| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 29.06.2022 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ek bütçe... "Bir şirkette, bir ailede, bir yönetimde insan niçin ek bütçeye ihtiyaç duyar?" diye kendi kendimize sorduğumuzda... Normalde herkes maaşını alır, bir ay evinin geçimi için bir hesaplama yapabilir; başka kesimler de hesaplama yapabilir. Bu ek bütçeyle ilgili gelen kısma baktığımızda... Bir ailede büyük bir hastalık çıkabilir, bir şirkette büyük bir yangın çıkabilir, büyük bir felaket olabilir, onunla ilgili bir harcama yapabilirsiniz. Hepimiz düşünelim, bir şirkette, bir ailede, bir iktidarda yüzde 80 sapma olursa ne olur? O yöneticiyi görevinden alırsınız. Yüzde 80... Altı ayda bunu tutturamamışsanız, altı ayda siz tutturamamışsanız nasıl bir şey yapacaksınız?
Şimdi, ismini ek bütçe koymuşlar. "Ek bütçe" derken sanki cüzi bir şey, yüzde 70-80 oranında artırıyorsunuz. Altı ayda tüketmişsiniz, bitirmişsiniz. Altı ayda emekliye vermişseniz, emeklilikte yaşa takılanlara vermişseniz, çiftçiye vermişseniz, öğrenciye burs vermişseniz, kadınların sorunlarını çözmüşseniz, işsizlere iş bulmuşsanız, asgari ücreti 4-5 kat artırmışsanız, bayram ikramiyesi bekleyenlere 1.100 lira değil de 5 bin lira vermişseniz ek bütçeyi onaylarım. Hiçbiri yok. Hiçbiri olmadığı gibi, altı ay bekleyin, ne olacak? Altı ay bekledik, yüzde 70 oranında bir ek bütçe gelmiş. Sayın Bakan çıktı, söylediklerinin hiçbiri yaşama geçmiyor. Normalde, çalıştığımız yerlerde bu kadar sapma olan bir yöneticiyle hiçbirimiz çalışır mıyız? Çalışmayız veya hesap sorarız ama burada hesap sormadığımız gibi, bir düzenlemeye de gitmiyoruz.
Peki, bize dağıtılan -hiç bunun usulüne filan girmiyorum- aslında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından getirilen, bize sunulan cetvellerde ve Bakanın konuşmasında 55 kurumla -bakanlık ve kurumlar, kamu kurumları var burada- hepsiyle ilgili düzenleme var; bir tane demokratik kitle örgütü, sivil toplum örgütü yok. Bu yapılan düzenlemelerin hepsinde açın, cetvellere bakın, şöyle yazıyor: "Tüketime yönelik mal ve malzeme alımında, alım giderlerinde, akaryakıtta, yakıtta, yakacakta fiyat artışları nedeniyle kurumun ihtiyaçları var." Tamam. Peki, vatandaşın ihtiyacı yok mu? Vatandaş elektrik faturası ödeyemiyor, vatandaş doğal gaz faturası ödeyemiyor; vatandaş, temel ihtiyaçlarını alamıyor, geçinemiyor, çocuğunun masraflarını karşılayamıyor, mama alamıyor, süt alamıyor; üretici yem alamıyor, herkes bir sıkıntıda. Peki, onlar tüketmiyor mu? Onların yakıt ihtiyacı yok mu? Onların akaryakıt ihtiyacı yok mu? Artık, öğrenciler memleketlerine dönemiyor bayramda ulaşım pahalı olduğu için. Bununla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Kamu kurumlarına ihtiyaçları için düzenleme yapılıyor ek bütçede. Ama bütçenin girişinde öyle bir tanım var ki okusanız sanki her şey vatandaş için; giriş öyle, uygulama hiç de öyle değil.
