GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:100
Tarih:08.06.2022

CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, Adalet Komisyonunda Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklikler görüşülüyor, Genel Kurulda Avukatlık Kanunu'nda yapılan değişiklikler görüşülüyor yani yargının 3 ayağının; iddia makamı, savunma makamı ve karar makamının kanunlarında değişiklik yapılıyor. Şu anda Adalet Komisyonundaki görüşmeler devam ediyor, Genel Kurulda yine bu 3 ayakla ilgili görüşmeler devam ediyor; biz bir Adalet Komisyonuna gidiyoruz, bir Genel Kurula geliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, giderayak bu telaş, bu acelecilik neden? Yani bir gün Adalet Komisyonunda Hâkimler ve Savcılar Kanunu görüşülsün, bir gün Genel Kurulda Avukatlık Kanunu görüşülsün. Çok mu zor ya da yani bu kadar acil mi?

Değerli arkadaşlarım, maalesef, kişiler için kanun yapma alışkanlığınızı devam ettiriyorsunuz. Bakınız, iki yıl önce Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yaptınız, baroları böldünüz. Amaç neydi? Bir genel ihtiyacın sonucu muydu baroların bölünmesi? Hayır, bir kişiyi nasıl Barolar Birliği Başkanı yaparız diye böldünüz; onun için kanun çıkardınız, değiştirdiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz? O yanlışın üstüne bir yanlış daha ekliyorsunuz. "Kurulan 2 tane -ki biri düşecek, görülüyor- baroyu nasıl destekleriz, nasıl onlara avantaj sağlarız, nasıl ekonomik olarak güç katarız?" diyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, yazıktır, günahtır. Yani adalet duygunuzu kaybettiniz ama vicdanınızı kaybetmeyin. (CHP sıralarından alkışlar) Olmaz. Yani bu kadar adaletsiz bir kanunu nasıl düzenleyebilirsiniz? Baronun birini koruyacaksınız, ona fazla para verilmesini sağlayacaksınız, diğerlerini yok sayacaksınız; yazıktır.

Bakın, değerli arkadaşlarım, adli yardım ödeneklerinde inanın... 2'nci baronun herhâlde 2.400 civarında üyesi var ama onlara bu ödeneklerden verilen para 3 bin üyesi olan barodan daha çok. Nasıl izah edilir ya, nasıl izah edilir? Yani düşünün; daha çok avukatı olan baro, daha az avukatı olan barodan daha az adli yardım ödeneği alacak. Bu, kabul edilemez değerli arkadaşlarım yani bu kadarını lütfen yapmayın.

Yine, adli yardım bürolarını bölüyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bakın, yarın uygulamada onun çok ciddi adaletsizlikleri görülecek. Adli yardım büroları bölünür mü? Böldünüz, bölüyorsunuz; bununla bölüyorsunuz maalesef.

Bakın, stajyer avukatlarla ilgili düzenleme görünürde tabii ki iyi yani stajyerler avukatlar için ama onun da inanın, ileride sıkıntıları yaşanacaktır; daha doğrusu liyakat sistemini zayıflatacaktır maalesef. Yani liyakat... O iki yılda keşke stajyer avukatlara devlet ücret imkânı sağlasa da liyakatli olsa, hatta adliyelere gelmesi zorunlu olsa, gelse, bilgi birikimini artırsa, liyakatli olarak avukatlığa başlasa; onu da yapmıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Türkiye'de yargının temel iki sorunu var. Bunlardan biri -hepimizin bildiği- bağımsız ve tarafsız olmayışı, birisi de iddia makamı ile savunma makamının eşitsiz olması.

Değerli arkadaşlarım, hep söylüyoruz: "Ya, yargı bağımsız değil, talimata göre iş yapıyor." "Yok, bağımsız." diyorsunuz, "İşte, yargı şöyle tarafsız." diyorsunuz falan ama öyle olmadığını kendiniz de biliyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan bir mahkeme, bir hâkim bağımsız ve tarafsız olmaz; hele o hâkim Adalet Bakan Yardımcılığına atanıyorsa hiç tarafsız olmaz. Bakın, bugün tabii ki kamuoyunu ilgilendiren davalarda her şartta hâkime de savcıya da talimat veriliyor; bu gerçeği kabullenin.

Değerli arkadaşlarım, diğer sorun iddia makamı ile savunma makamının eşitsizliği dedim. Gerçekten, yargının o 3 ayağından iddia makamı ve savunma makamı eşitlenmediği sürece, daha doğrusu iddia makamı, karar makamından ayrılmadığı sürece yargıdaki sorunları çözmek mümkün değil. Şimdi, kendim yaşadığım için biliyorum; yargılamalar sırasında ara verir hâkim, mütalaa verilmiştir, karar açıklanacaktır, savcı da yanındadır ama savunma makamı çıkmıştır, odada kimse kalmaz, hâkim ile savcı oturur "Ya, ne yapalım, nasıl karar verelim, ne olur?" bunu konuşur, savunma da dışarıdadır. Şimdi, bunu kabul etmek mümkün mü arkadaşlar? O nedenle, gerçekten bu ülkede yargının işlevli çalışabilmesini sağlayacaksak iddia makamını da o hâkimin kürsüsünden çekmemiz gerekiyor. Daha doğrusu, Hâkimler Savcılar Kurulunu sadece "hâkimler kurulu" sadece "savcılar kurulu" olarak düzenlemek gerekiyor. Hepiniz biliyorsunuz, 1961 Anayasası'nda sadece Hâkimler Kurulu vardı, 71 Anayasa değişikliğinde Savcılar Kurulu kuruldu; Hâkimler Kurulu ayrı, Savcılar Kurulu ayrı görev yapıyordu ama 12 Eylül anayasasında daha çok cezalandırmak, iddia makamı ile karar makamını aynı yerde tutarak -güçlü güya- insanlarımızı, yurttaşlarımızı daha baskı altına almak için birleştirildi. Arkadaşlar, bir darbe sonucu bu hâle geldi, buna hâlâ devam ediyoruz. Yani artık, iddia makamı ile savunma makamının kesin olarak eşitliğini sağlayacağız, hatta öyle ki o hâkimin oturduğu kürsüden savcıyı aşağıya indireceğiz, savunma makamıyla aynı statüde oturacak, karşı karşıya oturacaklar ve her ikisinin de karara karşı hiçbir etkisi olmayacak. Şu anda oluyor değerli arkadaşlarım, maalesef şu anda gerçek budur.

Bu nedenle böyle, işte, baroları bölerek ya da yargı üzerinde, hâkim, savcı üzerinde baskılar yaparak bu ülkede adalet dağıtılmaz değerli arkadaşlarım, kendimizi kandırmayalım. Bu ülkede şu anda adalet dağıtılmıyor, şu anda bu ülkede yargı bağımsız ve tarafsız değil. Yargının çok ağır sorunları var, çok ağır sorunları var. Bunu çözemediğimiz sürece "Adalet mülkün temelidir." sözünün gereğini hiç yapmamış oluyoruz diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)