GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:103
Tarih:15.06.2022

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında bizleri elleri yüreklerinde izleyen kıymetli meslektaşlarım hekimleri, elimiz ayağımız, bazen de kalbimiz olan sağlık çalışanlarımızı, onları yetiştiren fedakâr anne-babalarını ve cefakâr eşlerini saygıyla selamlıyorum.

7 Haziranda Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ve 10 Haziranda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek 14 madde olarak kabul edilen Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi -en baştan söyleyeyim- kimin emeği geçmişse onlar adına üzüntü vericidir. Hekim olan bir meslektaşımın filtresinden geçmişse eğer, hekimlik andı etmiş biz hekimler adına onur kırıcıdır ve yarınlarda bunların tamamını biz düzelteceğiz ama o yarınlarda aynaya bakacaklar adına da baş eğdirecek bir kâğıt parçasından başka bir şey değildir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Aylin Hanım, size hiç yakışmıyor.

AYLİN CESUR (Devamla) - Teklifteki tek doğruluk önce tali komisyonda görüşülmüş olmasıdır. Sonuçta, iktidar oradaki meslektaşlarının sesine kulak vermese de hekim meslektaşlarımın görüşleri tutanağa geçmiştir ve bizleri bu utanca ortak olmaktan kurtarmıştır. Neden bu kadar vahametle söz ediyorum biliyor musunuz? Kimseye bir kinimiz filan yok, bir gerçeği teslim etmek istiyorum. Yüce Meclisin mensubu ama bir hekim kardeşiniz olarak "bu hâliyle kanunlaşırsa" diye endişem çünkü. Aralık 2021'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna indirilip birden "Pardon, daha iyisi olmalıydı hakikaten." filan denilerek çekilen teklifin yedi aylık bir dipfriz süreci var. Bu dipfrizden çıkarıldıktan sonraki macerasında bu şekli, bir iktidar klasiği olarak beklentileri karşılamaktan uzaktır ve hatta orasından burasından da iyice zaafa uğratılmıştır. İşin özü, senelerdir hakkını alamayan ve pandemide iyice manen de yıpranan sağlık çalışanları boş vaatlerle beklentiye sokulmuşlardır ve Hükûmet tarafından yedi ay sonra da -bugün- dımdızlak bırakılmışlardır.

Teklifin bir tarafına sağlık çalışanlarının özlük haklarında cılız da olsa iyileştirmeler var diye olumlu bakacak olursak diğer tarafta hekim ve diş hekimleri dışındaki personel için yetersizlik çıkıyor karşımıza ve başka bir tarafına bakacak olursak kamudan emekli olan eczacıların teklife dâhil edilmeyen açlık sınırı altı emekli maaşları bakıyor "Ben buradayım." diye bize bağırıyor oradan. Emekli olduktan sonra özel hastanede çalışan emeklilere yönelik kesintilerde de bir düzeltme yok ya da kamudan emekli olmayan hekimlerimiz için de bir düzenleme yapılmamış teklifte. Yani sağlık çalışanlarının, ATT'sinden hemşiresine ve hekimine bütün sağlık sisteminin bütün parçalarıyla beraber -vazgeçilmez parçalarıyla- hakları teslim edilmelidir ama bu teklifle o haklarından yine mahrum edilmişlerdir. Mesela, mezbaha denetimlerinde sözlü ve fiilî şiddete maruz kalan veteriner hekimler de sağlık hizmetine dâhil edilmelilerdi ama o da yok teklifte. Daha geçtiğimiz nisanda Yozgat Sorgun'da bir mezbahada bıçaklanarak ölen Veteriner Hekim Volkan Lale'nin cesedi gözümüzün önünde. Ama diyeceksiniz ki: "Biz hekimlere sağlıkta şiddeti çıkarmazken veteriner hekimlere mezbahada bıçaklanmaya mı çıkaracaktık?" Hepsini biz yapacağız inşallah.

Niye itiraz ediyorlar biliyor musunuz baş tacımız olan sağlık personeli? "Emekliliğinizde siz yoksunuz." diye bağırıyor teklif onlara çünkü. Biz neye itiraz ediyoruz hekimler olarak biliyor musunuz? Bakın, anlamayanlar için kısaca anlatalım: Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının üçlü maaş sistemi var -hani, şu göze batan zayıflatılmış maaş sistemi- bir tanesi bordrolu maaş, ikincisi sabit ek maaş ödemesi ve üçüncüsü performansa dayalı ek ödeme. Bunu insanlar anlayamıyorlar, burada kısaca ben anlatacağım. Bu sistemde emeklilikte maaşları kuş oluyor. Zaten çalışırken de sağlık çalışanlarımızın birçoğu performansa dayalı ek ödemeden yararlanamamışlar, onlar orada bağırıyorlar bir taraftan. O nedenle diyorlar ki: "Ek ödeme, performans yerine maaşımızı iyileştirin. Temel maaşımızda iyileştirme yapın ki haksızlıklar giderilsin ve herkese yapın, herkese yapın ki haksızlık olmasın ve tam olarak yapın, gerçek bir iyileştirme yapın ki hakkımızı alalım." Söylenen bu.

