GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:108
Tarih:28.06.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Değerli Bakan Yardımcıları, kıymetli bürokratlar; sizleri saygıyla selamlarım.

Evet, bugün, Cumhurbaşkanlığının yolladığı ek bütçe için Mecliste tekrar bir araya gelmiş bulunuyoruz. Buna ne kadar ek bütçe denir tabii, bu tartışmalı.

Bu arada, ek bütçeyi konuşmaya başlamadan önce Sayın Bakandan bir helallik almak isterim. Sayın Bakanım... Sayın Bakanın arkasından gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek Meclis Genel Kurulunda çok konuştuk, çok gıybet ettik, bugün, burada olmasından dolayı çok büyük memnuniyet duyuyorum. Hiç olmazsa Sayın Bakanın yüzüne karşı bazı endişelerimizi dile getirebileceğiz. Gönül ister ki bu garip sistemin bakanları Meclise daha sık gelsinler ve daha sık karşılıklı dertleşme imkânı bulabilelim.

Ve yine üzülerek ifade etmeliyim ki Sayın Bakan, gözünüzdeki ışıltıyı bu sefer göremedim. Benim, bu facia duruma rağmen bakanlar, ülkeyi yönetenler, saray eşrafı gece çok rahat uyuyorlar diye bir endişem vardı. Burada gördüm ki pek rahat uyuyamıyorsunuz ve ciddi bir endişe taşıdığınızı ve gözünüzün ferinin gittiğini üzülerek ifade etmeliyim. Burada da sizinle paylaşmak isterim.

HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ - Yok, yok. Benim gözlerim hep parlar.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Gerek Sayın Bakanın gerek Sayın Numan Kurtulmuş Bey'in konuşmalarından, yüreğimize böyle serin sular serpildi, çok hoş şeyler duyduk, keşke doğru olsaydı. Her iki sayın konuşmacının da ekonomik değerlendirmelerine hiçbir şekilde katılmıyorum fakat Sayın Numan Kurtulmuş'un dış politika değerlendirmelerine katılmak isterdim ki konuşurken ben de pek çok değerlendirmesine ve isteğine tabii olarak katıldım. Fakat biraz önce yabancı basına bir haber düştü, çok ciddi endişeye kapıldım; İspanya'daki, Madrid'deki NATO zirvesinde bir memorandum imzalandı. Bu memorandumun konusu İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girişinin yolunun döşenmesi. Bu memoranduma, Sayın Cumhurbaşkanının da hazır olduğu bu memoranduma birkaç dakika önce imza atıldı. Eğer ki yabancı basında yazılanlar doğruysa İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesinin eli kulağında. Bu kadar kolay olacağını düşünmek istemezdik. Her ne kadar geçmiş tecrübelerimizden maalesef, bunları biliyor olsak da artık bunda da bu kadar kolay bir şekilde teslim olunacağını düşünmek istemezdim. Rahip Brunson rezaleti, Deniz Yücel faciası ve en son, ülkemizin egemenlik haklarına kasteden, Kaşıkçı cinayeti dosyasının Suudi Arabistan'a verilmesinden sonra NATO gibi bir zirvede böylesine bir... Dilim varmıyor, devlet konuşuyoruz burada, dilim varmıyor bazı şeyleri söylemeye ama "bu kadar kolay teslim olma" diyelim çok hafif tabirle, ben çok üzüldüm. Hakikaten, bir Türkiye Cumhuriyeti devleti milletvekilini geçin, bir vatandaşı olarak gururum incindi, bu kadar kolay olmamalıydı, her seferinde Türkiye'nin sözünün değerini bu kadar küçültmeyin lütfen; ayıptır, günahtır, yazıktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Senin ülke yönetmişliğin yoktur şimdi Naci Bey.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Evet, buyurun kendiniz konuşun isterseniz İsmail Güneş Bey. Çok biliyorsanız buyurun kendiniz konuşun bu konuları.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tecrübeniz yok yani Allah aşkına. Var mı tecrübeniz? Yani ülkeyi yönetme tecrüben var mı Allah aşkına? Dış politikada...

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Var, çok şükür, hamdolsun var. Tecrübesi olanları görüyoruz yirmi senedir ülkeyi ne hâle getirdiniz gerek dış politikada gerek eğitimde gerek tarımda gerek ekonomide. Hâlâ buraya yüzünüz kızarmadan bu bütçeyi getirebiliyorsunuz. Bu garip sistemin bir dezavantajı da yüz kızarmayı engelledi.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bunda ne utanılacak bir şey var ne de yüz kızartacak bir şey var. Bunda utanılacak bir şey var mı?

