GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:100
Tarih:08.06.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.

Yürütme ve yürürlükle beraber 31 maddeden oluşan bu torba kanun teklifiyle 14 temel kanunda değişiklik yapılmak istenmektedir. Maddeleri ayrı ayrı değerlendirdiğimizde, bazılarının ihtiyaçtan kaynaklandığını ve yerinde olduğunu gördüğümüzden dolayı Komisyonda verdiğimiz önergelerle eksikliklerin tamamlanmasına katkıda bulunmaya çalıştık.

Teklifin detaylarına girmeden önce dikkat çekmek istediğim bazı hususlar vardır. Birincisi, alt birimlerin karar verebileceği kadar basit konularda bile karar verme yetkisinin ısrarla Cumhurbaşkanına verilmek istenmesidir. Biz önergelerimizle genel müdürlüklerin ihtisas sahasında olan konularda karar vermelerini, eksik görülen hususların değiştirilmesi yetkisinin de ilgili bakanlığa bırakılmasını istedik ama Komisyondaki iktidar milletvekilleri tarafından reddedildi, bütün yetkilerin Cumhurbaşkanına verilmesi sağlanmış oldu. Biz, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin zaten tıkandığını, Cumhurbaşkanına daha fazla yük verilmemesi gerektiğini samimiyetle dile getirirken iktidar grubu ısrarla tersini yaptı. Bu konudaki ısrarın sebepleri hakkındaki sorularımıza ise cevap verilememiştir. Ya Cumhurbaşkanı kendisi bu yetkileri istediğine dair talimat vermektedir ya da iktidar grubuna mensup birileri kasıtlı olarak sistemi iyice tıkatmak ve Cumhurbaşkanını daha da zora sokmak için çaba sarf etmektedir.

Arz edeceğim ikinci husus, torba kanun tekliflerinde, son mahallî seçimlerde iktidarın yirmi beş yıl sonra kaybettiği İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerine intikam hırsıyla her türlü engellemeyi yapmak için maddeler arasına bazı ifadeleri gizlemek istemesidir. Bu belediyelerde geçmiş döneme ait büyük yolsuzlukların olduğunun ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte, hem deşifre olmanın tepkisi hem de oradan sağlanan kaynakların kesilmiş olması böyle bir davranışa sebep olduğu kanaati oluşturmaktadır. Devlet yönetiminde böyle bir anlayışın yeri olamaz. Bırakın engellemeyi, hiçbir ayrım gözetilmeden, partisine bakılmadan mahallî idarelere eşit muamele edilmelidir.

Üçüncü hususa gelince; Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının, uzun süreden beri ülkeyi kendi mülkleri, devlet kurumlarını kendi çiftlikleri gibi görmeleri sebebiyle her kanun teklifinin tek adamın istek ve arzuları doğrultusunda hazırlanması anlayışıdır. Bu anlayışa göre, kamu yararı hiç gözetilmeden, sadece yandaşların menfaatlerine uygun düzenlemeler yapılmaktadır.

Dikkat çekmek istediğim son husus da hazırlanan kanun tekliflerinin Anayasa'ya uygunluğuna veya diğer kanunlarla çelişip çelişmediğine bakılmamasıdır; daha doğrusu, hiç aldırış edilmemesi, önemsenmemesidir.

Değerli milletvekilleri, konuları itibarıyla bu torba kanunun Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna gelmeden önce, tali komisyonlar olarak Çevre, Adalet, Plan ve Bütçe ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarında görüşülmesi gerekirken sadece Çevre Komisyonunda görüşülmüş olması Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma usul ve esaslarını zorlamaktan başka bir şey değildir. Diğer taraftan, kanun teklifinin Meclise getirilmesinden itibaren asgari sürelere uyularak komisyonlardan geçirilmek istenmesindeki acelecilik makul bir davranış olarak görülemez. Zaten hazırlık sürecinde teklif maddelerinin bir ihtiyaçtan doğup doğmadığı tam olarak araştırılmamıştır. Konunun muhataplarıyla veya paydaşlarıyla yeterli görüşmelerin yapılmadığı da bilinmektedir. Onun için beklentiler tam olarak karşılanamamıştır. Böyle olunca da kısa süre sonra yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulması kaçınılmazdır.

1'inci maddede, Devlet Su İşlerinin ihtisas ve görev alanındaki suların kullanma, maksat ve oranlarının tespit yetkisi Cumhurbaşkanına verilmek istenmektedir. Oysa bu yetki, konuyu en iyi bilen Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde olmalıdır, şayet eksiklik görülürse ilgili Bakanlığa yetki verilmelidir. Cumhurbaşkanına yetki verilmesinin iyi niyetli ve makul bir izahı yoktur. Düzenlenmesi yönünde verdiğimiz önergeler iktidar milletvekilleri tarafından reddedilmiştir.