Şimdi, 2022'nin Mayısında enflasyon yüzde 73,5; ENAG'a göre yüzde 160 ve TÜİK'e göre açlık sınırı 6.017 lira, yoksulluk sınırı 19.602 lira olan memleketimizde evet, hekimler bugün maalesef -neden utanç duyuyoruz biliyor musunuz- yoksulluk sınırının altında çalışıyorlar ve sağlık çalışanlarımız açlık sınırının altındalar değerli arkadaşlar. Çıkıp burada övünürken lütfen bunun altını bir çizelim. O saydığınız rakamlar da bu rakamların hepsinin üzerinde.

Şimdi, teklif aralıktan beri kan kaybetmiş -arkadaşlarım anlattı burada- artan pahalılık, enflasyona rağmen pratisyen hekim aylığında 3.050 lira, uzman hekimde 3.400 lira aralıkta yapılacaktı o fiyatlarla, o kayba rağmen bugünkü yapılan 1.600 ve 2.100 lira. Şimdi, mevzuatta 3.773 lira olan pratisyen sabit ek ödemesi Aralık 2021'deki düzenlemeyle 9 bin lira civarında olacaktı, bugün 5 bin lira. Yani bakın, kandırılmaya çalışılan kişiler var ya, bunlar hekimler değerli arkadaşlar, öyle kolay da değil yani tıp fakültesi kazanmışlar, bunları inandırmanız zor. O yüzden gelin, bir an önce yanlıştan dönelim, bu teklifi burada kanunlaştırmayalım, gene düzeltelim, doğru dürüst düzeltelim bu sefer.

Kamudan emekli olmayan veya sosyal güvenlik mevzuatındaki değişiklikler nedeniyle bu haktan yararlanamayan hekimler yönünden de bir düzenleme yapılmadığı açık, bu da eksik ve emekli hekimler arasında Sosyal Güvenlik Kurumu kaynaklı bir ayrımcılık daha yaratacaksınız, bizden söylemesi.

Şimdi, sağlık sistemimizi görünmez çöküşe götüren -en baş müsebbibi- performans sistemi bu teklifle beraber daha da fazla güçleniyor ve derinleşiyor. Nedir hekimlerden ve sağlık çalışanlarından istediğiniz ya? Ben burada soruyorum size. Yeter artık senelerdir bu meslek grubuna yaptığınız zulüm. Şimdi, zaten uçurum var emekli aylığı ile maaş arasında, sağlık çalışanları diyor ki: "Maaşımızı artırın." Siz, ilave ödemeye artış getiriyorsunuz, "Susarlar, alıştılar yokluğa nasıl olsa." diyorsunuz ama susmazlar hekimler. Sivil toplum örgütleri var, susmazlar ve okuyan, yazan, konuşan, akıl ve vicdan sahibi hekimlerimiz var, sağlık çalışanlarımız var, susmazlar onlar. Sendikalar var, susmazlar. Üniversiteleri var bu ülkenin susturduk sandığınız, hepsinin demokrasi hasreti yakarken içlerini ve hizmet ateşiyle yanarken her hücreleri, benim sağlık çalışanı kardeşlerim susmazlar değerli arkadaşlar. Beklerler, sabrederler ve günü gelince ülkeleri için de gerekli tedaviyi yaparlar. Dibe götüren ne varsa ülkeyi, her türlü sıkıntıdan arındırırlar ve işte, biz gelip düzeltiriz ve iyileştiririz ülkeyi. O yüzden gelin, bugün duyun seslerini. Biz, bunca sene en zor şartlarda eğitim alan, en zor şartlarda çalışan, göğsünü pandemide dahi siper etmiş olan, can veren hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı kimselere yedirtmeyiz. Ben burada kendileri için, bunun için ant içmiş bir kardeşleri olarak sesleniyorum size önce ve en saf duygularımla sesleniyorum, az kaldı diyorum onlara. Biz, sizin bu ülkede ne çok mutlu olduğunuzu biliyoruz; gitmenize gerek kalmayacak şartları sağlamak, sadece boynumuzun borcu değil kendisini Türk hekimlerine emanet etmiş olan Ata'mıza olan bağlılığımızdır.

