| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 09.06.2022 |
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye'de yaşanan hayat pahalılığının temel sebeplerinden biri olan üretici maliyetlerinin artması ve bunların tüketiciye yansıması üzerine bir araştırma yapılmasını istiyoruz, bu konuda bir araştırma önergesi veriyoruz ve buna da destek bekliyoruz çünkü şöyle bir durum söz konusu: TÜİK'in -bu tartıştığımız Kurum var ya TÜİK, bütün bu tartışmalara rağmen- hani baktığınız zaman kaçıramadığı, gizleyemediği birtakım gerçekler de ortada duruyor. Biz zaten o TÜİK verilerini ele alırken 2'yle çarparak ele alıyoruz.
Şimdi, TÜİK diyor ki: "Mayıs sonu itibarıyla tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 73,5; üretici fiyatlarındaki artış da yüzde 132,1." Şimdi, üretici fiyatlarındaki artış yüzde 132, tüketici fiyatlarındaki artış da yüzde 73,5; burada bir tuhaflık var yani üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında neredeyse 2 kata varan bir fark söz konusu ve ciddi bir sorun var burada. Niye? Eğer üretici rakamları bu şekilde ise dolayısıyla önümüzdeki süreçte bütün bunların tüketici rakamlarına yansıması söz konusu olacak çünkü -üretici fiyatlarındaki maliyet artışları- üreticinin bu denli yüksek bir maliyet artışıyla ürettiği ürünü önümüzdeki günlerde, önümüzdeki aylarda tüketiciye daha fazla rakamlarla satmak ya da piyasaya sürmek zorunda olduğu ortaya çıkıyor. O nedenle, bütün bu verilerin ve bütün bu gidişatın araştırılması gerekiyor. Tabii, esas olarak sorun, enflasyon yani bu enflasyonist ortamda bütün ekonomi bilimine aykırı politikalarda ısrar eden iktidarın tutumundan kaynaklı olarak yaşanan enflasyonla ve bunun getirdiği sonuçlarla karşı karşıyayız.
Şimdi, tabii, üretici rakamlarını ve tüketiciye yansımasını en çok etkileyen konulardan bir tanesi de akaryakıt fiyatları. Akaryakıt fiyatlarına neredeyse her gün zam yapılıyor yani o hâle geldi. Tabii, ilginç bir veri de var bununla ilgili hepimizin tanık olduğu aslında. Her birimiz aracımıza akaryakıt alıyoruz ve sürekli yollardayız; milletvekili olarak en çok da biz bunu hissedenlerden birisiyiz, belki insanlar başka gerekçelerle bunu çok daha net hissediyorlar ama depo doldurma anlamında belki de en fazla biz hissediyoruz. Şimdi şöyle bir şey var: Dolar 17-18 lira olduğu zaman akaryakıt fiyatları artırıldı, denildi ki: "Ya, dolar arttı, dolayısıyla benzine, mazota zam yapıyoruz." Tamam, yaptınız, artırıldı. Sonra dolar, euro düştü diye bayram ettiniz; 11 liraya düştü, 12 liraya düştü, 13 liraya düştü, sevindiniz. Peki, ama akaryakıt fiyatları düştü mü? Düşürmediniz, onlar yerinde durdu hatta artmaya devam etti bu arada. Şimdi dolar tekrar 17 lira, 18 lira seviyesine geldi, şimdi diyorsunuz ki: "Dolar artıyor, o yüzden akaryakıta zam yapıyoruz." Ya, inerken düşürmüyorsunuz, çıktığı noktadan devam ediyorsunuz, şimdi tekrar çıktı diye bir daha artırıyorsunuz. Yani böyle bir ekonomik model, böyle bir yaklaşım, böyle bir açıklama, böyle bir izah herhâlde bu devirde olur ancak, başka bir zamanda görülemeyecek bir durumdur. Tabii, mazottaki bu artış, akaryakıttaki artışlar... Hani hep bir hikâye vardır ya "Ben hep 50 liralık alıyorum." diye, tabii bu 50 liralık meselesi de çok komik; 2003 yılında 50 liraya 27 litre akaryakıt alınırken, mazot alınırken şu anda 1,91 litreye düşmüş, artık 50 lirayla da benzinciden çıkamaz hâle gelmişsiniz, o hâlde.
Tabii, bütün bunların sebepleri bir taraftan üretimin desteklenmemesi, bir taraftan enflasyondaki yanlış tutum ve ekonomik politikalardaki bu ekonomi bilimine aykırı tutumda ısrardır. Bunlardan kaynaklı olarak önümüzdeki süreçte hem enflasyon anlamında hem de tüketiciye yansıması anlamında ciddi sıkıntılar yaşayacaklardır. Bir şeye denk geldim hafta sonu memleketime giderken, Tokat'a giderken; yol üzerinde tonlarca soğan çöpe atılmış, tonlarca hatta görüntüledik, paylaştık onları. Sonra sosyal medyaya bir baktım, birçok yerde böyle bir şey var. Ya, gittik, konuştuk; niye atılıyor bu soğanlar, insanlar bir taraftan 5 liraya, 6 liraya pazarlarda soğan alırken hem de çuvallanmış, hazır, piyasaya sürülecek soğanlar çöplerde ve tonlarcası yol kenarlarında diye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Tabii, dediler ki: "Yani bunları 1 lira, 1,5 lira fiyattan piyasaya sürmek istemediler, ihracata vermek istediler, beklediler, o da olmayınca çürüdü ve çöpe attılar." Ya, bütün bunların kabahatlisini o çöpe atan diye düşünebilirsiniz, o üretici diye bir düşünebilirsiniz ama bütün bunların kabahatlisi aslında bu ülkedeki yönetim anlayışıdır yani tarım politikaları, bu politikalardaki yönetim eksikliğidir. Bunu, bu tedbirlerin ya da bu önlemlerin alınamayışındaki eksiklerin ortaya konduğu bir sonuç olarak görmemiz gerekiyor. Çünkü, bir taraftan insanlar bunlara, bu gıda maddelerine ulaşamazken diğer taraftan tonlarca gıda maddesinin çöpe atılmasının, bütün bunların hepsinin sorumlusu herhâlde sadece onlar değildir diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)