| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 23.06.2022 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık, bu iktidarın hazırladığı herhangi bir düzenlemenin yargı reformu filan olmayacağı açık, bunu baştan söylemek lazım.
Önce, sadece son birkaç günde yargının aldığı kararlara bir göz atalım. 1998'de Mısır Çarşısı'ndaki patlamaya ilişkin davada hakkında beraat kararı verilen Pınar Selek'in beraat kararı dün bozuldu. Patlamanın nedeni gaz kaçağıydı, bunu olay yeri inceleme tespit etti, aynı şekilde kriminal laboratuvar raporu bu yöndeydi. Ve bütün bunlar böyle olmasına rağmen beraat kararı bozuldu çünkü Pınar etkili bir muhalifti ve intikam siyaseti yürütülüyordu, sürmeliydi bu siyaset; tıpkı Gezi davasında olduğu gibi, tıpkı Kobani davasında olduğu gibi.
Evet, başka ne oldu? Dün gazeteci Hazal Ocak'ın "Damat İşi Biliyor" başlıklı haberi nedeniyle yargılandığı davada avukatı duruşmayı beklerken hâkim ne dedi biliyor musunuz? "Biz davayı gördük, bitti." dedi ve avukat duruşmaya giremedi.
Yine ne oldu? Pınar Gültekin'in katiline haksız tahrik indirimi verildi.
Az önce daha, buraya gelmeden okudum, Mersin'de bir esnaf, dükkânına "Her yer işsizlik, her yer açlık" pankartı astığı için gözaltına alındı ve Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılanacak belki.
Evet "yargı reformu" dediğiniz şey böyle, onu bir kenara koyalım ve kamuoyunu yakından ilgilendiren sansür yasasına bir bakalım istiyorum. Sanki basın çok özgürmüş gibi getirilmek istenen sansür yasasını konuşuyoruz, oysa hâlihazırda, gazeteciler her gün, işlerini yaptıkları için yargılanıyor, engellenmek isteniyor ve hakarete uğruyorlar. Gazeteci Evrim Kepenek, çocuk istismarından yargılanan Refik Y.'yle ilgili haber yaptığı için hakaret suçlamasıyla yargılanıyor. "Kuzey Ormanları Çekmeköy Kışlası kesinlikle imara açılmayacak." denmişti ama geçtiğimiz günlerde iş makineleri girip çalışmaya başladı. Bu haberi bize duyuran BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı'ydı, İsmail Arı için şantiye özel güvenlikleri "Bu şahsı iyi tanıyın." diyerek hedef göstermeye başladılar. Sansür yasasını protesto etmek için Ankara'da gazeteciler bir araya geldi, arama noktasında bir kadın polis ne yaptı, biliyor musunuz? Gazeteci Seda Taşkın'a bakıp "Sen zaten bir şey giymemişsin, geç." diyerek taciz etti. Evet, basınla ilgili durumlar böyle.
Peki, sansür yasası geçerse ne olacak? Bu kanun teklifi geçerse orman yangınlarına ne kadar müdahale edilebildiği hakkındaki tek bilgimiz, Bakan Kirişci'nin bugün dediği "Kontrolsüzlük yok ama kontrole alınmış bir yangın da söz konusu değil." garabetinden başka bir bilgi olmayacak. Nurettin Canikli'nin siyasi nüfuzunu kullanarak elde ettiği çıkarlara dair Metin Cihan'ın yaptığı somut verilere dayanan paylaşımlar da gerçeğe aykırı bilgi sayılabilecek. Başka bir örnek, Erdoğan ailesinin ya da AKP'nin diğer önde gelenlerinin off-shore hesaplarına ya da mal varlığına dair herhangi bir bilgi, herhangi bir rüşvet haberi iktidara göre gerçeğe aykırı bilgi olabilecek.
Evet, yüz elli yıl geriye gidelim, bakalım. Mesela, istibdat döneminin Matbuat-ı Dâhiliye Müdürlüğünün 1888 yılında gazetelere ilettiği gizli bir talimatnameden bir alıntı yapalım. "Her türlü kişisel suçlamalardan en büyük dikkat gösterilerek kaçınılacaktır ve eğer size şu vali, şu mutasarrıf hırsızlık, zimmetine para geçirme, cinayet gibi yüz kızartıcı fiillerle suçlanıyor denilirse olayı kanıtlanmamış bir vaka gibi kabul ediniz ve mutlaka saklayınız." Evet, Abdülhamit'i kim özlemez? Hangi baskı rejimi, hangi diktatör acaba Abdülhamit'i özlemez? Bunlar tabii ki özletecek şeyler onu.
Evet, bunun dışında, şimdi bir de tersten bakalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bu sansür yasası geçerse eğer, o zaman, asıl bununla ilgili, buna dayanarak bir yargılama olacaksa mesela, "Camide içki içtiler, camileri yaktılar." diye provokatif yalan söyleyen Cumhurbaşkanı da cezalandırılacak mı ya da Mart 2019 seçimlerinde kaybetmesine rağmen, İstanbul'a "Biz kazandık." diyerek afişler astıran, tekrarlanan seçimlerde 800 bin oy farkla yenilen Binali Yıldırım da yargılanacak mı? Hiç sanmam böyle bir şeyin olacağını.
Maalesef, kısacası, sansür yasası geçerse işkenceyi, savaş karşıtlığını, kadın katliamlarını, yoksulluğu, açlığı, en önemlisi de gerçeği, evet, gerçeği dile getirmek suç sayılacak.
Ben, tabii ki birileri yargılansın demiyorum; demin saydıklarıma sadece gülünüp geçilsin, kimse yargılanmasın bunlardan gerçekten, öyle afiş astırmaktan ya da yalan söylemekten. Ama bu yasa Meclisten geçmemeli değerli gazeteciler ve değerli halkımız, sizlerin tepkileriyle ertelendi ama tamamen tedavülden kalkmadı.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)