| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 16.06.2022 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 1'inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve ikinci fıkrası değiştirilmektedir. Değiştirilen cümleyle Kura ile Atanacak Sağlık Personelinin Atama Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik'in Sağlık Bakanlığınca çıkarılması sağlanmakta, değiştirilen fıkrayla da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi vereceklerde fiilen en az bir yıl çalışmış olma şartı getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya kalmak üzereyken bu şekilde bazı maddelere bir cümle eklemek veya bir fıkra değiştirmek gibi yapılan pansumanların sorunlara çözüm getirmeyeceği çok açıktır. Son zamanlarda birçok hastanede bazı branşlarda uzman hekim bulunmadığı için randevular aylar sonraya verilebilmektedir; tıbbi görüntüleme randevularında ise daha uzun süreler gerekmektedir. Övünç kaynaklarımızdan biri olan tıp eğitiminde de sıkıntılar baş göstermiş, üniversitelerimizdeki hoca sayısı hızla azalmış, eğitimin kalitesi de düşmeye başlamıştır. Başka ülkelere giden doktor sayısı artık binlerle ifade edilmekte, binlercesi de gidebilmenin fırsatlarını kollamaktadır; boşalan yerlerde ise sığınmacı doktorlara görev verilmektedir. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, dünyanın her yöresinden hasta kabul eden bir ülke olan Türkiye bu konumundan uzaklaştıkça sağlık turizmine de büyük darbe vurulacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Dünyayla mukayese edildiğinde de görüleceği gibi, ülkemiz hızla irtifa ve itibar kaybetmektedir. Sağlık harcamalarının millî gelire oranı esas alındığında, Kolombiya ve Vietnam'ın bile gerisinde kalmaktayız. Dünya Ekonomi Forumu'nun Küresel Rekabetçilik Raporu'na göre de ülkemiz, çalışanların sağlığı sıralamasında gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalmakta, ancak Mısır ve Filipinler gibi ülkelerle yarıştığımız görülmektedir. Sağlıklı iş gücü yoksa üretimde verimlilik azalır, sağlıklı nesiller yetiştirilemez ise de gelecek bütünüyle tehdit altına girmiş olur. Dolayısıyla sağlık hizmetlerinin eksiksiz sunulması, iktidarlara Anayasa'nın yüklediği bir görev ve sorumluluktur, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.
İktidarın bakış açısındaki başarı hikâyelerinde şehir hastanelerinin çoğalması ve sayısal verilere dayanan çok hastaya hizmet verilmesi söylemi vardır. Sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi, arkasındaki şaibelere aldırış etmeden gösterişli, lüks hastane binalarıyla izah edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlayış son derece yanlış bir anlayış olup göz boyamak ve günü kurtarma gayretinden başka bir şey değildir. Daha dün bu kürsüden konuşma yapan iktidar mensupları masallar anlatarak algı operasyonu yapmaya devam ettiler. Bazı söylediklerine kendileri de inanmaya başlamış: "Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önce ambulans mı vardı, görüntüleme cihazları mı vardı, yoğun bakım üniteleri mi vardı, MR mı vardı, tomografi mi vardı?" Hiçbirisi yokmuş. Şimdi ise hepsi var; var olmasına var da daha dün Sağlık Bakanlığı önünde kendini aracının içerisine kilitleyip sesini duyurmaya çalışan ambulans şoförüne ne diyeceğiz? O da herkes gibi nankör müdür yoksa? Aslında, nankör olan, gerçekleri gösteren ambulans şoförü değil, milletin büyük desteğine rağmen masal anlatarak algı yaratmaya çalışanlardır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının sağlıkta ülkeyi getirdiği nokta işte budur.
Değerli milletvekilleri, doktorlarımızın yurt dışına çıkmalarını önlemeye yönelik yasalar yapısal sorunları çözmekten ve kapsayıcılıktan uzak olmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Sağlık alanında bütün sorunların ele alındığı, bütün paydaşların kabul edebileceği kapsamlı bir reforma ihtiyaç olduğu doğrudur. Bu açıdan değerlendirilecek olursa eğitim sürecinden çalışma koşullarına, farklı istihdam modellerinin kaldırılmasından özlük haklarına kadar gerçekçi bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır. Reform sayılabilecek, kapsayıcı bir sağlık kanununun hayata geçirilmesi artık iktidarın yapabileceği bir iş değildir. Zira, iktidarın tek adam görüntüsündeki partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin son kullanma tarihi yaklaşmış olup tamamen tıkanmak üzeredir. Yaklaşmakta olan seçimlerle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin mümkün olacağına, sağlık dâhil halkın beklediği bütün sorunların kısa sürede çözüleceğine olan inancımı paylaşır, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)