Peki, normalde bir bakan konuşma yaparken, yüzde 80 oranında bütçe artmışken bütçede bizim yaptığımız hep karşılaştırma olur. O da nedir? Arkadaşlar, Sayın Bakanın 30 sayfalık konuşmasında bir tane "barış" kelimesi yok, bir tane "insan hakları" kelimesi yok, bir tane "eşitsizlik" kelimesi yok, bir tane işsizlikle ilgili kelime yok, hukukla ilgili kelime yok, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili düzenleme yok; hiçbir tanesi bu 30 sayfanın içinde geçmiyor. Yani o zaman siz nasıl "ek bütçe" diyeceksiniz? O zaman o, medyaya "Müjde! Herkese düzenleme yapıyoruz." dediğinde bunu nasıl açıklayacaksınız? Bir diğeri, ne yok? Ya "Özür dileriz." yok "Keşke yapmasaydık." yok "Hedefi şaşırdık." yok "Hata yaptık." yok, bütün bunlarla ilgili bir şey yok; özür de yok, öz eleştiri de yok, hiçbir şey yok, "Biz biliriz." mantalitesi var. Ve bütün bunlarla beraber öyle bir hâle gelmiş ki... Bakan sayfa 23'te ne diyor? Ben orada da okudum -Sayın Bakan yok burada- bunu arkadaşlar. Diyor ki: "Küresel düzeyde yaşanan pek çok olumsuz gelişmenin ekonomimiz üzerinde oluşturduğu baskıya ve artan maliyetlere rağmen 2022 yılı bütçe hedeflerini gerçekleştirme noktasında elhamdülillah bir sorun yaşamıyoruz." Ya, peki, sorun yaşamıyorsak bu yüzde 80 sapma nedir? Bu getirilen tablo nedir? Ya, mademki hiçbir sorun yok, hiçbir problem yaşanmamış, hedef tutturulmuşsa o zaman bu niye geliyor? Yok.
Bir de bir örnek var: "Japonya'da da Almanya'da da Fransa'da da buna benzer düzenlemeler var." Japonya'da da Fransa'da da Almanya'da da düzenlemeler varsa ben de başka bir örnek vereyim. Başka örnek nedir? Bir aileyle beraber yandaş zengin oluyor, özelleştirme var, kamu-özel iş birliği var, inşaatlar yapılıyor, altyapı yapılıyor ve bunula ilgili müteahhitler, yandaşlar çok zengin oluyor; beraberinde talan gelişiyor, yolsuzluk gelişiyor, beraberinde medyaya el konuluyor ve orada bir hedef olması lazım ayrımcılık, kutuplaştırma, nefret için. Nedir? Tamil gerillaları. Tamiller, Tamiller problem çıkartıyor. Ülke neresi? Sri Lanka. Neydi? Barıştan vazgeçip çöktürme planına yöneldiler ve bu çöktürmeyle beraber kim ne konuşuyorsa; işçi, emekli, köylü, kim ne konuşuyorsa: "Teröristsin!" "Hainsin!" Ve ne oldu? Başbakan Ranil Sri Lanka'da çıktı, şunu dedi: "Elektrik parasını, gıda parasını, yakıt parasını yurttaş ve devlet ödeyemediği için, ben Sri Lanka'nın iflasını ilan ediyorum." Dünyada bu da yaşanıyor. Siz çöktürme, ayrımcı, kutuplaştırıcı, nefret söylemiyle yola çıkarsanız, güvenlikçi politikaları önde tutarsanız, adaleti yok ederseniz, yargıyı yok ederseniz, siyaseti tümüyle tahakküme dönüştürürseniz demokrasiden uzaklaşırsınız, özgürlüklerden uzaklaşırsınız ve sonuçta birisi çıkar "İflas ettik." der. Japonya, Fransa, Almanya örneği varsa bir başka örnek de böyle var; ona dikkat etmek lazım çünkü daha önce de bu örnek alınıyordu.
