| Konu: | Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 08.06.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 328 sıra sayılı Teklif'in 4'üncü maddesi için verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda değişiklik öngören 5 maddelik bir teklif var önümüzde. İlginç bir şekilde genel gerekçe ile madde gerekçelerinin sıkça tekerrüre düştüğü, Barolar Birliğinin bile tekliften amacın ne olduğunu anlayamadığı anlamsız bir yasama faaliyetiyle karşı karşıyayız. 1,5 sayfadan oluşan teklifin kitapçığına göz atmak bile AKP'nin hukuka, adalete verdiği değeri, kamu vicdanına yönelik sahip olduğu bakış açısını özetliyor.
Şimdi, yirmi yıllık iktidar süresince ayrışmadan, kutuplaşmadan ve istismardan beslenmiş AKP yönetiminin, ülkemizdeki hukuki yapıya verdiği tahribattan bahsetmek istiyorum. Elimizdeki veriler, yapılan bilimsel çalışmalar ve kamuoyu araştırmaları ne yazık ki zayıflarla dolu bir karne çıkarıyor bu iktidar için. Dünyanın en itibarlı araştırmacılarından olan World Justice Project'in Hukukun Üstünlüğü Endeksi her yıl devletleri değerlendirmeye tabi tutuyor. Fazla eskiye gitmek istemiyorum, sadece geçen yılki sonuçları aktaracağım sizlere. 138 bin katılımcı ve 4.200 uzmanla yapılan çalışmada hukukun üstünlüğü bakımından 139 ülke arasında 117'nciyiz. Aynı çalışmadaki, en temel insani hakların korunmasında tablo daha da kötü; bu kez 133'üncü sıradayız. Niteliksiz ve gelişigüzel düzenlemelerle âdeta yamalı bohçaya çevrilen mevzuatın uygulamasında kaçıncıyız arkadaşlar? 119'uncu olmuşuz. Bu ne demek? Bu, şu demek: Yani bu iktidar kendi çıkardığı kanuna kendisi bile uymuyor demek.
Değerli arkadaşlar, hukukun üstünlüğü, vatandaşların ve onları yönetenlerin aynı hukuka uyması, aynı hukukla sınırlanması ve aynı hukukla korunması anlamına gelir. Bir suçun cezası belirlenirken inanca, etnisiteye, hemşehriliğe, zenginliğe, meslektaşlığa vesaire bakmadan haklının hakkını alabildiği bir sisteme işaret ediyorum. İşte bunun adı, AKP'nin tahribatta sınır tanımadığı hukuk devletinin ta kendisidir. İşte bu yüzden hukukun üstünlüğü meselesi modern dünyada demokrasi olduğunu iddia eden her devletin sahip olması gereken temel koşuldur.
Dünya çapındaki devlet ve Hükûmet başkanları, Birleşmiş Milletler 2005 Dünya Zirvesi sonuç dokümanında hukukun üstünlüğü prensibine ulusal ve uluslararası düzeyde bağlılık göstereceklerini kabul etmişlerdir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de bu konuyu teyit etmiştir çünkü arkadaşlar, hukuk üstün kılındığında hakkaniyet ve adalet sağlanmış olur; böylece adalet ve vicdan, muğlaklık ve keyfiyete terk edilmemiş olur.
Evet, tabii, bir de adaletin temelinde yatan sivil ve siyasal haklar meselesi var; orada da AKP iktidarının ülkemizi maruz bıraktığı çürümüşlüğü görüyoruz. Darbe dönemlerinden bile daha aşağıda olan puanlar var karşımızda. Bakınız, Freedom House'un 2022 yılı en güncel özgürlük verilerine göre AKP'nin puanı 100 üzerinden 32. Bu puanlamadaki 2 temel sütuna baktığımızda, sivil haklarda 60 üzerinden 16, siyasal haklarda 40 üzerinden yine 16 olarak gözüküyor. Yayınlanan raporda geçen ifadeyi aynen aktarıyorum: "AKP Hükûmeti 2016'dan beri geniş kapsamlı bir baskı uyguladı. 2017'deki Anayasa değişiklikleri, gücü başkanın elinde toplayarak denge, denetimi ortadan kaldırdı." diyor. Yani anlaşılan odur ki arkadaşlar, AKP'nin 16 Nisan 2017'deki Anayasa referandumuyla tescil ettiği bu otokratik rejimi bütün dünya biliyor, bütün dünya kınıyor; milletimiz zaten biliyor.
