| Konu: | İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 22.06.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, doların 17,5 liraya geldiği, ülkemizin CDS priminin 850 puanlara çıktığı bir ortamda, Sayın Cumhurbaşkanının Sayıştaya "Her şeyi görmeyin." dediği, Sayın Hazine ve Maliye Bakanının Türk ekonomisiyle ilgili söylediği talihsiz sözlerini her gün duyduğumuz bir dönemde, İstanbul'un kanunla finans merkezi yapılmasını görüşüyoruz.
Sosyal ve ekonomik manada katkılar sunacağı iddiası içeren bir kanun teklifi gündemimizde. Gerekçesinde de çok iddialı rakamlar bulunan teklifin etki analizi ise hazırlanmamış. Uygulamada öngörülebilirlik için kanun tekliflerinin etki analizleri yapılmalı ve Meclise sunulmalı. Diğer yandan, bürokrasinin Komisyon toplantılarına katılım seviyesi yükseltilmeliydi. Milletin Meclisine gereken saygı gösterilmeli. Sarayın Meclise üstün gelme çabasını buradan kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, İstanbul Finans Merkezi ve finans merkezleriyle ilgili çok kıymetli görüşler dinliyoruz, faydalanıyoruz. Fakat kanun teklifinin gerekçesinde kaydedilen finans merkezi tarifinin çok eksik olduğu kanaatindeyim. Finans merkezleri, belirli düzeyde finansal hizmetlerin sağlanabildiği, yatırım için ileri düzeyde yönetmeliklerin yürürlükte olduğu, uyuşmazlıkların çözümü için Ombudsmanlık dâhil hukuksal altyapının bulunduğu, hukuk sisteminin hızlı hareket ettiği, bireysel güvenliklerin en üst düzeyde sağlanmış olduğu, rüşvet ve yolsuzlukların asgari seviyede olduğu yerler olarak tanımlanıyor. İstanbul Finans Merkezi eğer bu tanımdaki çok önemli hususların dışında bırakılırsa finans merkezi olmaktan çıkar ve kendine mahsus bir piyasa hâline gelir. Oluşan bu durumla kara para aklamaya kadar giden bir zemin sağlanmış olur ki bu da Türkiye'ye hiçbir şekilde yakışmaz. Fakat İstanbul topyekûn bir finans merkezi olarak düşünülmeli, çok daha kapsamlı bir şekilde temelleri atılmalı. Teklifteki ana sorun, İstanbul'un bir finans merkezi değil, İstanbul içinde bir sitenin finans merkezi yapılma zorlamasıdır. İstanbul Finans Merkezi sanki bir müteahhitlik anlaşması kapsamıyla ele alınmamalı. Finans merkezi kanunla olmaz, oluşmuş finans merkezinin altyapısı kanunla desteklenir.
Diğer yandan, 2009 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı'nda İstanbul Finans Merkezi'nin kuruluş süreci, vizyon, misyon ve ilkeleri detaylarıyla ifade edilmiş, itibarı yüksek ve dünyada güçlü bir finans merkezi olabilmesinin âdeta yol haritasıydı. Şimdiki teklifle karşılaştırıldığında devletimizin kurumsal kapasitesinin düşürüldüğü hemen anlaşılıyor. Devletini, milletini özünden çok seven her birimiz derin üzüntüler içerisinde kalıyoruz. 2009 Devlet Planlama Teşkilatı projesi geniş ufuklu, devlet aklının ürünü; bu kanun teklifiyse dar ufuklu, fırsatçı saray aklının ürünüdür.
AK PARTİ Grubu milletvekillerinin sunmuş oldukları bu kanun teklifi, mevcut hâliyle, 2009 yılında hazırlanan rapor ve eylem planından çok uzakta ve yetersizdir. O zamanki geniş ufkun bugünkü dar ufka nasıl dönüştüğünü AK PARTİ'lilerin düşünmesi lazım. Biz bunu çok düşünüyoruz ve Allah'ın izniyle de bir seneye kalmadan bu dar ufuk artık Türkiye'nin yönetiminden çekilecektir. Geniş bakabilen, Türkiye'nin bir dünya devleti olduğunu bilen İYİ Parti kadrolarıyla ülkemizi yönetmeye talibiz.
Değerli milletvekilleri, İstanbul coğrafi, siyasi, jeopolitik avantajlarıyla yüzyıllardır bir finans merkezidir. 1453'te Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethettikten sonra Kapalıçarşı bir ticaret ve finans merkezi değil miydi? İstanbul, cumhuriyet döneminde yine finans merkezi olmaya devam etmedi mi? 1986 yılında faaliyetlerine başlayan İstanbul Borsası Türkiye'nin tek menkul değer borsası. Finans merkezleri aslında yaşaya yaşaya, gün göre göre kendini geliştiren merkezlerdir. Kanunla finans merkezi yapılması fikri, İstanbul'un tarihî geçmişiyle de çelişiyor. Bu duruma karşı olduğumuzu ifade etmeliyim. Aslolan, kanunla çekici ve sağlam bir altyapı kazandırmaktır. İstanbul finans merkezi olmalı fakat bunu bir binaya, koordinatları verilmiş bir bölgeye indirgemek İstanbul'un ve finans merkezinin anlamını, önemini fazlasıyla düşürür, manasından da değer kaybettirir.
