GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:101
Tarih:09.06.2022

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri 336 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 15'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Yapı denetimi, 2001 yılından bu yana 4708 sayılı Kanun gereğince uygulanmaktadır. On Birinci Kalkınma Planı'nda yapı denetiminde hedef, güvenilir yapı stokunun oluşturulmasının yanında yaşam kalitesinin artırılması şeklinde özetlenmektedir. Kaliteli yapı stoku oluşturma mevzuatını 1509 yılında II. Bayezit zamanında ortaya çıkan İstanbul depreminden bu tarafa görmekteyiz. 1950 yılından itibaren köyden kente göçün artması, gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle plansız, altyapısız yapılaşma başlamıştır.

Topraklarımızın yüzde 96'sı farklı oranlarda deprem riski altındadır. Aslında doğal bir olay olan depremin doğal felakete dönüşmemesi için yapılması gereken, doğru yer seçimi, standartlara uygun tasarım, projelendirme ve etkin yapı denetimidir. Yeni üretilecek yapılarla ilgili sisteme baktığımızda 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un uygulanmasında denetim hizmetinin kamusal ayağı yok sayılmış ve ticarileştirilmiştir. Maalesef yapı denetiminde çalışan bir kısım teknik personel "imzacı" tabir edilen ve çalışmaksızın imza kullanan mühendislerden oluşmaktadır. Hâl böyle olunca, kontrol mühendislerinin aldıkları ücret de alabildiğine düşmekte ve kısıtlanmaktadır. Pek çok şantiyede layıkıyla yapı denetimi yapıldığını söylemek zordur.

Hizmet bedeli üzerinde pek çok kez oynanmıştır. Yapı denetim sistemi nitelikli yapı üretimini sağlama hedeflerinden çok uzaktır. Hukuki deyimle, şeklî zorunluluktan dolayı oluşturulmuş bir sistemdir. Kaliteli yapı stoku oluşturmada şimdiye kadar hükûmetler ne yapmıştır? 13 kez imar affı çıkarmışlardır. Böylece kaliteli yapı stoku üzerinde yaptıkları tek değişiklik, gayrimeşru yapıları meşru yapı saymaktan ibarettir.

Muhtemel İstanbul depremi için bilim insanları, her defasında doğal deprem olayının doğal felakete dönüşmemesi konusunda kamu otoritesinin dikkatini çekmeye çalışmaktadır. Sırf İstanbul'da güçlendirmeyi bekleyen milyonlarca konut vardır. Hükûmet gereğini yapmaktan geri duruyor ve icabını yerine getirmiyor.

Ülkemizdeki 124 adet inşaat mühendisliği ve 122 adet mimarlık fakültesinden yılda yaklaşık 23 bin inşaat mühendisi ve mimar mezun olmaktadır. 138 bin inşaat mühendisi, aktif hayatta yer almaktadır. Şantiyelere gidip bakınız, şakul tutmayı bilmeyen, su terazisi tutmayı bilmeyen, hele hele açılı imalatı hiç bilmeyen binlerce usta görürsünüz.

Eğitimde herkesin istediği alanı seçmesi, bir ülkede yapılabilecek en zahmetsiz insan planlama şeklidir. Herkes ülke ihtiyaçlarına göre değil de kendi kafasına göre eğitim seçsin; bir taraftan ihtiyaç duyulan personeli temin edememe, bir taraftan da ihtiyacın çok üzerinde eleman yetiştirme... Etrafa dönün bir bakın, çözüm bekleyen pek çok sorun arasında yapı işiyle uğraşan, ustasından mühendisine kadar çok ciddi problemlere sahibiz. Maalesef, AK PARTİ'nin şimdiye kadar "istihdam" diye anladığı şey "Herkes istediği yere gitsin ve yerleştirebildiğimizi yerleştirelim, yerleştirilemeyen insanlar açıkta kalsın." şeklinde olmuştur.

Enflasyon yüzde 73 olmuş, Amerikan doları 18 Türk lirasına gelmiş, gelir dağılımında ileri derecede bozulma olmuş, 65 yaşını geçmiş bir insan, karnını doyurmanın yollarını arıyor. Daha doğrusu Hükûmet, insanların yasal ücretin altında çalıştığı, inşaat denetiminin "yapılıyormuş gibi" yapıldığı bir alanda istihdam yaratmaya çalışıyor. Ülkeye yararı dokunmaktan uzaklaşan bu Hükûmet, insanları yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının altında tutan bu Hükûmet, halkın binbir güçlükle sahip olacağı mukimlerini riske atan uygulamayı bırakmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)