GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:106
Tarih:22.06.2022

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hafta başında Polatlı ve Haymana'nın köylerinde ziyaret ettiğimiz çiftçilerden birisi memleketin ahvalini şöyle özetledi: Üstü Michael, altı Mürteza.

Evet, memleket yangın yeri. Halkın derdi geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk; sarayın derdiyse sermaye ve zenginler.

Biz Meclisin tatile girmesine sayılı haftalar kala İstanbul Finans Merkezi'ni konuşacakmışız. Pekâlâ, borsadan konuşalım o hâlde biraz. Ekip biçtiği tarla, bağ, bahçesiyle uğraşmasını beklediğimiz çiftçiler ellerinde telefon 7/24 borsa takip ediyorlar. Sürekli zamlanan mazot fiyatı sebebiyle öyle bir zora girmişler ki dünya genelinde petrol fiyatlarının düştüğü anı kollayarak biraz ucuz mazot almaya çalışıyorlar. Bu kadar geniş ve verimli topraklara, farklı ürünler yetiştirmeye uygun iklim çeşitliliğine, genç ve dinamik nüfusa sahip olduğumuz hâlde tarımda düştüğümüz noktayı siz içinize sindirebiliyor musunuz? 21'inci yüzyıldayız, dünyada tarım teknolojisinde devrim tamamlandı ama biz akıllı sulama, akıllı gübreleme ya da gübrelememe, doğal tarım gibi hem kaynak tasarrufu sağlayacak hem verimliliği artıracak tarım teknolojisini kullanmıyoruz, çiftçiyi bu konuda desteklemiyoruz, başkentin köylerinde dere ıslahı olmadığı için en ufak yağmurda tarlalar su altında kalıyor. Tam da bugün, Haymana Sarıdeğirmen köyünden bir çiftçi arkadaşımız aradı ve 40 kuzusunun dünkü selde boğulduğunu söyledi. Çok uzaklardan değil bu, Meclisin 70 kilometre uzağından bahsediyorum. Yani gerçekten el insaf! Tutturdunuz "dış mihraklar" "dış düşmanlar" diye, düşman, tam da işte bu noktada; çiftçiye gerekli teknolojik desteği sunmayan, sürdürülebilir bir tarım planlaması dahi yapmayan, yurttaşları sellerle baş başa bırakanlar bu ülkenin düşmanı. Küresel iklim felaketleri, pandemi ve savaşlar dolayısıyla tüm dünya kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya. Tarım ülkesi olarak anılmasına rağmen, ülkemiz de maalesef bu durumdan azade değil.

Değerli vekiller, hem mecazi hem gerçek anlamda ülke yanıyor. Dün, yine, Marmaris Hisarönü mevkisinde yangın çıktı ve hâlâ kontrol altına alınamadı. Geçen yaz çıkan orman yangınlarında da en çok etkilenen yerlerden biriydi Marmaris. Yangınlar daha az zararla söndürülebilecekken yeterli sayı ve kapasitede ve çalışır vaziyette yangın söndürme uçağımız olmadığı için günlerce devam etmişti. Sahil kıyısında yanan ormanların yerine oteller dikildiğine de şahit olan yurttaşlar her şekilde kaygılanıyorlar. Tarım ve Orman Bakanı ise görevini yapmak yerine, yurttaşlarla ağız dalaşına giriyor, müdahaleyi yetersiz bulanlara "Tabii, insanların ağzı fermuar değil ki çekesiniz, kapatasınız!" diyor.

Evet, bakın, gerçekten, Marmaris bir taraftan bu hâlde, bir taraftan da bu hâlde yani bu yangını söndürdünüz ama bu yangını söndürmek mümkün değil, beton yangınını söndürmek gerçekten mümkün değil, telafi edilebilir bir şey değil. O yüzden Sayın Bakan, yangını geçtim, kıyıları talan eden bu beton yığınlarını rehabilite etmek mümkün mü? Fermuar yurttaşın değil, sizin ağzınıza gerekiyor gerçekten!

Bir başka konu: 19 Haziranda HSK yaz kararnamesiyle hâkim ve savcıların yeri değiştirildi. Önce seçim yasasıyla il ve ilçe seçim kurullarının seçilme şeklini değiştirmiştiniz, şimdi de bu görev yeri değişiklikleriyle temmuzdaki kuralar çekilmeden önce kurullarda yer alacak yargı mensupları değiştirilmiş oluyor yani belli ki amaç kritik il ve ilçelerde seçim kurullarına girecek isimleri kendinize göre belirleyebilmek. Ne yaparsanız yapın seçim güvenliğimizi sağlayıp sandıkları kendimiz ve halkımız koruyor olacağız.

Ayrıca, önemli kamu davalarında iktidardan bağımsız davranan, kararlara karşı şerh koyan hâkimlerin de yeri değiştirildi. Biz, bu hâkimleri muhalefet şerhleriyle tanıyoruz. Gezi davasında, arkadaşlarımızın cezalandırılmasını kabul etmeyen ve dava dosyasındaki telefon dinlemelerinin yasa dışı olduğunu söyleyen 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Kürşad Bektaş'ın yeni yeri Tokat oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Teşekkürler.

Yine, Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan'a daha doğrusu, direkt Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a devrini kabul etmeyen 12. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hâkim Nimet Demir Kahramanmaraş'a sürüldü. Kendisine görev yeri değişikliğiyle ilgili "Siz de muhafazakârdınız, iktidara da pek muhalif değildiniz, neden böyle oldu?" diye sorulunca Nimet Demir "Benim muhafazakarlığım, insan hakları, özgürlük ve demokrasi gibi değerlerin topluma yerleşmesi noktasında bir anlayış üstüne kurulu." demiş. Bugün, Nimet Demir, Kahramanmaraş'a giderken Muhammed bin Selman Türkiye'ye geliyor. Değiş tokuş ettiğiniz nedir biliyor musunuz? Bu toplumun adalet ve eşitlik değerleridir.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)