GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:106
Tarih:22.06.2022

CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli Kurul üyeleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'ni görüşüyoruz. Ben de Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, İstanbul'da bir finans merkezi oluşturma fikrinin ortaya çıkması ve İstanbul'u küresel bir finans merkezi hâline getirme çalışmaları yaklaşık on beş yıl önce başlamıştı. 2009 yılında İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı yürürlüğe girmişti, Onuncu ve On birinci Kalkınma Planlarında da vurgulanmıştı, bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda da Finans Merkezi inşaatı İstanbul Ümraniye'de 3,4 milyon metrekarelik bir alanda -bunun içinde 1,5 milyon metrekarelik kiralanabilir alan bulunuyor- ve yaklaşık yüzde 95'i tamamlanmış durumda. Şimdi, doğal olarak amaç ve hedefe yönelik düzenlemeleri yapmak üzere getirilen kanun teklifini Mecliste görüşüyoruz. Bu kanun teklifinin amacı Türkiye'nin finansal rekabet gücünü artırmak, hedefi de uluslararası finans kurumlarını ülkemize çekerek İstanbul'u dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri hâline getirmek olarak tanımlanıyor. Elbette, biz de ülke ekonomisinin büyümesi, istihdamın artması ve kalkınmamız için yatırıma ve sermayeye ülkemizin ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda, ekonomik büyüklüğümüzün içinde finansal hizmetlerin payının artırılmasına ve Türkiye'nin rekabet edebilir bir finans merkezi olmasına hiçbir itirazımız yok ancak uluslararası bir finans merkezi olmak için nasıl bir altyapı, nasıl bir ortam gerekiyor diye de sormak lazım.

Şimdi, bir finans merkezi olabilmek ve küresel alanda rekabet edebilmek için binaları dikmek ve bu kanuni düzenlemeleri getirmek yeterli olabilecek mi? İnşaat alanını gezdik, gördük ama beton kuleler dikmekle acaba bir finans merkezi olunabiliyor mu?

Şimdi, bu teklifle ne getirdiniz? Bu teklifle yüksek oranlarda indirim, istisna ve diğer vergi avantajlarını sağlıyorsunuz. Örneğin, bu tanımlanan Finans Merkezi'nde yer alacak katılımcılar on yıl boyunca sıfır vergi ödeyecek ama ülkemizdeki vatandaşlarımız, yoksullar, esnafı, çiftçisi, memuru, işçisi vergisini bu ülkeye çatır çatır ödemeye devam edecek.

Şimdi, nitelikli insan kaynağı çekmek için kolaylıklar getiriyorsunuz. İşte, yurt dışında beş-on yıl çalışmış olmak kriteri acaba hangi finans merkezlerinde var dünyada diyoruz. Tamam, nitelikli insan kaynağını ülkeye çekmek için böyle bir düzenleme getiriyorsunuz. Peki, değerli arkadaşlar, Türkiye'deki bizim nitelikli insan kaynağı gençlerimizi neden bu ülkeden kaçırıyorsunuz, neden gönderiyorsunuz? Neden bizim kendi insan kaynağımıza, gençlerimize sahip çıkmıyorsunuz diye de sormak gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Anayasa madde 3'te düzenlenen "Resmî dili Türkçedir." kuralını da çiğniyorsunuz yani bu Merkezdeki şirketler istedikleri dilde anlaşma, sözleşme yapabilecekler, Türkçe zorunluluğu yok. Serbest bölgelerde uygulanan yöntemi finans merkezi için de uygulanabilir hâle getirdiğinizi düşünüyorsunuz. Peki, finans merkezi bir serbest bölge mi? Siz finans merkezini bir serbest bölge olarak tanımlıyor musunuz? Hayır, tanımlamıyorsunuz, aynı zamanda da özel hükümlere tabi olmayı getirip "serbest hukuk seçimi" gibi belirsiz kavramlar getiriyorsunuz. Bakın, bir şarkının bir nakaratı vardır "Ver Allah'ım, ver, ver..." diye, vermekten bıkmadınız, ha bire veriyorsunuz ve tüm bunları verince küresel sermayenin, finans çevrelerinin koşa koşa geleceğini mi düşünüyorsunuz acaba?

Şimdi, sermaye nereye gelir, biraz da ona bakalım. Siyasi ve ekonomik istikrar ve güvenin olduğu bir ülkeye gelir, değil mi? İstanbul'un finans merkezi hâline gelebilmesi için yasadan önce Türkiye'nin hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, insan hakları, yolsuzluklarla mücadele gibi konularda çağdaş ülkelere yaklaşması gerekir. Siz, dünya finans sistemine hem karşı olacaksınız hem "Nas var." diyeceksiniz hem de kendinizi dünya finans sisteminin içine konumlandıracağınızı ifade edeceksiniz. Nasıl olacak bu? Böyle olmayacak tabii ki. Ekonomi yönetimi çöktü, kur korumalı mevduat gibi araçlarla fakirden alıp zenginin cebine aktaran bir düzen kurdunuz.

Bakın, yılın daha ortasındayız, iktidar bir ek bütçe getiriyor değerli arkadaşlar. Yarın Plan ve Bütçe Komisyonunda bu ek bütçeyi görüşeceğiz. Üstelik de mevcut bütçenin -daha yılın ortasındayız, haziran ayındayız- yüzde 75'i oranında bir ek bu. Biz kasım ayında, bütçe görüşmelerinde artık bu bütçenin yetmeyeceğini, dövizdeki ani artışla bütçenin kadük olduğunu, ek bütçe yapmak gerekeceğini söylemiştik, uyarmıştık; hatta, bütçenin revize edilmesi gerektiğini ifade etmiştik ama uyarılarımız dikkate, ciddiye alınmadı. Bugün, halkın cebinden çıkacak bir ek bütçeyi konuşuyoruz. Bu ek bütçeyi yoksulun vergisi ve yaptığınız zamlarla oluşturuyorsunuz ama yine milletin vergilerini yandaş vakıflara, yandaş sermayeye aktaracaksınız. Yarın, bunların hepsini Komisyonda konuşacağız değerli arkadaşlar.