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin hiçbir derdini çözemeyen, milletin hiçbir yarasını saramayan bu ucube tek adam rejimi, kurulduğu ilk günden bugüne kadar ülkemize krizden, iflastan, yokluktan, yoksulluktan, pahalılıktan başka hiçbir şey sunamamıştır. Bu vizyonsuz, misyonsuz, kalitesiz sistem, iktidarı bu ülkenin acı gerçeklerine karşı kör etmiştir.
Çok ciddi sorunlar yumağına sahip ülkemizde AKP'nin sorunlar listesine bir bakalım. O listede sığınmacılar var mı? Yok. Hayat pahalılığı var mı? Yok. Geçim zorluğu, yokluk, yoksulluk var mı? Yok. Adalet, özgürlük, güven var mı? Yok. O listede işsizlik, umutsuzluk, tükenmişlik yok; kadın cinayetleri yok; polis intiharları yok. Peki, hedefler listesinde ne var? Basına sansür koyma var; elektriğe, akaryakıta, doğal gaza ve temel gıda ürünlerine zamlar var; hariciyeyi, tıbbiyeyi, mülkiyeyi, orduyu, yargıyı yerle yeksan etmek var; şerefli Türk vatandaşlığını parayla satmak var; toplumu bölmek, ayrıştırmak, kutuplaştırmak var; bir travmaya dönüşmüş olan Gezi'den intikam almak var; sınırları yolgeçen hanına çevirme, toplumsal dokuyu paramparça etme var; istediğini tutuklama, dilediğini ihya etme var; yalan dolan, istismar, yolsuzluk, talan var. İşte, Sayın Akşener "bay kriz" dedikçe celallenen, küfreden bir şahsiyetin artık sağlıklı düşünebilme yetisinin kalmadığını görüyoruz. Bu kafa yapısıyla devlet idare edilmez arkadaşlar. İşte bu nedenle, kurucu bir ruhla devlet idaresinin yeniden tesisini savunuyoruz.
Görüşmekte olduğumuz teklife gelince, yine, görüyoruz ki AKP, her alanda olduğu gibi yargı alanında da bir fethetme gayretini sürdürüyor. Bu ülkenin devletini ve kurumlarını, bu milletin kazanımlarını yönetmeye değil, fethetmeye odaklanmış hâldeler. Milletimiz bu iktidara doğruca, dürüstçe, adilce idare etme imkânı vermişti; oysa bu iktidar, milletimizden aldığı yetkiyi ve güveni istismar etmiştir. Bu teklif münderecatında, her alanı tarumar eden, her kurumun itibarını bitiren, her organı yozlaştıran iktidar, bu teklif münasebetiyle yargıyı da yine bir yönüyle tarumar etme niyetini gösteriyor. Baroların tarafsızlığına, bağımsızlığına ve kişiliğine kastetme iradesi var.
İki yıl önce bütün uyarılara rağmen baroları bölenlere buradan soruyorum: Çoklu barolar milletimizin hangi derdine derman olmuştur? Şimdi, kimsenin güvenmediği, tercih etmediği yandaş barolara ödenek vermek, ödenek usullerinde düzenleme yapmak ve kaynak oluşturmak hangi aklın eseridir? Evet, size kaybettiren, sizi tarihe bir leke olarak kaydeden ve size yolun sonunu gösterecek olan, sizin millî ve manevi değerlere olan samimiyetsiz duruşunuz ve genel yolsuzluklar maalesef AKP'nin karnesini oluşturuyor. Değerli arkadaşlar, yargı kararları gündelik siyasi hesapların parçası hâline getirilmemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Bizler, İYİ Parti iktidarında işte bu bozuk düzene, işte bu adalet cellatlığına, işte bu hoyratlığa, nobranlığa, buyurganlığa kesin suretle son vereceğiz; kararları millet adına verebilen tarafsız ve bağımsız bir yargı sistemi kuracağız; kuvvetler ayrılırken milletimizin birleştiği, ülkemiz kazanırken tek adamın kaybettiği günlere kavuşacağız; kısacası, adaletle özgürleşen bir Türkiye'yi tesis edeceğiz. "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!" dememizden rahatsız olanlara hatırlatalım. Biz geliyoruz, az kaldı.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)