2'nci madde bir ihtiyaçtan doğmuştur, on binlerce kooperatif mağdurunu ilgilendirmesi açısından önemlidir. Ne var ki mağduriyet sadece bir ilimizde değil, ülkemizin birçok yerinde yaşanmaktadır. Komisyonda verdiğimiz değişiklik önergesi doğrultusunda kooperatiflerden kaynaklanan sorunların çözümünün genele yayılmasındaki amacımızın anlaşılması için konuya açıklık getirdik, karşı çıkan olmadı ama önergemiz gene de reddedildi. Genel Kurulda kapsamının genişletilebileceğine dair verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz.

Yerinde bir düzenleme olarak makul gördüğümüz 3'üncü maddede Kurtuluş Savaşı'mızın en çetin geçtiği yerlerden birisi olan Afyonkarahisar'daki mağduriyetin giderilmesi için süre verilerek yeni bir hak tanınması uygun bir düzenlemedir.

4'üncü maddede çevreyle ilgili kavramlar tanımlanmaktadır. "Çevre yönetim birimi/Çevre görevlisi" tanımlaması "Çevre yönetimi hizmeti" şeklinde değiştirilmek istenmektedir. Yönetim içerisinde görev alacak kişilerin belirlenmesiyle ilgili olarak Çevre Bakanlığına yönetmelik çıkarma yetkisi verilmektedir. Öyle anlaşılıyor ki çevreyle ilgisi olmayan yandaşlara imkân sağlanacaktır. Kamu yatırımlarının titizlikle korunması gerekirken çevre gibi çok önemli bir alanda bu yapılmak isteneni doğru bulmuyoruz. Bu madde için verdiğimiz önerge Komisyonda iktidar milletvekilleri tarafından reddedildi. Ayrıca, bu maddenin yansıması olan 7'nci maddedeki değişiklikle "yönetimi hizmeti" ibaresi kullanılarak kamu hizmeti sulandırılmaktadır. Oysa bu alanda liyakate önem verilmeli, çevre mühendisleri istihdamının mecburiyeti yanında, kimya mühendisleri, kimyagerler ve biyologlara da görev verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, teklifin en çok tartışılan maddelerinden biri 8'inci maddedir. Başta müsilaj olmak üzere, kirlilikle mücadele kapsamında düzenlendiği izlenimi verilmek istense de açıkça İstanbul Büyükşehir Belediyesinden intikam alma duygusu taşıdığını anlamak zor değildir. Madde metnine Bursa ve Kocaeli'nin göstermelik yazıldığı bellidir. Bizce ciddiyetten uzak bir tavırla İBB'ye müdahale edilmektedir. İleri biyolojik arıtma sistemlerinin kurulması elzemdir, buna kimsenin itirazı yoktur. Daha geçen ay çalışmaları bitirilerek sonuçları Genel Kurula sunulan Müsilaj Komisyonu raporundaki önerilerin başında, ileri biyolojik arıtma sistemlerinin kurulması gelmektedir. Marmara Denizi'ni ölme noktasına getiren aşırı kirlilik tabii ki önemlidir, bu önlenmelidir. Bunun sağlanması için de başka bir yöntem bugün için bilinmemektedir. Ne var ki bu tesislerin kurulabilmesi için gerekli olan sadece projelendirme ve karar verme iradesi değildir. Ondan önce tesis kurulabilecek arazi ve finans kaynağının temin edilmesi gereklidir. Bu ikisi yoksa Çevre Bakanlığı yetki alsa ne yapacaktır? Kaldı ki yirmi beş yıl kesintisiz İBB Başkanlığını yürüten AKP'nin denizi temizleme ve temiz tutma konusunda büyük bir başarısından söz edilemez. Başarılı olunsaydı bugün bunları konuşuyor olmazdık.

Madde kapsamında Cumhurbaşkanlığı da ihmal edilmemiş başta su havzaları için tek yetkilinin Cumhurbaşkanlığı olduğu belirlenmiştir. İktidar milletvekillerinin niçin Cumhurbaşkanlığına yetki verildiğinin gerekçelerini akıllarına bile getirmedikleri, sormadıkları veya soramadıkları anlaşılmaktadır. Bu maddenin metinden çıkarılması için Komisyonda verdiğimiz önerge iktidar grubu tarafından reddedilmiştir.

