| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 23.06.2022 |
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşuyoruz. Elbette ki, özellikle, HDP Grubumuzda bulunan arkadaşlar yargının içinde bulunduğu durumu çok iyi izah etmeye devam ediyor. Özellikle, hâkimler ve savcılar deyince yani yargı sistemi deyince elbette ki hepimizin bildiği gibi her gün mahkemelerde -özellikle bizim arkadaşlarımızın başta Kobani davası olmak üzere- mahkeme salonlarında yargının kendisinin yargılandığını çok iyi görüyoruz. Artık, aslında, bu durum Türkiye genelinde yaşanıyor. Yargı artık kendisini yargılar durumda. Tümüyle hukuku ayaklar altına alan, Anayasa'yı ayaklar altına alan, Anayasa'ya aykırı kararlar veren, hak ve özgürlükleri tümüyle yok sayan bir yargı mekanizmasıyla karşı karşıyayız. AKP'nin ihtiyaçları doğrultusunda hareket eden bir yargı mekanizması ne yazık ki ülkemize hâkim olmuş durumda. Bugün de yargıya talimat niteliğinde bir Komisyon çalışmasına tanıklık ettik. Karma Komisyon toplantısına katıldık, orada Salihe Aydeniz arkadaşımızın bir polisi tokatladığı yönündeki duruma dair dokunulmazlığının kaldırılması tartışıldı, günlerdir işlenen "Polisimize hakaret etti, şiddet uyguladı." denilen durumu. Bu Komisyonda, böyle bir itham görmedik, daha çok Kürt sorununa dair beyanlar vardı. Özellikle, Cumhur İttifakı'nın hukuk alanındaki akıl hocaları falan orada bulunmuşlardı. Her zaman söyledikleri gibi aslında Kürt sorununun yok olduğunu, demokrasiyle çözülecek bir durum olmadığını, söylediler hatta daha da ileri giderek PKK tarihini bize izah ettiler. 74'te Fis köyünde, bir köyde 25 kişinin katıldığı bir toplantıyla kendini ilan ettiğini bize anlattılar; sonunda Kürt sorununu getirip PKK'ye bağladılar. Oysaki "Tarihi ben iyi araştırdım." diyorlarsa eğer, PKK'den önce de 28 defa Kürtlerin bu sisteme inkâra dayalı bir ret durumu yaşadıklarını, itiraz ettiklerini biliyor olmaları lazımdı.
Arkadaşlar, bu fezlekenin, Salihe Aydeniz şahsında yaşananın aslında adı tam da şudur. Yani Diyarbakır'da bu ilk değil tabii, daha önce Musa Farisoğulları'nın Leyla Güven arkadaşımızla birlikte milletvekilliğini düşürdünüz. Yani Diyarbakır milletvekillerine... Diyarbakır ilk kayyum atadığınız yerlerden biri oldu, hatta seçim akşamı Diyarbakır Belediyesine kayyum atanması gerektiği yönünde görüşmeleriniz basına yansımıştı zaten. Selçuk Mızraklı, orada seçilen milletvekilimiz, sonra Belediye Başkanı oldu, şu an tutuklu. Semra Güzel'i alavereyle dalavereyle... Hemen, bunu da işlediniz, çözüm sürecinin verdiği rahatlıkla yapılan bir durumu suç olarak gördünüz; sonradan yine bir oyunla "Yoklama alıyoruz." dediniz, şimdi Semra Güzel'e dair muhtemelen devamsızlıktan daha önce Faysal Sarıyıldız'a, vesaireye uyguladığınız gibi bir oyunla milletvekilliğini düşürme planı içerisindesiniz. Salihe üzerinde de yaşanan aynı. Diyarbakır seçimlerini aslında iptal ediyorsunuz, Diyarbakır halkının iradesini yok sayıyorsunuz; adım adım, böyle tek tek çeşitli gerekçelerle Diyarbakır'ın, Kürt halkının seçme seçilme hakkını aslında ihlal ediyorsunuz.
Sizin de belirttiğiniz gibi, hem "Polise şiddet uyguladı." deyip de hiç üzerinde durmadığınız gibi, Kürt sorunu odaklı konuşmalar yaptığınız gibi kaldı ki bir milletvekilinin dokunulmazlığı kalkıyor, bir insanın geleceğini masaya yatırmışsınız güle oynaya, öyle keyifle hemen yarım saat içerisinde alelacele "Bunu bitirelim, dağılalım." dayatması içerisinde oldunuz. Kürt sorununun demokratik çözümünü bu masaya yatırmadığınız sürece -bugün Salihe, yarın da başka başka olur- ancak bu mücadele, bu direniş burada devam edecektir; Kürt sorununun demokratik çözümü olmazsa olmazdır. Eninde sonunda bu Meclis -belki bizler değişiriz ama- mutlaka bu Meclis Kürt sorununun demokratik çözümünü önüne koymak zorunda. O toplantılarda Meclis rol alacak, Meclis inisiyatif alacak "Ben Kürt sorununu hangi yol, yöntemle, şiddet dışındaki yol, yöntemlerin hangisiyle tartışayım?" diye eninde sonunda sevgili arkadaşlar, bu Meclis bunu gündemine almak durumunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Yapılması gereken şey şudur: Bunu mutlaka ele alacak, Meclis rol alacak, demokratik bir anayasayla Kürt sorununun demokrasiyle çözülmesini mutlaka sağlayacak.
Tecride çok öfkelisiniz, dile getirdiğimizde bunu suç sayıyorsunuz. Evet, tecridi şu anlamda çok önemsiyoruz: Tecridi uygulayarak yönünüzü savaşa döndürdünüz, insan haklarını ihlal etmeye çevirdiniz; tecride yönünüzü dönerek, tecridi derinleştirerek diyalog yollarını kapattınız, oranın kapılarını açtığınızda biliyorsunuz ki sizler bu koltuklarda oturamayacaksınız, Kürtlere böyle saldıramayacaksınız; koltuklarınızın ömrünü uzatmak için bu yöntemlere başvuruyorsunuz. İnanın kaybeden Türkiye oluyor, hepimiz oluyor, tüm halklarımız oluyor. Gelin, bu yöntemden vazgeçin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Devamla) - ...demokrasi, demokrasi, demokrasi deyip yönünüzü demokrasiye çevirin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)