, 2007 yılında hayvan ithalatı yapılarak çok fena hâlde alındı. Hayvan ithalatından kimler, neler kazandı; bunu, burada, ben çok fazla dillendirmek istemem, vaktimin de az olduğunu görüyorum. Buradan bazı sorular sormak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Bu sorularım şunlar: Arıcılara, arı yetiştiricilerine, tatlıcılara şeker verilmezken bal üreticileri birliklerine, Tarım Hayvancılık ve Avcılık Federasyonu arıcılık birimlerine gayriresmî yollardan şeker satmayı teklif edenler kimlerdir? Zincir marketlerin piyasada şeker bulamaması sürecinde bir rolü bulunuyor mu? TÜRKŞEKER'e ait şeker fabrikalarında üretilen şekerlerden kimlere, ne kadar satış yapıldı? Satış yapılan bu ürünler kaç liradan satıldı? Bunlardan ne kadarı perakende olarak tüketicilere sunuldu, ne kadarı depolarda duruyor? Aynı şekilde, özel şeker fabrikalarında üretilen şekerler kimlere, kaç liradan satıldı? Bu şekerlerin ne kadarı perakende olarak tüketiciye sunuldu, ne kadarı depolarda bekletiliyor?

Sakat ekonomi ve sakat yönetim anlayışı fırsatçılar doğurur değerli milletvekilleri, bugün de bu fırsatçılar fazlasıyla doğmuştur. Sakat ekonomi içinde bu fırsatçıları daha da çok görürüz. O yüzden, yol yakınken bir an önce seçimlere gidilmesini ve milletimizin sağduyusuna güvenilmesini talep eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)