Şimdi, evet, tek adam rejiminin siyasi ve ekonomi politikalarıyla ilgili karar ve uygulamaları, biraz önce de anlattığım gibi, İstanbul'un finans merkezi olmasının önündeki en önemli engeldir. Mesela, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Fransa'daki yatırımcılara ne demişti? "Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun, mevzuatı da değiştiririz." Şimdi, bunu duyan yatırımcı bu ülkeye güven duyar mı diye de soralım. Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne bakalım, Türkiye'nin puanı 100 üzerinden 42; 139 ülke arasında sondan 23'üncü sıradayız. Hukuka güvenin olmadığı, sansür yasasıyla medyayı susturmaya çalışan bir ülkeye yatırımcı gelir mi? Ülkelerin yatırım yapılabilirliğini gösteren CDS risk primi 800'ü geçti, 900'lere doğru uçuyor, uçuşa geçti. Şimdi, bu ülkede istikrar ve güven ortamının sağlanması sizin döneminizde maalesef olmayacak gibi görünüyor, o yüzden, bu düzenin bir an önce değişmesi gerekiyor. Dolayısıyla da baktığımızda, yine bu Finans Merkezi'ni değerlendirdiğimizde yani Ankara'dan Merkez Bankasını, SPK'yi, BDDK'yi, kamu bankalarını -işte, Ziraat Bankası, Vakıfbank gibi bankaları- İstanbul'a taşımakla, o beton binaların içerisine kadrolarıyla birlikte götürmekle de finans merkezi olmuyor.

Teklifin ikinci bölümünde bazı teknik düzenlemeler de var, Finans Merkezi'yle ilgili idari düzenlemeler. Mesela, idari yönetimi yirmi yıl boyunca Türkiye Varlık Fonu altında kurulan şirkete ait olacak. Şimdi, bu şirket İstanbul Finans Merkezi içerisindeki tüm güvenlik, temizlik, ulaşım, otopark işletmesi, tanıtım işleri, kiralama, enerji, bakım, onarım ve peyzaj düzenlemesi işlerini yapmaya tek başına yetkili olacak, yaklaşık 100 bin kişiye hizmet sunacak. Hizmetleri yürütmek için kaç kişinin işe alınacağı ve bu işçiler ile yönetici konumundaki kişilere de ne kadar ücret ödeneceği açıklanmadı, bir belirsizlik var. İşe alımlar kişisel tercihlerle yapılacak, öyle KPSS falan yok yani kendi istediği usul ve yöntemlerle personel alacak İstanbul Finans Merkezi, istedikleri usul ve yöntemlerle de çalıştıracaklar.

Şimdi, teklifin 9'uncu maddesine baktığımız zaman, İstanbul Finans Merkezi'ndeki plan, parselasyon, arsa, arazi düzenlemesi, kentsel tasarım projeleri ve benzeri işleri yapmak, yaptırmak ve onaylama yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verilmekte. Şimdi, değerli arkadaşlar, burası çok önemli. Neden önemli? Çünkü bahsettiğimiz şehir İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2019'a kadar iktidar partisinin yani sizlerin yönetimindeydi ama bugün muhalefetin yani Cumhuriyet Halk Partisinin yönetiminde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi acaba hâlâ sizin iktidarınızın elinde olsaydı bu maddedeki düzenlemeyi getirir miydiniz? Buradaki tüm yönetim yetkilerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına alır mıydınız? Elbette ki hayır. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu alanda dışlandığını görüyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, siz şehirleri yönetirken yerel yönetimler ile merkezî yönetimlerin iş birliğini daha önce uyguladınız. Şimdi, baktığımızda, çöpleri kim toplar? Belediye toplar. Atık yönetimini kim yapar? Belediyeler yapar. Ve aynı zamanda yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle ilgili düzenlemeleri de siz getirmediniz mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Peki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormak istiyorum. Bu, hangi hukuk devletinde hangi hukuk kuralına yakışır, hangi hukuk kuralına uyar? Siz, bir hukuk devletinde yapılmayacak şekilde yerel yönetimlerin yetkilerini aslında bu tür uygulamalarla gasbetmeye çalışıyorsunuz ancak istediğiniz kadar bunları yapmaya çalışın, siz bu konuda sonuç alamayacaksınız.

Yine, 10'uncu maddeye göre bu kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleniyor; oldukça geniş ve belirsiz bir düzenleme alanı var, her şey yönetmeliklere bırakılıyor.

Sonuç olarak, İstanbul Finans Merkezi Kanun Teklifi'nin bu şekilde kanunlaşmasına biz karşıyız, onay vermiyoruz, rengimiz de rettir, "ret" oyu vereceğiz ve en kısa sürede de bu ülkenin ihtiyacı olan bir yönetim değişimidir dediğim gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Bu ülkede bir yönetim değişimiyle, iktidar değişimiyle birlikte ancak bu ülke nefes alacak, güven ve istikrar sağlanacak. Doğru finansal bir yönetimle, doğru finansal araçlarla Türkiye'yi tekrar yatırım yapılabilir bir ülke hâline biz getireceğiz. En kısa sürede seçime gitmek ve sizin tek adam rejiminden güçlendirilmiş parlamenter sistemi inşa etmek için var gücümüzle de çalışmaya devam ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)