GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:107
Tarih:23.06.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, milletin kıymetli vekilleri; parti grubumuz adına verdiğimiz önerge, Türkiye'de biraz önce yaptığımız tartışmayı da havi bir önergedir. Devlet kurumlarının yıpranması, yıpratılması; devletin kurumlarıyla tefessüh etmesi üzerine parti grubum adına kalbinize, vicdanınıza, sizin vesilenizle de milletin dimağına hatırlatmayı vazife bildiğim birkaç hususu arz edeceğim.

Devlet milletin teşkilatlanmış, tecessüm etmiş hâlidir. Türk devletinin hizmetini görmeyi teşkilatlanarak yapmaya çalıştığı bu cihazın memleketine, milletine yaşattığı, yaşatabildiği, sunabildiği konforun, güvenliğin, huzurun sonuçları üzerinden devletin verimliliği takip edilebilir. Devletin, milletin varlığına nezaret etmek için teşkilatlanmış bu cihazda; efendim, milletin zenginliğine, milletin huzuruna, milletin esenliğine, milletin yarın endişelerine yetebilen, kurumlarıyla gürleyen, kurumlarıyla varlığını milletine hissettirebilen bir devletten bahsedebileceksek bu kurumların saygınlığıyla alakalıdır. Devlet kurumlarıyla görünür. Devletin kurumları, hizmetine talip olduğu milletin zenginliğine, konforuna, güvenliğine, hakkına, hukukuna nezaret edecek olan ciddiyetin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Bütün kurumlarıyla devlet, aslında Türk varlığının, Türk milletinin varlığının yarınlara taşıyabileceği ne varsa kıymetlendiren, verimlendiren, bunları geliştirebilen, güçlendirebilen iradesinin de görünebilme imkânını bulabildiği cihazın ismidir.

TÜİK devlet kurumudur, Anayasa Mahkemesi devlet kurumudur, devlettir; efendim, Millî Savunma Bakanlığı devlettir, bakanlıklar devlettir; İstatistik Kurumu devlettir. Devletin hizmetini, milletin hizmetini görsün diye istihdam edip, liyakatli bulup devletin hizmetiyle buluşturabileceği bütün insanlar aslında bu verimlilik kapasitesinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Efendim, Türk milleti fakirse devletin kurumları niçin itibarlıdır? Efendim, Türk milleti geçim zorluğu, darlığı çekiyorsa devletin kurumları niçin başarılıdır? Efendim, Türk milletinin satın alma gücü bu kadar azalmışsa bu işlere yetebilmek için organize olması gereken kurumlar niçin başarılı muamelesi görmektedir, niçin başarılı kurumlardır? Bizim şöyle bir şeye ihtiyacımız vardır: Türk devleti, kurumlarıyla, Türk milletinin varlığına nezaret edecek olan aklı, istihdam politikasını, üretim kapasitesini, liyakatli istihdam edebilme organizasyonunu, muhasebe edebilmeyi, doğru ile yanlışı muhasebe edip doğruları yanlıştan tefrik edebilme kabiliyetini göstermek zorundadır. Devlet birtakım politikalar uyguluyor Hükûmetiniz vasıtasıyla, sonuçlarını milletin bu kadar ağır ödediği politikalardan dönme kapasiteniz nedir mesela sizin? Merkez Bankası bugün enflasyonla mücadele etmek zorunda olan kurum olarak faizi 14 olarak açıklıyor. Politika faiziniz ile piyasaya vermek zorunda olduğunuz faiz arasındaki farkın maliyetini milletimize ödetiyorsunuz; ne olunca devlet dönecektir? Mesela, devlet kurumlarının zekâsının kapasitesini nasıl ölçeceğiz biz? Devlet kurumlarının yanlıştan dönme kapasitesini nasıl ölçeceğiz biz? Dolar kaç olunca, faiz kaç olunca, enflasyon kaç olunca devlet kurumsal olarak "Bu yaptığımız politika yanlış oldu." deme imkânı bulacaktır; bunu merak ediyoruz. Efendim, her şeyi yapma hakkı olan, yürütmenin başında her şeyi yapma yetkisiyle bulunan Cumhurbaşkanı dâhil, bütün bakanlarımız uyguladıkları politikalarla Türk milletini bu şartlarda yaşatıyorlarsa bu kapasiteyi böyle kullanmanın muhasebesini devletin hangi kurumu yapacaktır?

Devlet, bünye gibidir, insan bünyesi gibidir. Hastalıklara karşı güçlü olmak, bünyeyi güçlendirip dışarıdan saldırılara karşı devleti milletiyle beraber güçlü kılmak zorunda olan bu kapasiteyi kullanan mekanizmayı nasıl muhasebe edeceğiz biz? Biz, buralarda Hükûmete sorduğumuz hiçbir sorunun cevabını alamıyoruz. Grup Başkan Vekilleri, bakanlarımız ya da Hükûmet yetkilileri zaman zaman yaptığı açıklamalarda istedikleri gibi görme fırsatını değerlendiriyorlar. Büyümeye "eksi büyüme", enflasyona "hayat pahalılığı", işsizliğe de "İş arayanların sayısında artış var." diye mukabele edince devletin sorunlarla yüzleşme kapasitesinin bile olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, devlet, kurumlarının ciddiyetiyle ayakta kalabilir. Meseleleriyle yüzleşmeyi bile başaramayan bir devletin yönetiminin bir an önce ciddiyete, bu topraklarda varlığımıza bin yıldır nezaret eden devlet olma müktesebatına uygun davranmaya yetebilecek kurumsal kapasiteye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bir dakika istirham ediyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Türk devletinin akla, Türk devletinin izana, Türk devletinin ferasete, Türk devletinin merhamete, Türk devletinin terbiyeye, Türk devletinin problemlerle mücadele edebilecek ciddiyete ihtiyacı vardır. Türk devletinin, gürül gürül çağlayan kurumlara ihtiyacı vardır. Türk devletinin, istatistiklerinin, hesaplamalarının, öngörülerinin, programlarının dünya tarafından ciddiye alınacak kadar detay hâkimiyetine ihtiyacı vardır, liyakate ihtiyacı vardır, iyi eğitime ihtiyacı vardır, iyi eğitilmiş bu programlarla yapabildiği programların sonuçlarını yönetebilecek bir güce ihtiyacı vardır. Yaptığı hiçbir program hedefi tutmayan, yaptığı hiçbir kalkınma perspektifi sonuç alamayan, problemlerle yüzleşemeyen, problem çözemeyen, problem çözme iddiasına rağmen, yetkilerine rağmen memlekete nefes aldıramayan bu ciddiyetsizlik, devlet kurumlarındaki tefessühün nerelere vardığının en bariz örneğidir. Toparlamak, milletin borcudur, millet adına milletvekillerinin borcudur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)