Her bin kişiye düşen hekim, hemşire, yatak sayısında OECD ülkeleri listesinin en sonuna düşürülmemize rağmen kaybediyorsunuz doktorları bu tip yaptığınız işlemlerle, düzenlemelerle. Her sene gönderdiğimiz hekim sayısı Ankara Tıp, Hacettepe, Çapa'nın toplamı kadar. Bakın, geçen sene 1.361 doktorumuz gitmiş. Son on yılda yüzde 2.586 oranında artmış bu gidişler ve 2022'nin ilk beş ayında 945 doktor gitmiş. Bütün bunlara ve toplam 10 bin hekime sesleniyorum buradan, değerli meslektaşlarıma sesleniyorum: Az kaldı, az kaldı hasretimizin bitmesine. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Çok yerleşmeyin oralara, gittiğiniz yerlere, açmayın valizlerinizi çok fazla. Biz geleceğiz ve sizlere hak ettiğiniz yaşam koşullarını burada tekrar sağlayacağız.

Hastanelerde artık hekim bulamayan vatandaşlarımıza sesleniyorum: Az kaldı, taşımalı sistemle eğitim ve taşımalı sistemle sağlık uygulamasıyla sizi en doğal hakkınız olan insanca yaşama hakkınızdan mahrum olmaktan da fukaralığa mahkûm olmaktan da çıkaracağız ve ilk işimiz İYİ Parti olarak bu olacak. Çünkü cumhuriyetin ve sonraki gelen giden iktidarların her köye okul, her ilçeye lise, her köye sağlık ocağı, doktor hedefini koyan, bunu başaran cumhuriyete borcumuz var, sahipliğimiz var. Bize verdiği kazanımlardan da asla vazgeçmeyeceğiz.

Sağlığa ayrılan payda, Sağlıklı Dönüşüm Programı'nın hayata geçtiği 2003'ten beri temel sağlık göstergelerinde devrim yaptıklarını iddia eden değerli iktidar vekili arkadaşlarıma sesleniyorum: OECD 2021 Sağlık Raporu'na göre, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında sağlığa en az pay ayıran ülkeyiz değerli arkadaşlar. Ama rahat olun, siz de OECD ülkelerinde en son sıralara indirip ayırdığını da vatandaşa değil hasta garantili yandaşa terk ettiğiniz, başta şehir hastanelerinde, hastanelerde artık aylar sonrasına randevu alamayan hastalarımızın sıkıntısını da biz gidereceğiz ve sağlık sistemini, sağlık hizmetini sermayenin kâr hırsına teslim ettirmeyeceğiz çünkü biz Türk hekimi olarak hekim olmanın kıymetini bilen kadrolarımızla geliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) - Başkanım...

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

AYLİN CESUR (Devamla) - Bizim, Kırımlı Aziz Bey'e, Mektebi Tıbbiyeyi Mülkiyeyi Şahane geleneğinden gelen Refik Saydam'lara ve Nusret Fişek'lere sözümüz var çünkü; sadece kendimiz için değil. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Sağlıkta yapılan yanlışlarla gelinen noktada, uzman hekim yetiştirecek kadroların göçüyle eğitim kalitesinin bozulması bir büyük yaradır. Vicdanımız ve içimiz sızlamaktadır. Biz ettiğimiz Hipokrat yeminiyle, o ettiğimiz anda bağlı kalan kadrolarımızla hizmet anlayışını esas kılacağız ve üniversitelerdeki akademisyenleri de bu durumdan çıkaracağız. Birçok hastanede, ilde altı ay sonraya, bir yıl sonraya verilen randevu sisteminden halkı kurtaracağız. Covid-19'u dahi meslek hastalığı kabul etmeyen bu sistemi değiştireceğiz ve insan odaklı bir anlayışla çözeceğiz. Hekimlere "Giderlerse gitsinler." diyen bir anlayışla iş gören iktidarın ülkeyi yönetemediği gibi büyük bir krize soktukları sağlık sistemimizde çözüm üretemeyeceğinin ve hekimleri yoksulluk sınırının altında tutma gayretinin numunesi olan bu teklif de bu Mecliste eğer onaylanırsa tarihte utanarak hatırlanacak diğer belgelerden biri olarak yerini alacaktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlarken teklifi daha geç olmadan geri çekmenizi bir kardeşiniz olarak şiddetle tavsiye ediyorum.

Saygılarımla.