İstanbul Finans Merkezi'nde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, BDDK, SPK, Borsa İstanbul, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank yer alacak deniliyor yani sen, ben, bizim oğlan. Finans merkezlerinde uluslararası piyasalar olmalı; bu çerçevede İstanbul Finans Merkezi'ne, uluslararası piyasalardan rağbet var mı öğrenmek isteriz. Uluslararası yatırımcıya karşı değiliz; aksine, uluslararası yatırımcının Türkiye'ye gelmesi lazım. Fakat yabancı yatırımcılar tarafından İstanbul Borsasında sadece nisan ayında 1,5 milyar dolarlık hisse senedi satıldı. Son dört ayda yabancı yatırımcı 5 milyar dolar değerinde hisse senedi sattı. İstanbul Borsasında yabancıların payı yüzde 35'lere düştü. Bunlar neden oluyor hiç düşünüyor musunuz? Kanunla itibar mı kazanacaksınız? Üst düzey finans merkezi olma hedefinin yasal düzenlemeleri bu tip tekliflerle olmaz. Gelişen ülkenin gelişen piyasasını daha da geliştirecek altyapı kanunlarına odaklanmak asli görev olmalı. Ülkemizin uluslararası saygınlık ve prestijini artırma potansiyeli de kanunun önemini çok fazlasıyla artırıyor. Kanunla, uluslararası yatırımcıların, koordinatları belirlenmiş bölgeye gelmeyeceği endişesini taşıyorum. Bunun belki basit bir örneği olacak ama 1980'lerde Okmeydanı'nda PERPA Alışveriş Merkezi yapıldı. Karaköy o zamanlar özellikle hırdavat ve sanayi makineleri alanında Türkiye'nin ticaret merkezlerinden biriydi. O zamanın belediyesi, Karaköy Perşembe Pazarını PERPA'ya taşıma gibi bir hayale kapıldı fakat PERPA hiçbir şekilde iş görmedi. Yine, orayı yapan siyasi irade, görüştüğümüz teklifteki gibi bir şirket kurarak PERPA'nın yönetimini de almaya çalıştı, senelerce dedikodusu sürdü. PERPA senelerce iş görmedi ama yüzyılların piyasası Perşembe Pazarı hiçbir şekilde zarar görmedi, bugün de aynı önemiyle devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde öngörülen indirim, istisna ve vergi avantajları uygulanırken şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri gözetilmeli. Vergi teşviklerinin aynı zamanda bir vergi harcaması anlamına geldiği de unutulmamalı. Vatandaşımızın vergi yükü sürekli artarken teşviklerden, muafiyetlerden sadece belli sektörlerin yararlanabilmesi adaletli değil. Vergi sorumluluğu adil şekilde bölüştürülmeli.
İstanbul Finans Merkezi, Türkiye sınırları içerisinde âdeta finansal özerk bir bölge oluyor; çok ciddi vergi muafiyetleri, istisnalar tanınıyor. İstanbul gibi yüzyıllardır cazibe merkezi olan bir yerin vergi cenneti hâline getirilmesi ayıptır, günahtır. İstanbul'un göbeğinde bir adacık oluşturuluyor ve o meşhur adalar gibi bir vergi cenneti hâline getiriliyor. Peki, o adalarda parası olanlar paralarını İstanbul Finans Merkezi'ne getirecekler mi merak ediyorum. Hukukun, adaletin hakiki manada işlemediği, istikrarın sağlanamadığı, siyasetin ciddiyetinin tam manasıyla ispat edilemediği ülkelere nitelikli turist uğramazken milyarlarca doların Türkiye'ye gelmesini böyle teşviklerle, üstelik kurumların prestijini küçülterek sağlayamayız.
Ayrıca, Gebze Bilişim Vadisi'nde de benzer teşvikler, istisnalar uygulanıyor. Orada kontratlar yapılmış, enteresan isimlerin de şirketleri gözüküyor ama binalar boş. Bunların sadece vergi kaçırmak için kullanılan şirketler olduğunu görünce de üzülmemek elde değil. İstanbul Finans Merkezi'nin Gebze Bilişim Vadisi'nin akıbetine uğramamasını dilerim. Almanya'da, Fransa'da, İspanya'da kalkıp "Sizin borsanızda, finans merkezinizde İngilizce konuşulacak." diye teklif bile yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Ama Türk ile yabancı ayrımını bu kadar gaddarca yapan bir yasa teklifini Meclisimizde görüşmeyi ben içime sindiremiyorum. Yatırımcılara sağlanan defter ve belgeleri yabancı para birimleriyle tutabilme, işlem ve sözleşmelerde serbestçe hukuk seçimi yapabilme gibi çok hukuklu, çok dilli bir sistemin getirilmesi de kabul edilebilir değil. Bizim de Türkçemiz varken çok dilli bir uygulamayı aklımızın ucundan bile geçirmememiz lazım. Finansal dünyanın lisanı İngilizce olabilir ama "İstanbul Finans Merkezi'nin dili İngilizcedir." gibi bir düzenlemeye müsaade edilmemelidir.
Plansız programsız yapılan İstanbul Finans Merkezi Projesi'nde önemli eksikliklerin olduğunu, İYİ Parti iktidarında ise geniş ufuklu devlet projelerine geri dönüleceğini belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)