Arkadaşlar, bir diğeri vergi. Az önce hocam da söyledi; ya, vergiyle ilgili, dolaylı dolaysız vergi konusunda bir düzenleme yok. Madem o kadar Fransa, Almanya, başka Avrupa ülkelerinden örnek veriyorsunuz, vergi konusunda da öyle bir düzenleme yapın. Yok. Türkiye'de az kazananlar, asgari ücret alanlar, zar zor geçinenler vergisini veriyor. Bu vergiyi kim yiyor? Sermaye yiyor. Vergi vermediğinde ceza ödüyor, yaşamını idame ettiremiyor; elektriğini ödeyemiyor, doğal gazını ödeyemiyor, tarlasını süremiyor ama sermaye sıkıntı yaşadığında istisna var, harçta istisna var, kolaylaştırma var, hibe var, af var yani sermayeye her türlü kolaylık var, parasını vermiyor; parası az olanlardan, emeğiyle geçinenlerden aldığını da ona veriyorsun. Nedir örneği? Kur korumalı mevduat. Bu bütçe -ne diyor- 40 milyar artırılıyor kur korumalı mevduat için. Çözüm oldu mu? Döviz tekrar altı ay önceki aynı seviyeye gelmiş, aynı seviyeye gelmiş. Tekrar devlet destekli bir düzenleme düşündüler senetlerle ilgili, 7 milyarlık bir katılım oldu çünkü Türkiye'de belli bir azınlığın parası var, belli bir azınlığın parasına... Sizin getirdiğiniz düzenlemeler hiçbir zaman insanları mutlu etmeyecek ve problemleri daha da artıracak.
Arkadaşlar, bir diğeri: Şimdi, düzenleme yapıyorlar -yukarıda Plan ve Bütçe Komisyonunda da konuşuyoruz, birçok düzenleme var- bir hafta sonra bayram, 1.100 lirayla ilgili bir düzenleme yok, 1.100 lirayla ilgili. Şimdi, Bakanlık burada, bütçe burada hazırlanıyor, binlerce insan değil, milyonlarla ifade edebileceğimiz insan bayramda ne masraf yapacağını düşünüyor. 1.100 lirayı nisan ayında da artırmadılar bayramda çünkü Çalışma Bakanı dedi ki "Hiperenflasyon olur." Ya, bir yığın şirkete, elektrik kurumlarına, özelleştirdiğiniz kurumlara birçok özellik yapıyorsunuz, birçok kolaylık sağlıyorsunuz, bayram ikramiyesiyle ilgili bir düzenlemeyi düşünmüyorsunuz. Sonra da kurbandan söz edeceksiniz, şekerden söz edeceksiniz, çaydan söz edeceksiniz, hayırdan söz edeceksiniz ama insanlar borcunu ödeyemiyor. Öyle bir düzeye getirdiniz ki bu ülkeyi, borcu olanlar artık harç parasını ödeyemiyor. Mayıs ayında bir çalışma yapılmış, mayıs ayındaki çalışmaya göre günde 18 bin tane haciz işlemi yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bir kısmından yüzde 2, bir kısmından yüzde 11 oranında harç parası alınıyor. Haciz işlemlerindeki harç, neredeyse geçime dönüşecek iktidar için.
Bir diğer problem arkadaşlar, bölgeler arası eşitsizlik. Sanayi Bakanlığının, TÜİK'in yaptığı çalışmalara göre, illeri sayacağım ben, bu iller tümüyle her zaman daha sıkıntıda: Muş, Ağrı, Iğdır, Kilis, Siirt, Kars, Van, Mardin, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Urfa, Adıyaman, Bingöl, Erzurum, Hakkâri yoksul, işsiz ve hep de ekonomik açıdan en dipte. Bunu Sanayi Bakanlığı ve TÜİK söylüyor. Bölgeler arası eşitsizlik olduğu sürece, ne kadar yatırım yaparsanız yapın makası kapatamadığınız sürece, eşitsizlikler var olduğu sürece hiçbir soruna çözüm bulamazsınız.
Teşekkür ediyorum, saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)