12'nci madde ise bütün kıyılarımızın, çevre kirliliğini önleyici iş ve eylemler maskesiyle gizlenerek, kamu-özel iş birliği sürecinin başlatılarak peşkeş çekilmesine yol açacaktır. "Yap-işlet, yap-işlet-devret, yap-kirala -devret" gibi isimlerle gerçekleştirilen kamu-özel iş birliği uygulamaları için kamuoyu yanlış bilgilendirilmekte, yaratılan algıyla aldatılmakta ve hiç para harcamadan gerçekleştirilen projeler olarak takdim edilmektedir. Oysa bu projeler için verilen garantiler, ödenen yüksek faizler ve kur farkları devlet açısından yükümlülükler getirmekte ve en önemlisi, hepsinin karşılığı Türk milletinin cebinden çıkmaktadır. Şaibeli gördüğümüz bu madde için verdiğimiz önerge, gene, Komisyonda reddedilmiştir.

Tekliften çıkarılması gereken bir başka madde de 13'üncü maddedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yetkisinde olan depozito toplama ve iade işlemlerinin Türkiye Çevre Ajansına devredilmesi ve bu suretle asıl yapılmak istenen özel yandaş şirketlere imkân sağlanmasıdır. Türkiye Çevre Ajansının, amaçları dışında yandaşlara hizmet verecek paravan bir kuruluş hâline getirilmesini uygun görmemiz mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifleri, bir ihtiyacı karşılamak için hazırlanıyorsa o doğrultuda ihtiyaç duyulan alanlardaki muhatapların ve paydaşların görüşlerinin tespit edilmesi büyük önem arz eder. Başka kesimlerin zarar görmemesi ve yeni bir boşluk oluşturmaması da önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, denetim bürolarıyla ilgili 15'inci madde tam araştırılmadığı için hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı bilinmemektedir. Ülkemizde inşaat mühendislerinin sayıca yeterinden fazla olduğu, ne var ki iyi yetiştirilmediği bir gerçektir. Özellikle yeni mezun inşaat mühendislerinin asgari ücretle bile iş bulamadıkları bir ortamda denetim bürolarında görev alıp şantiyelerde çalışmaları iyi bir düşünce olarak görülmektedir. Ancak iyi yetiştirilmeyen genç mühendislerin donanım ve becerilerinin denetim yapacak düzeyde olmadıkları göz önüne alınmalıdır. Denetim yapacak düzeye gelebilmeleri tecrübeli büyüklerinin yanında yetişmeleriyle mümkün olabilir. Bu sebeple, 65 yaşındaki inşaat mühendislerine şantiyeleri kapatmak makul görülemez. Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok ilimizdeki denetim bürosu yetkilileri meydana gelecek yetkin mühendis boşluğuna dikkat çekmiştir, büroların büyük çoğunluğunun denetim yapamaz duruma geleceğini beyan etmişlerdir. Çok kısıtlı zamana rağmen yaptığımız araştırma ve tespitlere göre, 65 yaş sınırından vazgeçilmesi gerektiğini, mühendislikte geçen beş yıllık alt sınırın da üç yıla indirilmesi gerektiğini belirttik ve değişiklik önergesi verdik. Komisyonda alt sınırın üç yıla indirilmesi reddedilirken 65 yaş sınırının 75'e çıkarılması bütün partiler tarafından kabul edilmiş oldu.

20'nci madde, tarıma verilen desteklerden dolayı yaşanan bir mağduriyetin çözümüne yöneliktir. Tarımda olumsuz neler olduysa Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra oldu değerli milletvekilleri. Tarım ürünleri konusunda üretimden vazgeçilerek ithalata yönelmek Adalet ve Kalkınma Partili tarım bakanlarına ve ithalatçı yandaşlara büyük paralar kazandırdı ama bugün Türk milleti açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Tarım, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'in kurulduğumuzdan bu yana meydanlarda olsun, Meclis grubunda olsun her fırsatta en çok dile getirdiği konudur; ne yazık ki iktidar duymadı, duymak istemedi. Tarımla uğraşanlar hor görüldü, analarıyla beraber tarlalarından kovuldu. Tarlasını ekmeyenlere para verildi. Fabrikalar kapatıldı. Kanunlardaki hükme rağmen gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'i pandemi döneminde bile üreticilerden esirgendi, verilmedi. Hukuki süreç için Avukatlık Kanunu'na ters düşülmemesi gerektiğini belirttiğimiz bu maddeye karşı olmamakla birlikte, gelinen noktada tarım alanındaki sorunların krize dönüştüğünü ve krizden çıkmak için İYİ Partinin üretimden ve üreticiden yana mükemmel hazırlıkları olduğunun da bilinmesini istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesindeki döner sermaye harcamalarına ve tarife cetvelindeki oranlara karar vermesi için Cumhurbaşkanının yetkili kılınmasına yönelik 23'üncü maddeyi de uygun görmemekteyiz. Tekrarlamakta fayda görüyorum. Böyle yetkiler Cumhurbaşkanının kendisine de makamına da zarar vermekte ve sistemi tamamen tıkamaktadır.

