| Konu: | İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 22.06.2022 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan kanun teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun, finans kanunu. Türkçesine baktığımızda parasal kaynak, parasal işlemler diyor. Bu parasal işlemlere baktığımızda, bu parasal işlemlerde kimler var? Paradan para kazananlar var, dövizi olanlar var, müteahhitler var ama bu parasal işlemlerde nedense halkımızın yüzde 95'i yok. Mesela, torununa harçlık vermekte zorlanan, evine ekmek götürmekte zorlanan ve 2.500 lira maaş alan emeklilerimiz yok. Gerçekten, emeklilerimiz çok zor durumda. Geçen Aksaray'da bir köye gittiğimizde bir emekli vatandaşımızın ifadesi aynen şöyle: "Hanım 'herif' dediğinde ödüm sıdıyor." Yani ödüm patlıyor. Niye öyle söylüyorsun dediğimde "'Tüp bitti.' diyecek diye çok korkuyorum. Zira bir tüp 350 lira oldu. Tüp alacak durumumuz bile yok." Tüp alacak durumu olmayan emekliler bu yasada yokken, dediğim gibi dövizine döviz katan, parasına para katan zenginler buralarda var.
Yine, nasırlı elleriyle, alın teriyle ülke ekonomisine katkı sağlayan ve açlık sınırı altında maaş alan asgari ücretliler bu parasal işlerde, parasal kaynak kanun teklifinde maalesef yok.
Geleceğimizi emanet ettiğimiz, çocuklarımızı emanet ettiğimiz özellikle büyükşehirlerde geçinemediği için yoksulluk maaşı altında ücret alan öğretmenlerimiz de bu parasal kanun teklifinde görünmüyor.
Yine, sabah namazıyla çilesi başlayıp yatsı namazına kadar çilesi devam eden çiftçilerimizin alın terinin, emeğinin karşılığına istinaden bu kanun teklifinde bir düzenleme bulamıyoruz. Çiftçilerimiz aynen şöyle diyor: "Günümüzün en büyük tefecisi, en büyük faizcisi Tarım Kredi Kooperatifleri ile kamu bankaları."
Yine, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız bir koyun için harcadığı saman, yonca, yem bedelinin, koyun satıldığında bu bedeli karşılamadığını söylüyorlar. Bu kanunda teklifinde bu vatandaşlarımızın derdine derman yok.
Yine bir veli aradı, dedi ki: "Başkanım, bir kanun teklifi verin de çocuklar gene ikili eğitime geçsin." Dedim ki: "Niye? Tekli eğitim daha güzel, dokuzda gidiyorlar, üçte geliyorlar; uykulara, oyuna doyuyorlar." "Sizin için öyle de bizim için öyle değil. Öğlen arasında çocuğumun cebine beslenme parası, simit parası koyacak param yok. Tek dönem olursa sabah evde Allah ne verdiyse yer, içer, gider; öğlen de eve gelir, evde ne bulursa onu yer." diyor. Bu kanunda bu babaların derdine derman yok.
Yine, üniversite döneminde Kredi ve Yurtlar Kurumundan kredi almak zorunda kalan ama atanamayan, iş bulamayan, evlenemeyen gençlerimizin bu KYK borçları altında uykuları kaçarken bu parasal kaynaklarda bu gençler maalesef kanun düzenleyenlerin aklına gelmemiş. Bin lira civarında maaş alan engelli vatandaşlarımızın maaşında da bir düzenleme görülmüyor. Yaşlı aylıkları da günümüz şartlarına göre maalesef vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor.
Yine, baktığımızda, bir belediye başkanımızın "Ek bütçeyle genel bütçeye bir katma değer sağlayacaksınız ama özel bütçeli kamu kuruluşları yani belediyeler, işçi maaşlarının, girdilerin artmasıyla birlikte artık hizmet yapamaz duruma geldi. Mademki girdiler bu kadar çoğaldı, en azından toplu taşıma araçlarında mazottan, akaryakıttan bizlerden ÖTV, KDV alınmasın ve İller Bankasından gönderilen ödenekler de bu şartlar dâhilinde biraz daha artırılsın." talepleri var. Taşeron işçiler -her defasında söylüyoruz- yani hiç kimsenin bir anlam veremediği bir yüzde 30, yüzde 70 kriteriyle, aynı yerde çalışan, mutfakta çalışıp mutfağı süpürgeyle temizleme işlemini yerine getiren bir işçi kardeşimiz kadroya alınırken bulaşık yıkayan diğer vatandaş kadroya alınmamış, buna bir anlam veremiyorlar, biz de bir anlam veremiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYHAN EREL (Devamla) - Ya bunların hepsini kadroya alın ya da kadroya aldıklarınızı tekrar dışarı mı çıkaracaksınız... Bu durum, çalışma huzurunu ve barışını ortadan kaldırıyor. Bizim, vatandaşlara tavsiyemiz, az kaldı, biraz daha dişinizi sıkın, biraz daha sabredin, Meral Akşener'in başbakanlığında Türkiye özlediği, hasret kaldığı güzel ve güneşli günlere kavuşacak diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)