GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:99
Tarih:07.06.2022

OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, yargı AKP iktidarının elinde önemli bir enstrüman. Bundan iki yıl önce bir yasa teklifi yine bu sıralarda konuşuldu ve biz o zaman dedik ki: Burada eller kalkar iner ama hayatın gerçekliğine bu yasa uymaz. Evet, "çoklu baro" adı altında getirilen, baroları bölmek üzere olan bir yasa teklifiydi bu; e, çıktı, burada çoğunluk eliyle çıktı. Bu yasa teklifiyle, bu yasayla bir şey hedefleniyordu; baroların kamu adına söz söyleyen kurumlar olmaktan çıkarılması hedefleniyordu. Savunmayı bölmek hedefleniyordu çünkü yargının diğer iki ayağı talimatlı hâle getirilmişti, bir tek ele geçirilemeyen savunma vardı ve savunmayı da ele geçirmek için parçalamayı hedefledi bu yasa teklifi. Sadece yandaş barolara üye olan avukatlar kazansın istendi ve savunma ticarileştirilmeye çalışıldı. Peki, uydu mu? Hayır, uymadı. Başaramadınız; kurduğunuz yandaş barolarınız avukatlar içinde itibar görmedi -biz demiştik- ve İstanbul'da 56.915 avukatın 54.480'i İstanbul Barosuna kayıtlı, geri kalan 2.435'i sizin yandaş baronuza kayıtlı; Ankara'da yandaş baronuz kapanmak üzere, 2 bini bile bulamadı ve Erdoğan bir söz söyledi, dedi ki: "İstanbul 2 No.lu Barosu artık 1 No.lu Baronun yerine geçmelidir. Bunun adımlarını atın." İşte tam da bu kanun teklifiyle yapmak istediğiniz son derece açık: AKP baroları kapanmasın diye bu barolara mali kaynak aktarmak istiyorsunuz. Şimdi de adalet ortamında, zemininde halkın parasıyla, kamunun kaynaklarıyla yeni yandaşlar, yeni 5'li çeteler, yargının 5'li çetelerini yaratma amacındasınız; proje, bu proje. Yoksa bu kanun teklifinde adalet adına, adil yargılanma ve savunma hakkı adına, avukatların, stajyer avukatların ve yargının devasa sorunlarının çözümü adına hiçbir şey yok. Evet, halkın gün geçtikçe büyüyen o adalet özlemine dair en ufak bir şey yok. Derdiniz, stajyer avukatların insanca yaşayabileceği bir ücretle çalışmasını sağlamak değil; derdiniz, iddia ettiğiniz gibi yurttaşa avukat seçme hakkı tanımak da değil; derdiniz, o çökmek üzere olan adli yardım hizmetinin daha kaliteli, nitelikli sunulabilmesi hiç değil; tek derdiniz, kayırmacılığı, eşitsizliği yaşama geçirmek, avukatların baroları karşısında yandaş baroları yaşatabilmek.

Bu kanun teklifi işte bir kez daha açıkça şunu gösteriyor: Bu ülkede adaletin önündeki en büyük engel iktidarın bizzat kendisidir. Anayasa Mahkemesi kararlarını açıkça tanımayan yargıçları ödüllendirip bakan yardımcısı yaptınız. Yargıyı muhalefeti bastırmak, susturmak; siyaseten yenemediğiniz siyasi rakiplerinizi yargı aracılığıyla cezaevlerine koyarak, ceza vererek tasfiye etmek... Buna ilk Kürt halkının siyasi temsilcilerinden başladınız; eş başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, belediye eş başkanlarımız başta olmak üzere temsilcileri tutukladınız, cezaevlerine koydunuz; Canan Kaftancıoğlu'na kadar devam ediyor. Evet, muhalefetten korkuyorsunuz, halk korkusu içindesiniz, o nedenle Gezi kabusunuz hiçbir zaman bitmedi. Sırf halk korkusundan kaynaklı, sevgili Mücella Yapıcı başta olmak üzere, Can Atalay meslektaşımız başta olmak üzere, Gezi davasından akla ziyan kararlar çıkardınız. Bunların hiçbiri hukuki karar değil, bunların hepsi çok net ki siyasi karar. Ama başaramayacaksınız; isterseniz savunmayı tamamen ortadan kaldırın, baroların kapısına kilit takın, asla başaramayacaksınız. Sonra soracaksınız kendinize biliyor musunuz, "Ne zaman ve neden kaybettik?" diye soracaksınız. Birçok yanıtı var bunun ama ben sadece 2 tanesini söyleyeyim: O Taybet anayı yedi gün boyunca Silopi sokaklarında yatırdığınızda kaybettiniz ve AKP Genel Başkanının "sürtük" dediği gün ve saatte kaybettiniz. Evet, siz kaybettiniz, asla başaramayacaksınız.

Gezi en büyük kabusunuz dedim. Evet, Gezi en büyük kabusunuz çünkü sizin kurmak istediğiniz rejim tamamen sarayın ve sermayenin egemenliğinde halkı ümmet hâline getirmeye çalışan bir rejim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

OYA ERSOY (Devamla) - Ama bunun karşısında Gezi, o milyonların eşitlik, özgürlük, adalet, barış talebiyle sokakları doldurduğu ve onuruna sahip çıkan bir halkın direnişidir, onun adıdır, onurumuzdur. İyi ki var, iyi ki halk var. Halka karşı umudumuzu artıran, birbirimize umudumuzu artıran bir eylem sürecidir Gezi. 469 cumadır, evet, ortaya çıkaramadığınız o olmayan yalanlar katlanarak devam etti, buna da "sürtük" diyerek devam ettiniz. Ya, bu, evet, halk korkusu ama en çok da kadınlardan korkuyorsunuz çünkü kadınların, kadın hareketinin eşitlik ve özgürlük mücadelesi size oy veren kadınlara da güven veriyor.

Cumhurbaşkanının bu lafı kullanmasından bir gün önce Erzurum'da bir dava sonuçlandı ve Erzurum'da kadınlar Diyanet İşleri Başkanını hedef alan açıklama yaptı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERSOY (Devamla) - İşte, bu kelimenin arkasında yatan budur, niyetiniz bellidir; başaramayacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)