| Konu: | Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 08.06.2022 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 44 milletvekilinin imzasını taşıyan 328 sıra sayılı yasa önerisini görüşüyoruz. Bakıyorum sol tarafa, Cahit Özkan'ı ve arkadaşlarını göremediğim gibi...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz buradayız Başkanım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - ...44 yerine 22 saysak 22 vekil de yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çünkü hep aynı şeyi söylüyorsunuz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Seçmenlerin temsilcilerinin faaliyetlerinden bilgilenme hakkı adına bunu dile getirmiş bulunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başkanım, ben de kınıyorum, gidiyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Hayır, siz burada kalın çünkü şimdi sizinle ilgili de konuşacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sataşmadan söz alırım Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Kaboğlu, bence kanun metni üzerinde konuşsanız yani şahıslar özelinde konuşmasanız.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Öyle yapacağım.
Avukatlık Kanunu; bütün vekilleri dinledim, dolu dolu konuşmalar yaptılar, 3 ön sorun var. Aslında, yargı adına yapılması gereken, yargı bütünlüğünü kapsamına alan adil yargılanma hakkı gerekliliği reformu. Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru hakkını tanıdıktan sonra böyle bir reformu yapmadığımız sürece bireysel başvurunun etkili olması mümkün değildir. Birinci sorun bu.
İkinci sorun ise, savunma mesleğinin yargı bütününde düşünülmesi, adil yargılanma hakkı temelinde ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tam bir yıl önce Meclis Başkanlığına 12 yasa önerisi teklif ettik, bunun içerisinde Avukatlık Yasası da var, burada ama burada bir başka yasa önerisi de var, Sayın Bülent Turan'ın bu sabah "Siz yapmıyorsunuz." biçimindeki Genel Başkanımıza yönelik daha farklı sözleriydi ama... Sayın Turan, Terörle Mücadele Kanununda (Düşünce ve İfade Özgürlüğünü Güvenceleyen) Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi de bu 12 yasa önerisi arasındadır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kaç madde Hocam?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - 2 madde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - 2 madde. Vaat o değil ama.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Hayır, şimdi konuşuyorum, Sayın Başkan, süre...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Dur ya, buradan laf atma ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ama isim veriyor Başkanım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Ben sizden nakit istemiyorum ama vakit rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Şimdi, bakın, burada TMK madde 6 ve 7; terör eylemle olur, terör fikirle olmaz. İşte, bizim düzenlememiz bunu ortaya koyuyor. Ve biz önerdik ama çoğunluk muhalefet etti, muhalefet etmeye devam ediyor. Biz hep olumlu önerilerde bulunuyoruz. Şimdi, ikinci konu bu.
Üçüncü konu da biraz sonra belirteceğim gibi madde 138'in çoğunluk partisi tarafından kullanılma tarzı, Anayasa madde 138'in. Burada üç hafta önce verdiğimiz pilot kararlara ilişkin araştırma önergesi de reddedildi, daha sonra yargısal sorunları araştırma önergeleri de reddedildi Kobani dâhil olmak üzere. Madde 138 gerekçe gösterildi, oysa madde 138 bunun için bir engel teşkil etmemektedir.
Şimdi, avukatlık mesleği, avukatın adil yargılanma hakkı gereklerinin neresinde olduğu sorusu... Avukat, adil yargılanma hakkının tümünde var. Bu nedenle avukat yalnızca savunmayla ilgili maddede değil, Anayasa madde 138 ve devamı madde 160'a kadar olan bütün maddelerde var. Avukat madde 36'dan itibaren usule ilişkin bütün maddelerde var çünkü mahkemelerde uzmanlaşma söz konusu hâkimler arasında ama avukat ilk derece mahkemesinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar bütün aşamalardaki yargı sürecini izlemek durumunda. Bu nedenle, bu yasal düzenlemenin amacını biliyor olmakla birlikte avukatlık mesleği gibi bu kadar önemli bir mesleği düzenleyen 3 maddelik bir yasayla Meclisin meşgul edilmesini en azından yasama ciddiyeti açısından, savunma mesleğinin ciddiyeti açısından doğrusu çok ciddi bir tavır olarak görmüyorum.
Şimdi, çoklu baro, 7249 sayılı Yasa'yla hukuk nosyonu ve hukuk formasyonuna aykırı bir düzenlemeydi. Bu düzenleme, esasen iki yıl önce yapılan düzenlemenin, baroların parçalanmasına yönelik amacın tutmamış olması ve bunun derinleştirilmesi ve hâliyle ana barolar ile sonradan kurulan barolar arasındaki büyük orantısızlığın bu yolla giderilmesini amaçlayan bir düzenleme. Bu da zaten ayrımcı bir düzenleme, bunu dile getirdik ve getirmeye devam edeceğiz ilerideki aşamalarda.