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Bu garip sistem, "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen bu garip sistem yüz kızarmayı artık engeller hâle geldi, kimsenin yüzü kızarmıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yüz kızaracak bir şey yok bunda, bunda namussuzluk yok, alçaklık yok, hiçbir şey yok, tamam mı?

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Buraya getirilirken bunlar kimsenin yüzü kızarmıyor, burada dinleyen bile yok. Bu garip, bu neredeyse 2022 bütçesinin aynı değerindeki bütçe gelmiş buraya dinleyen bile yok, kimsenin umurunda değil. Sayın Numan Kurtulmuş konuşmasını yapmadan on saniye önce salonu teşrif ettiler, konuşmasını yaptılar, gittiler, eksik olmasınlar burada varlar, ben de kendilerinin yüzüne bunları konuşabiliyorum. Orada, selamlaşma seremonileri devam ediyor, çok güzel, böyle devam edin ama çok az kaldı bundan da lütfen emin olun.

Evet, bütçeyi neye benzetiyorum? Ben bütçenin rakamsal kısmına hiç girmeyeceğim çünkü rakamların, bu bütçeyle ilgili rakamların hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Böylesine bir enflasyonist ortamda, enflasyonun toz bulutu gibi yükseldiği, bir çığ gibi büyüdüğü bu ortamda sizin verdiğiniz bu rakamların hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Kimsenin ağzından "enflasyon" kelimesi çıkmadı, çok ilginç. Sayın Kurtulmuş ve Sayın Bakan bütçenin getirdiği avantajları, herhangi bir vergi artışı olmadan, ek bir vergi olmadan ne kadar muazzam bir mucizeye imza attıklarını anlatırlarken bir şeyi unuttular: Bu ülkede korkunç, hatta ne kadar olduğunu bilmediğimiz bir enflasyon var değerli milletvekilleri. Değerli AK PARTİ konuşmacıları konuşurken şunu demelerini bekledim, bir anda "Yaşasın enflasyon!" diyeceksiniz diye endişe ettim. Enflasyon sayesinde bu bütçeyi buraya getirdiklerinin herhâlde farkında değiller. Umarım farkındadırlar ve bu enflasyonun ülkeyi kemirdiğinin, ülkenin yalnızca ekonomisinin değil, ülkenin sosyal yapısını da kemirdiğinin, ahlakını da kemirdiğinin, aile yapısını da kemirdiğinin lütfen hepimiz farkına varalım.

Bu bütçeye bir isim takmak gerekirse bir kere bir soygun düzeninin sonunda gelen "soygun bütçesi" denebilir fakat ben buna başka bir isim takmak istiyorum: Bu bütçeye ben "torba bütçe" diyorum. Evet, torba kanun yapmaya AK PARTİ çok fena hâlde alıştı ve bu bütçe de âdeta bir torba bütçe. Nasıl torba bütçe? Neden diyorum? Çünkü torba kanunlar ülkede milletimizin yüzüne, direkt olarak, AK PARTİ'nin söylemekten utandığı bazı maddeleri geçirmenin kamuflajı olarak kullanılıyor. Bu bütçede de yine aynı şekilde mesela KKM'ye verilecek olan 40 milyar liralık faiz, devletin, milletin cebinden çıkan faiz kamufle edilmiş ve utanıldığı için gizlenmiş. Aynı şekilde, bir bütçe fazlasından bahsediliyor ve bütçenin 1 trilyon 80 milyar liralık kısmının herhangi bir ek vergi olmadan, herhangi bir yeni vergi olmadan finanse edildiğinden bahsediliyor. Bunun ismi nedir, biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Bunun ismi enflasyon vergisidir, bu, enflasyon yüzünden ortaya çıkmış bir köpüktür, bu köpüğü bozdurup bozdurup harcayabilirsiniz, bu, sizin bileceğiniz iş.

