| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 16.06.2022 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede "2659 sayılı Kanun'un 30'uncu maddesi değiştirilerek Adli Tıp personeline 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 9'uncu maddesi gereğince ödenecek sabit ek ödeme tutarı döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezî yönetim bütçesinden karşılanır." denilmektedir. Bu görüşe katılsak da döner sermaye ödemelerindeki farklı katsayılardan dolayı ek ödemeden belirli bir kesim maksimum düzeyde faydalanırken geri kalan kısım ise hak ettikleri ödemeyi alamayacaklarından çalışanlar arasında karmaşaya sebep olacağına dair endişelerimizi belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp Kurumunda çalışanların işleri çok çeşitli, psikolojik olarak sıkıntı verici ve iş hacmi olarak da çok yoğundur. Şube müdürlüklerinin iş durumu verilerine göre, 2020 yılında 346.603 olgu değerlendirilmiştir ki bu sayı iş yoğunluğunun derecesini göstermektedir. İlaveten adli mercilerin Adli Tıp Kurumunu ana resmî bilirkişilik birimi olarak görmesi iş yükünü artırmakta ve sistemin işleyişini olumsuz yönde etkilemektedir. Adli Tıp Kurumunun tüm işlerini adli tıp uzmanlarıyla birlikte teknisyenlerin yerine getirmesi beklenir ancak adli tıp uzmanlarının bulunamadığı yer ve zamanda pratisyen hekimlerden de yararlanılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, adli tıp uzmanları sorunlar yumağı içindeler; ücretleri düşüktür, öyle olgularla karşılaşıyorlar ki psikolojik travma geçiriyorlar; ayrıca, dört yıllık bir çalışmanın ardından, pratisyen hekimlerin yapabileceği işlerde istihdam edilmeleri sebebiyle uzmanlık çalışmalarının bir işe yaramayacağı düşüncesine kapılmaktadırlar. Dolayısıyla, adli tıp uzmanlık alanı tercihlerde son sıralarda yer almaktadır. Bu tablo nedeniyle, uzmanlık çalışmaları yapanlar ya çalışmalarını yarıda bırakıyorlar ya da uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlık alanında çalışmıyorlar.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp Kurumunda hizmet veren pratisyen hekimlerle ilgili yapılan bir ankette ise pratisyen hekimlerin yüzde 100'ü ücretlerinin düşük olduğunu, yüzde 84'ü tıp fakültelerinde aldığı adli tıp eğitiminin yetersiz olduğunu, yüzde 72'si adli otopsi sırasında teknisyen eksikliğini yaşadığını, yüzde 80'i adli tıp uzmanı olmak istemediğini belirtmiş. Bunlar gerçekten düşündürücüdür.
Üzülerek belirtmem gerekir ki ülke genelinde adli tıp eğitimi standart hâle getirilememiştir. Ayrıca, birçok tıp fakültesinde, öğretim elemanı eksikliği nedeniyle adli tıp eğitiminin adli tıp uzmanı olmayanlar tarafından verilmesi ve birçok fakültede, adli tıp dersini alan öğrencilere hiç otopsi eğitimi verilmemesi karşımızda önemli sorunlar olarak durmaktadır.
Değerli milletvekilleri, söze başladık mı "En çok tıp fakültesi olan ilk 5 ülke arasındayız, 126 tıp fakültemiz var." diyoruz ama adli tıp eğitimini yürütemiyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, üniversitelerde ve diğer kurumlarımızda niteliğin nicelikle değiştirilmesinin ve liyakatin göz ardı edilmesinin sonucu budur.
Değerli milletvekilleri, adli tıp uygulamalarının vazgeçilmez bir diğer unsuruysa otopsi teknisyenleridir. Bunların eğitimi meslek yüksek okullarında otopsi yardımcılığı bölümünde verilmekte olup bu okullardan her yıl 250 teknisyen mezun olmaktadır. İş bulamama sıkıntıları yanında çalışma şartlarının zorluğu, fazla mesai ücreti verilmemesi, hizmet içi eğitimlerinin verilmemesi gibi sorunlar yaşayan otopsi teknisyenlerine, riskli gruba dâhil ederek ek ödeme yapılması ve skopi çekme görevleri nedeniyle de yıllık izin haricinde şua izni verilmesi yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp Kurumunda işlerin doğru ve hızlı yapılması adaletin sağlanması açısından da çok önemlidir. Bu bakımdan, bahsettiğim 3 grup personelin iyi seçilmiş, iyi eğitilmiş, liyakatli ve ahlaklı kişilerden olmaları şarttır. Bunlara rağmen Adli Tıp Kurumunun uygulamalarından kaynaklanan sorunlar da vardır. Mesela, adli tıp olgularının birçoğunun bölgesel olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilse de birçok adli tıp olgusunda toplanan örneklerin sadece belirli merkezlere iletilmesi yargılama sürecini uzatmakta ve hızlı karar alınmasının önüne geçmektedir, hizmetin kalitesi de tartışılır duruma gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, adli tıp işlerinin en az hatayla yapılması ve vatandaşların mağduriyetlerinin engellenmesi için tüm çalışanların özlük hakları ve ücretleri iyileştirilmeli, adli tıp uzmanlığı cazip hâle getirilmeli, en önemlisi ise tıp fakülteleri hekim yetiştirme konusunda asli görevine dönmelidir.
Sağlık eğitiminin niteliğini siz bozdunuz, biz düzelteceğiz, az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)