Çözüme yönelik maddelerden biri olan 25'inci maddede ise çok uzun süredir mağduriyet yaşamakta olan Şile'nin Darlık ve Esenceli köylerindeki vatandaşlarımızın mülkiyet sorunları çözüme kavuşturulmak istenmektedir. Ancak oradaki vatandaşlarımızın orman köylüsü olduğu dikkate alınmamaktadır. Büyükşehir Belediye Yasası değiştirilerek mahalle olmakla ekonomik açıdan orman köylüsü özelliği değişmemiştir ve köylülerin ödeme gücü çok sınırlıdır. Mülkiyet sorununun çözüme kavuşturulmasının sevincini yaşayabilmeleri için ödemede kolaylık sağlamaya yönelik verdiğimiz beş yıl ödemesiz, en az yirmi yıllık süreyi kapsayan önergemiz iktidar grubu tarafından reddedilmiştir. Borçlanmayla ilgili usul ve esasların belirlenmesiyse gene burada da Cumhurbaşkanına bırakılmıştır.

Darlık ve Esenceli başta olmak üzere Şile'nin bütün köyleri hatta İstanbul'un diğer köyleri çok çalışkan vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerdir. Kıt imkânlara rağmen hâlen hayvancılık ve ziraatla uğraşmalarını takdirle takip ediyoruz. İYİ Parti iktidarında şimdiden tespit ettiğimiz bütün sorunlarını çözeceğimizi ve üretimi artırmaları için her türlü desteği vereceğimizi de buradan bildirmek istiyorum.

Teklifin en sorunlu maddelerinden biri de 29'uncu maddedir. Toplumun bütün kesimlerinden ve meslek kuruluşlarından bize gelen yoğun talepler iktidar grubuna da tepki olarak gitmiş olmalıdır ki geri adım atılmak istenmiş ama gerekli izin alınamadığı için madde teklif metninden çıkarılamadı, kısmen düzeltmeye gidilmiş oldu. Bütün kıyılarımızın Çevre Ajansı vasıtasıyla yerli ve yabancı şirketlere peşkeş çekilmesini sağlamaya yönelik böyle bir düzenlemenin teklif metnine kimler tarafından nasıl sokulabildiğini iktidar grubuna mensup milletvekillerinin niçin sorgulamadıklarını ve engellemeye kalkışmadıklarını doğrusu çok yadırgadığımı da buradan söylemek istiyorum. Gerçi duyacak iktidar partisi milletvekili yoktur ama Komisyonda olan arkadaşlar duyuyor.

Teklif metninden çıkarılmayan Çevre Ajansının, yeni şirket kurmak suretiyle bazı niyetlerinin gerçekleşmesi tam olarak engellenememiştir. Burada, yeni kurulacak şirketlerin yönetim kurullarına 3'üncü, 5'inci maaşlar için yandaş atama düşüncesinin var olduğunun da unutulmaması lazımdır. Önergemiz Komisyonda reddedilmiştir. Teklif maddesi son hâliyle kanunlaşsa bile kabul edemeyeceğimiz bir madde olacaktır ve sonuçlarını yakından takip edeceğimizin bilinmesini isterim.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin geneline baktığımız zaman olumlu gördüğümüz birkaç madde olsa da bir torba kanun teklifi olması, Adalet, Plan ve Bütçe; Tarım, Orman ve Köy İşleri gibi ilgili tali komisyonlarda görüşülmemesi, bazı yönlerden Anayasa'ya aykırılığının tartışılıyor olması, diğer bazı kanunlarla çelişmesi, şaibeli birçok yönünün bulunması, zaten tıkanmış olan ve sonuna yaklaşıldığını tahmin ettiğimiz partili Cumhurbaşkanlığı sistemini Cumhurbaşkanına verilen yeni yetkilerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Bitirmek üzereyim.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

...daha da tıkayacağı belli olduğu için, doğaya ve çevreye olumsuz etkileri olacağını da gördüğümüzden dolayı, katkı yapmak amacıyla eksiklik gördüğümüz maddelerde verdiğimiz önergeler doğrultusunda düzeltmeler yapılmasını beklediğimizi beyan eder, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)