| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 16.06.2022 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Genel Kurulu selamlıyorum.
Ya, arkadaşlar, bu memleketten bir Nusret Fişek Hoca geçti, adamcağızın ölümünün üzerinden onlarca yıl geçti ve bugün şu Mecliste tartışılan, sağlığa ilişkin tartışılan şeyler utanç verici, açık söylüyorum.
Şimdi deniliyor ki: "Sağlıkta dönüşümle beraber merhale katettik, hastaneler şöyle oldu, verimlilik böyle oldu." Diyebileceğim, katılabileceğim tek bir konu var. Sağlıkta dönüşümle birlikte sağlık sektörünün para kazanabilirliği, kâr edebilirliği arttı ancak eğer bir kıyas yapacaksanız mesela şuradan kıyaslayın: Buradaki hekimlerin büyük kısmı hiç trahom hastalığı görmemiştir, büyük olasılıkla hiç sıtma görmemiştir. Bu memlekette insanlar özellikle Çukurova'da sıtmadan patır patır ölüyordu, trahomdan insanların gözü kör oluyordu ve 224 sayılı Sağlığın Sosyalleştirilmesi Yasası yani Nusret Fişek Hocanın bu ülkeye hediye ettiği yasa, eksikliklerine rağmen muazzam bir halk sağlığı seferberliği yarattı. Sıtma, trahom ve buna benzer, özellikle çocukluk çağlarındaki salgın hastalıkların büyük bir kısmı sistematik ve süreğen bir biçimde aşılanmayla ortadan kaldırıldı. Hadi, şimdi birisi bana anlatsın, bu parlak, yaldızlı hastaneleri savunan bir kişi çıksın ve anlatsın; orada elde edilen toplumsal fayda yani kör olan gözün kör olmasını engellemek, çocukları salgın hastalıklardan kurtarmak. Orada elde edilen toplumsal fayda bu sağlıkta dönüşümle birlikte elde edilen hangi faydadan daha az, bunun izahı var mı? Yani şöyle düşünüldüğünde: Bir kırsal toplum, bir köy toplumu, sistematik sağlık hizmeti alamamış bir toplum, bir anda adım adım hekimlerin, hemşirelerin, sağlık memurlarının sağlık ocaklarından kalkıp o en ücra köylere gitmeleriyle birlikte; o ciplerine binip en ücra köylere gitmeleriyle birlikte; ev tespit formlarıyla, gebelik takipleriyle birlikte bu memlekette sağlık başka bir noktaya geldi. AKP'nin iktidara gelmesinden bu zamana kadar ki dönüşüm politikalarında ise bu kamucu sağlık anlayışı tam anlamıyla ortadan kalktı. Sağlık, pazardan patlıcan, domates satın alır gibi satın alınabilecek bir ticari meta hâline dönüştü. "Sicko" diye bir film var, "Hasta" izlediniz mi bilmiyorum? Mutlaka izleyin bu filmi. Amerikan sağlık sisteminin nasıl bir dönüşüm içerisinde olduğunu Küba sağlık sistemiyle orantılayarak anlatıyor. İkiz Kuleler saldırısında Silikozis, Asbestozis hastalığına yakalanan Amerikalı itfaiyecileri Küba'nın kamusal sağlık anlayışıyla ücretsiz, bilabedel nasıl tedavi ettiğini anlatıyor. Oysa, Küba, arkadaşlar, bütün Batı ülkelerinden kişi başına sağlık harcaması daha düşük olan bir ülkedir. Demek ki neymiş? Kişi başına sağlık harcamasının yüksek olmasıyla, Sağlık Bakanlığının bütçesinin çok fazla olmasıyla, 100 küsur milyarlık bütçenin içerisinde 20 küsur milyarı bu şehir hastanelerine vermekle sağlığın standardı artmıyormuş arkadaşlar. İstanbul'daki tomografi makinelerinin sayısı bütün İngiltere'dekinden fazla ya! Düşünebiliyor musunuz? Peki, sağlığa erişim noktasında çok iyi noktada olduğumuzu iddia etmek mümkün mü? Elbette değil. Yani bu işin ABC'si şu: Sağlık hizmeti, üzerinden kâr elde edilebilecek bir hizmet olursa çalışanlara vereceğiniz üç kuruş 3 gün sonra geriye dönecektir. İnsanlar sosyal canlılardır, sosyal olarak yaşadıkları ve çalıştıkları ortamlarda mutlu olmayacaklardır ve aslında bakılırsa giderek bir avuç sermayedarın üzerinden rant devşireceği bir alana dönüşecektir sağlık. Bakın, haklarını yemeyelim, AKP geldiğinden beri sağlık harcamalarını bütçede artırdı. Nereye artırdı biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Sermayeye artırdı yani her bir kişinin sağlık kalitesinin artmasından bahsetmiyoruz, bahsettiğimiz şey, bu özelleştirme politikalarıyla beraber her geçen gün sermayeye daha fazla rant devşirmektir.
Şimdi, o açıdan değerlendirildiğinde, bu yasa, eşitlik ilkesine, mesleki barış ortamına taammüden kasteden bir yasa. Öncekinin, herkesin anlaşmış olduğu aralıktakinin gerisinde olduğundan dolayı biz buna elbette makul bakmıyoruz, bu konuda ikna olmuyoruz ancak şunu üzerine basarak söylemek istiyorum: Türkiye'de sağlığın, eğitimin hak ettiği yere ulaşabilmesi için bu hizmetlerin mutlaka kamusal hizmetler hâline gelmesi lazım, sermayenin buradan elini çekmesi lazım. Bunun aynı 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun'da olduğu gibi, kamu temelli yeniden rehabilite edilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) - Her ne kadar boyalı basın "müjde" olarak lanse ediyor olsa da halk biliyor ki aslında müjde olarak telakki edeceği tek şey bu zihniyetin ve AKP'nin gitmesidir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)