| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 15.06.2022 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; insanlarımızı hasta edecek her koşulu gerçekleştirip hastaya müşteri gözüyle bakan AKP sağlık politikaları hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, ailemde de bulunan ve hem yurt içinde hem yurt dışında yaşamak zorunda bırakılan tüm sağlık emekçilerimizi de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Yurt dışından gelenlere ucuz sağlık hizmetlerinde başarılı bir sağlık politikası yürütülüyor, evet ama kendi vatandaşımıza üvey evlat muamelesi yaparken bile AKP tarafından insanlarımız soyulmaya devam ediliyor. Diğer yandan ise pandemi sürecinde en fazla bedel ödeyen ve onlarca can veren tüm sağlıkçılarımız hâlâ şiddete maruz kalmaya, köle gibi çalıştırılmaya ve bedel ödemeye devam ediyorlar.
Sağlıkçılar deyince elbette ki sadece sevgili doktorlarımız aklımıza gelmiyor. Sağlık alanında hemşiresinden laborantına, hasta bakıcısından asistanına ve eczacılara kadar tüm sağlık emekçilerimizin yaşam şartlarının iyileştirilmesi hepimizin hedefi olmalıdır. Binlerce doktor ve sağlık emekçimiz istifa ederek yurt dışına çıktılar ve hâlâ da gitme planı içindeler. "Yakın bir gelecekte hastanelerimiz doktor bulamayacak hâle gelecek." diyeceğim ama zaten maalesef şu anda bile bulunamıyor. İşte bu sebepten dolayı değil mi yabancı uyruklu doktor alımları hızlanmış durumda, hatta bazı hastanelerde Türkiyeli doktorlardan daha çok yabancı uyruklu doktorları görüyoruz.
"Yol yaptık, köprü yaptık, şehir hastaneleri yaptık." diye övünüyor iktidar yetkilileri. Parası olmayan vatandaşımız o yollardan geçemiyor zaten, parası olmayan o sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor zaten. Ne zaman ki vatandaşımız o yollardan, köprülerden ücretsiz geçerse işte, o zaman hizmet anlayışınızı tebrik edeceğiz, takdir edeceğiz.
Hasta garantili hastane anlayışı ne demek? Hasta olan, sağlığını yitirmek üzere olan bir vatandaşa nasıl müşteri gözüyle bakılabilir? Geçmişte AKP'ye oy veren insanlar ne diyor biliyor musunuz? "Adalet ve Kalkınma Partisi demeyin ne olur, ne adaleti kaldı ne kalkınması kaldı." diyorlar. Rantı, israfı, yalanı, haksızlığı, adaletsizliği bir politika hâline getiren iktidar anlayışının canı yanan hasta insanlara müşteri gözüyle bakan pratiklerine elbette şaşırmıyoruz. Hasta insana müşteri muamelesi yaparak kendi vatandaşının cebini soymayı bir politika hâline getiren iktidar peki, buradan elde edilen kazancı doktorlarla, sağlık emekçileriyle mi paylaşıyor? Elbette ki hayır. Doktorlarımız da tüm sağlık emekçilerimiz de köleci bir anlayışla sömürülmeye devam ediyor.
AKP, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana sistematik bir şekilde emekçilerin haklarını zayıflatan bir tutum geliştirdi; kadrolu, güvenceli çalışmanın önü kesilerek esnek ve güvencesiz çalışmayı artırdı, emekçiler arasına çeşitli hiyerarşik farklar koyarak emekçi ortaklığı bile ayrıştırılır hâle getirildi. Bu anlayışla hazırlanan kanun teklifinde, sözleşmeli çalışılabilecek kadro ihdasıyla sayı artırılmıştır, oysa tüm sağlık emekçilerinin sözleşmeli olarak değil, kadrolu olarak ihdas edilmesi gerekmektedir.
Veysel Eroğlu, bir milletvekili. "Biz gelmeden önce insanlar akaryakıt bulamıyordu, istasyonların önünde uzaydan görülebilen kuyruklar vardı." demişti.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yok muydu?
HÜDA KAYA (Devamla) - Cumhurbaşkanı da "Keşke topraklarımızdan petrol fışkırıyor olsa da bu durumun önüne geçebilsek." demişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, hemen sözümü toparlarken, bakın, 10 yaşında bir çocuk ne dedi dün bana biliyor musunuz; hiçbir yeri, gündemi yok iken dedi ki: "Tayyip'ten önce biz ateşi bilmiyorduk, çiğ çiğ et yiyen mağara insanlarıydık(!)" Artık 10 yaşındaki çocuklar bile sizlerin sözüne gülüyor arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)