GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:107
Tarih:23.06.2022

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyor, teklif sahibi arkadaşlarıma bu kanun teklifinde yargıya güveni sağlayan, yargılamanın tarafsız ve bağımsız olduğunu pekiştiren, adalete erişimi kolaylaştıran hangi maddeler var diye sorarak konuşmama başlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yargının birikmiş sorunları günübirlik yapboz kararlarla çözülemez. Bugün baktığımız zaman, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının, yargıç güvencesinin, teminatların, coğrafi teminatın hâlen sisteminizde olmadığını görüyoruz. Bunlar olmadığı sürece 1, 3, 5, 6 yargı reformu paketi de yapsak bunlardan bir sonuç alma imkânı yoktur. Unutmayalım ki hukuk devletinin ön şartı yargının bağımsızlığıdır.

Değerli milletvekilleri, sağlıklı işleyen bir demokrasi ancak özgür bireylerle ve ideal hukuk sistemiyle kurulabilir. Devlet gücünün tek bir kişide veya grupta toplanması, tarihteki örnekleri gibi, zaman içinde o kişilerde güç zehirlenmesine yol açarak yanlış kararlar almalarına neden olmakta ve bu da acı sonuçlar doğurmaktadır. Çağdaş demokrasiler, güç zehirlenmesini seçilmişlerin görev sürelerini sınırlama, kuvvetler ayrılığı, hesap verme zorunluluğu, denge ve kontrol sistemleriyle çözümlemişlerdir. Bu önlemleri almayan demokratik sistemlerin acı sonucu ise milletin, kendi norm ve düşüncelerini dayatan ve her şeyin sahibi olduğunu zanneden kötü yöneticilerin eline düşmesidir. Demokrasi, yönetenlerin yetkilerini sınırlayan, vatandaşların keyfî yönetimlerin eline düşmesine engel olan ve muhalefette olanların da haklarını koruyan sistemdir. Demokratik bir hukuk devletinde adalet anlayışı insanlara sadece yasalar önünde eşitlik sunmaz, aynı zamanda insanların hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için karşılarına çıkan engelleri kaldırır, fırsatların kapılarını açar yani toplumsal gelişimin de önünü açar.

Peki, bir devlet, adaleti nasıl sağlar? İlk önce milletinin adalete olan inancını koruyarak sağlar, sonrasında bireyin ve kamunun vicdanının sesini duyarak sağlar ve en son olarak da bu sesi hem yasalarla hem de kurumlarla gözeterek sağlar. Bu üç aşamanın her biri, devlet-millet-adalet ilişkisinin sağlamlığı için çok önemlidir arkadaşlar. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Bir memlekette adalet olmazsa o memlekette anarşi var demektir, orada hükûmet yok demektir." sözleriyle adaletin önemini en doğru ve net bir şekilde ortaya koymuştur.

Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye'de cevabını aradığımız üç önemli soru var: Memleketimizde adalet var mı? Memleketimizde hukuk var mı? Memleketimizde hakkı koruyan var mı? Maalesef, bugün bu sorulara vereceğimiz tek kelimelik bir cevap var: Yok.

Ben buradan, yüce Meclisin kürsüsünden kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaş almışıyla tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum: Çoğu gitti, azı kaldı diyorum; demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, adaletin tam ve kâmil uygulandığı günlere az kaldı diyorum; gençlerimizin geleceklerine umutla bakacakları günlere az kaldı diyorum; üniversitelerin, işsizliği dört yıl öteleyen kurumlar olmaktan çıkacağı günlere az kaldı diyorum; vatandaşın güvenliğine dair kaygılarının son bulacağı günlere az kaldı diyorum. Hülasa, milletimizle el ele, kol kola hep beraber ülkemizin geleceğini inşa edeceğimiz günlere az kaldı diyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)