Bu arada, vakit çok çabuk geçti. Aslında bu bütçenin buraya gelmemesi lazımdı, bu bütçeden önce başka bir şey olması lazımdı. Türk devlet geleneğinin bozulmadan önceki sistemi olsaydı buraya gensoru gelmesi lazımdı. Hiç yüz kızarmadan bu bütçeyi buraya getirmeden önce bu Hükûmete gensoru verilmesi lazımdı ve gensoru görüşmelerinin burada yapılması lazımdı. Bu, 2001 yılında yapıldı, Rahmetli Bülent Ecevit burada bunun hesabını verdi. Bu bütçeyi buraya getirmek zorunda kalanlar neden Meclisi bir türlü teşrif edemiyorlar? Hemen karşı salonda iki haftada bir, haftada bir grup toplantısı yapılıyor, orada, ülkenin idarecisi Sayın Cumhurbaşkanı, AK PARTİ Genel Başkanı Meclise geliyor ama oraya gidiyor, buraya gelip de kendi bütçesini savunmuyor. Kendi bütçesini savunan çok karizmatik liderler geldi Türkiye'ye. Merhum Süleyman Demirel altı buçuk saat bütçesini savundu bu kürsüde, altı buçuk saat, iki gün boyunca bütçesini savundu. Onun ne günahı vardı? O çekinmiyor muydu yani milletvekillerinden, o çekinmiyor muydu kendi milletinden? Neden kaçıyorsunuz milletten? Fuat Oktay bile gelemedi bu sene, sizi yollamış. Herhâlde kendisinin buraya gelmeye artık yüzü yok, sizi yollamış ki kurban siz seçilmişsiniz; geçmiş olsun Sayın Bakan, üzüldüm.

Evet, bu bütçe hakikaten gerçeğin yalandan intikamıdır bir yerde, bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Rakamlara -dediğim gibi- girmiyorum, çünkü bu rakamların hiçbirinin değeri yok, bugün verdiğiniz rakamın iki ay sonra hiçbir kıymetiharbiyesi kalmayacak, bundan lütfen emin olun. Bu bütçeyi hangi ortamda yapıyoruz? Gençlerin yüzde 60'ının geleceğini yurt dışında aradığı bir ortamda yapıyoruz, kaçıyorlar. Ülkenin maliyesini, hazinesini idare eden bir Bakanın -Beyefendi, buradalar- devleti yok farz ettiği, devletin olmadığını yabancı yatırımcılara ispat etmeye çalıştığı bir ülkede yapıyorlar. Londra'da, Londra'da yatırım çekmek için gittiği toplantıda, milyar dolarlarla oynayan yatırımcıların karşısında ülkede devletin olmadığını, bürokrasinin olmadığını ispat etmeye çalıştı; ne kadar hazin, ne kadar acı bir durum. Fakat bu Sayın Bakan, burada gelmiş bugün çok ciddi bir rakama ulaşmış olan "ek bütçe" adını verdikleri hâlbuki bir çift, 2'nci bütçe olan bu bütçeyi bize sunmuş durumda. Aynı zamanda, yine, "Altı ay uyuyun, uyanın bakın, ne hâle geleceğiz?" demişti. Sayın Bakan, biz uyumadık fakat sizler hakikaten başınızı kuma gömmüşsünüz, uyandığınızda gördüğünüz manzara Türkiye için hiç de iç açıcı değil, bundan da umarım biraz mahcubiyet duyuyorsunuzdur, sizler de grup olarak.

Bunun yanında, dar gelirlilerle ilgili söylediğiniz sözler son derce vahim. Dar gelirlilerle ilgili bu sözleriniz ülkenin dertlerini umursamadığınız manasına geliyor ki bu da bizim için son derece önemli bir ipucu, yine, sizin Hükûmetinizin niyetiyle ilgili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Bu bütçenin rakamsal değerinden ziyade niyetini sorgulamak lazım. Bu niyeti biz artık iyi olarak görmüyoruz. İyi niyetli bir idare değilsiniz ve iyi niyetli bir bütçe maalesef değil. Dar gelirliyi hiçe sayan bu bütçenin niyetinden biz çok ciddi manada kuşku duyuyoruz. Sizden beklenen tek bir şey var, Orhun Kitabeleri'nin öğütlerinin en başta gelenini burada sizlere hatırlatmak isterim: "Az milleti çok kıl, fakir milleti de zengin kıl." Bunu yapsanız kimse, sizden, başka hiçbir şey beklemiyor fakat az milletin... Daha da azalıyor bugün, gençler evlenemiyorlar, çocuk sahibi olamıyorlar, yurt dışına kaçıyorlar, ekonomik şartlardan dolayı büyük sıkıntılar içindeler; fakir millet daha da fakirleşmiş durumda.

En son yapmanız gerekeni şu şekilde ben özetleyeyim: Yirmi yıllık hikâyenizin son sayfasına hiç olmazsa şerefli bir imza atın ve istifa edin lütfen.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)