GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:103
Tarih:15.06.2022

OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tam da bu yasa teklifinin Meclise geldiği günlerde, dün itibarıyla bir ambulans şoförünün feryadına tanık olduk: "Üç saattir onkoloji hastası için hastane arıyorum, servise teslim edemedim, yoğun bakımlık hasta. Hasta haklarını savunmak için bu eylemi yapıyorum. Ben devletin hastanesinde iş yapamıyorsam hastalar, hasta yakınları, bu millet ne yapsın?"

Şimdi, bu sözleri bu Mecliste herkesin dinlemesi lazım ve özellikle AKP sıralarına sesleniyorum: "Bizim dönemimizde Başbakanlığın önüne yazar kasa atan yok." diye övünüyordu Genel Başkanınız. İşte, siz bir sağlık çalışanının halkın sağlığı için kendini ambulansa kilitlemek zorunda bıraktığınız bir sağlık sistemi yarattınız. Dilinize o pelesenk ettiğiniz Başbakanlık önüne yazar kasa fırlatan esnaf "İflas ediyorum." diyordu, "İflas ediyorum." dediği konu paraydı ama bugün sağlık çalışanının yaptığı eylemin konusu insan hayatı, insan sağlığı, halk sağlığı. Evet, işte, sizin, sağlık sistemini getirdiğiniz durum budur.

"Hastane önündeki kuyrukları kaldıracağız." deyip evlerde telefon, internet başlarında kuyruk yarattınız.

"Yasa dışı" dedik; evet, bıçak parası yasa dışıydı. "Bıçak parasını engelleyeceğiz." dediniz, yasallaştırdınız. Şimdi, bıçak parasının 2-3 katı para alan özel hastaneler yarattınız. Bu, sizin Sağlıkta Dönüşüm Programı'nızın bir sonucu.

"Devlet hastanelerine mahkûm etmeyeceğiz kimseyi." dediniz, "Özel hastaneye de herkes gidebilecek." dediniz. Parası olanın özele gidip sadece parası olanın özele gidip sağlık hizmeti yerine otel hizmeti aldığı hastaneler yarattınız. İktidara geldiğinizden itibaren sağlık alanını piyasaya açtınız. Sağlığı kamusal bir hak olmaktan çıkarıp hastaneleri ticarethane, hastaları müşteri ve sağlık çalışanlarının emeğini köle emeği hâline getiren uygulamaları parça parça yaşama soktunuz. Evet, "sağlıkta dönüşüm" dediğiniz bu sistem, bu program özellikle pandemi ve ekonomik kriz de eklenince tıkandı ve enflasyon ve dolardaki yükseliş nedeniyle ithal edilen tıbbi teknoloji, tıbbi sarf ve ilaç giderleri daha da katlandı. Üniversite hastanelerinin geliri giderini karşılayamaz hâle geldi yani döner sermaye çöktü. Çalışanların ücretleri her geçen ay erirken çalışma şartları daha da zorlaştı ve sağlık çalışanlarının büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırının altında ücret alıyor ve her gün sağlık kurumlarında yaşanan kaosun içinde halka sağlık hizmeti götürmeye, vermeye çalışıyor. Siz bu tıkanıklığı yaratan sağlık sistemini değiştirmek yerine tıkanıklığı idare etmek için işte bu teklifi getirdiniz, üstelik altı ay önce Meclise sunup geri çektiğiniz teklifin bile gerisinde olan bir teklif getirdiniz.

Evet, iktidarınız boyunca özel hastanelere ayırdığınız o teşvikler var ya, şehir hastaneleri için müteahhitlere yaptığınız kıyaklar; bunları koruyucu sağlık hizmetlerine, araştırmaya, geliştirmeye, sağlık çalışanlarına ayırsaydınız yani toplum sağlığını önceleseydiniz aslında bu tıkanıklık da olmazdı. Bugün, sağlık meslek örgütleri tüm sağlık kurumlarında görevdeydi. Ne istiyorlardı? İşte tam da sadece kendileri için değil, herkes için, halk için eşit, nitelikli, parasız, ulaşılabilir bir kamusal hizmet olarak sağlık hizmetini öngören bir sistem istiyorlardı.

Şimdi, söz aldığım 7'nci maddede tam da bu düzenlemeye eş düzenleme yapılıyor. Adli Tıp Kurumunda çalışanların sabit ek ödemeleri merkezî yönetim bütçesinden karşılanacak. Evet, bunun içeriğine bir sözümüz yok ancak Adli Tıp Kurumuyla ilgili olarak acil olarak yapılması gereken tek bir düzenleme var, o da Adli Tıp Kurumunu etik ve kuralları esas alan özerk ve bağımsız, tarafsız bir Kurum hâline getirmek; yapılması gereken bu. Adli Tıp Kurumu, bugün, kamu hastanelerinin verdiği "Cezaevinde kalamaz." raporlarına rağmen aksi yönlerde kararlar vererek hasta tutukluları tahliye etmeyen bir Kurum hâline gelmiştir. Bu durum acilen değişmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

OYA ERSOY (Devamla) - Evet, tüm hasta mahpuslar bizim için çok değerlidir, insan hayatı çok değerlidir, insan sağlığı çok değerlidir ancak bu sıralarda oturan meslektaşımız, Milletvekili Aysel Tuğluk'u hepimiz gördük, gittiğimizde de gördük; hastalığının geldiği aşamada Aysel Tuğluk cezaevinde tek başına yaşamını sürdüremez hâle gelmiştir. Bunu sadece biz görmüyoruz, cezaevindeki gardiyanlar da görüyor, herkes tanık, cezaevi idarecileri tanık. Bir dakika bile gecikmeden Aysel'in serbest bırakılması lazım. Evet, Aysel'in sağlığının geldiği aşamada cezaevinde onu tutmak hukukla, etikle, vicdanla açıklanamaz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)