Fakat burada çok ciddi bir sorun sayın vekiller, avukatlık mesleğine bakış açısı. Hukuk fakültelerindeki öğrenimin niteliği üzerinde durmaksızın avukatlık mesleğinin bu şekilde parçalanması, staj ile kamu görevinin bağdaşırlığı gibi, esasen ciddi bir formasyonun söz konusu olması gerekirken, bu şekilde sırf palyatif birtakım önlemlerle bir taraftan hâkim ve savcı yardımcılığı öngörülürken öbür taraftan avukat stajyerliğinin hafife alınması esasen sav-savunma-hüküm üçgenindeki savunmaya bakışın ne kadar yüzeysel olduğunu, gayriciddi olduğunu göstermektedir.
Şimdi, tabii ki bir adil yargılanma hakkı reformu yapma gereği bulunmaktadır ama biz onu beklerken geçen yıl bu vakitler bunu sunduğum zaman Sayın Cahit Özkan'ın ayakta "Biz de destekliyoruz." diye alkışlamasını sizlere hatırlamakla yetinirken esasen burada, bugünlerde, şu sıralarda tanık olduğumuz adil yargılanma hakkı ihlalleri Anayasa'mıza rağmen, ilgili yasalara rağmen yargı çevrelerinin anayasal kurallara uymamasından kaynaklanmaktadır. Burada 2 dizi dava söz konusu; biri siyasal davalar, öbürü ise çevre davaları. Siyasal davalar, bilindiği gibi... Mesela dün Danıştay önünde görülen dava, Danıştayda, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış tipik bir siyasal davadır ve tabii, biraz sonra belirteceğim gibi, bir rejim sorunudur. Ama Gezi davası ve o karar, 615 sayfalık karar hukuk adına utanç vericidir. Hakeza İmamoğlu davası, Kaftancıoğlu davası, biraz önce Sayın Beştaş'ın dile getirdiği Kobani davası... Ama bütün bunlarla yargıçlar meşgul edilirken Çubuk davasında, o linç girişiminde herhangi bir tutuklama olmuyor, karar çıkmıyor. Çubuk davasında siz oradaki yargıçların saray gölgesinin dışında, bağımsız bir biçimde karar verebileceğini düşünebiliyor musunuz? Ya da çevre davalarına gelmeden, 138 çerçevesinde, madde 138'in öncesi, esnası ve sonrasında yürütmenin sürekli müdahalesi dikkate alındığı zaman yargıçların bağımsız bir biçimde karar vermeleri mümkün olabilir mi? Demek ki bir taraftan siyasal davalar söz konusu seçime yönelik olarak, öbür taraftan ise çevre davaları söz konusu, tıpkı dün saydığım üzere Cerattepe'den Kaz Dağları'na kadar, Tokat'tan Ordu'ya, Erzincan'a kadar Türkiye'nin maden ruhsatlarıyla yağmalanması sonucu ortaya çıkan yüzlerce ve binlerce davalar gibi. Ayrıca termik santrallere karşı, HES'lere karşı davalar ve orman kırımlarına karşı davalar ve bunlarla yurttaşlar, kamu görevlilerinin işlediği suçlara karşı yurtseverler, mahkemelere gitmek suretiyle, masraf yaparak, davalar yoluyla yurtseverlik görevlerini yerine getiriyorlar. Peki ne oluyor, ne oluyor? Çevre kirletiliyor, bilgi kirliliği eşliğinde kirletiliyor tıpkı Gezi'de olduğu gibi ama bunun yükünü yurttaşlar çekmektedir. Çevre suçunu Türkiye'de siyasal ve kamusal görevliler işlemektedir ve bu süreklilik taşımaktadır. Bu nedenle, yürürlükteki hukuk çerçevesinde adil yargılanma hakkının anayasal bağlamda kullanılması, yasaların uygulanması yeni anayasal düzene kadar bizim yakın takibimizde olacaktır ama tabii ki biz böyle bir ortamda, 2017 Anayasa kurgusu çerçevesinde, Anayasa'nın var olan hükümleri bağlamında adil yargılanma hakkının tesis edilmesinin mümkün olmadığını biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çünkü 2017 Anayasa değişikliğinde tarihimizde ilk kez, tarihimizde ilk kez bütün siyasal karar düzenekleri tasfiye edilmiştir. Fatih'ten bu yana hükûmet, sadrazamlık ilk kez kaldırılmıştır. Hiçbir ülkenin tarihinde bu şekilde kendi anayasal ve siyasal belleğine ihanet eden bir siyasal yapı, siyasal grup, siyasal bir akım ortaya çıkmamıştır. 2017 bu bakımdan bizim tarihimizde öncesi ve sonrası olmak üzere bir milattır. Bu bakımdan demokratik hukuk devletini kurma yolunda çaba göstermek, çalışmak bütün yurtseverlerin görevidir. O nedenle, biz, demokratik hukuk devleti için parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütmeye son vermek için sistemli ve azimli bir biçimde çalışmaya devam ediyoruz. Sayın Turan, sizleri de davet ediyoruz. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)