GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:110
Tarih:30.06.2022

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığı yetkilileri; 343 sayılı Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine partimiz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmeye başladığımız kanunla ilgili değerlendirmeye geçmeden önce bazı hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Teklifin görüşüldüğü komisyon toplantımıza 36 muhatap kurum, dernek davet edilmiştir. Ne ilginçtir ki mavi vatan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi Türkiye Cumhuriyeti için hayati önemi haiz konularda fikirlerini beyan eden Türkiye Emekli Subaylar Derneği bu muhataplar arasına girememiştir. Bu davranış, iktidarın kendisi gibi düşünmeyenlere karşı ne kadar hoşgörüsüz olduğunun da ispatıdır.

Kanun teklifi, biz Komisyon üyelerine 20 Haziran Pazartesi akşamüstü gönderilmiş, ardından apar topar 22 Haziran Çarşamba günü Komisyonumuz toplantıya çağrılmıştır. Bu aceleyi anlayabilmiş değiliz. En azından üç beş gün bir süremiz olsa ilaveler yaparak veya yanlış gördüğümüz şeyler üzerinde tartışarak daha kaliteli, Meclisin itibarına daha yakışır bir yasama faaliyeti yapabilirdik. Gerçi, aslında neden bu kadar acele edildiğini tahmin edebiliyoruz. Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı 23 Mayısta Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada "Yoklama kaçağı gençlerimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolunu açıyoruz. Kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilirler. Bakaya gençlerimizin sıkıntısına çözüm getiren bu uygulamanın hayırlı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

Meclisin itibarının korunmasından söz açılmışken, bir ay önce Cumhurbaşkanının bugün görüşeceğimiz yasayı kanunlaşmış gibi açıklamasına AKP Grubu ne cevap verecek, doğrusu merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bu açıklamasının ardından, bakaya kalmış yurttaşlarımız askerlik şubelerine müracaat ettiler, askerlik şubelerinin hiçbir şeyden haberi yok. Cumhurbaşkanı hiç değilse "Meclise sevk edeceğiz, yasalaşırsa bunlar bunlar olacak." şeklinde konuşabilirdi. Cumhurbaşkanı, Meclisin çalışma biçimini bilmiyor olamaz, danışmanları da herhâlde yasama faaliyetlerinin nasıl yürüdüğünü biliyorlardır. Bunun bence tek anlamı var, Cumhurbaşkanı diyor ki: "Ben Meclisi falan takmam, söyler geçerim." Milletvekilleri de Mecliste sonradan öğrenirler hangi yasayı çıkaracaklarını. Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama bence bu tutum başlı başına Meclisi hiçe sayan bir durum ve bu da hep sizin övgüyle bahsettiğiniz, tek adam rejiminin çarpıcı bir örneği.

Başta da dediğim gibi kanun teklifi çok aceleye getirilmiş bir teklif; bu iş için hepimiz mesai harcıyoruz. Hazır böyle bir çalışma yapılırken pek çok önemli konunun da çözümü yer alabilirdi bu kanun teklifinde. Örneğin, emekli binbaşılarımızın yaşadığı mağduriyeti giderebilirdik, bu komutanlarımız yıllarca şerefle ülkelerine hizmet etmişler, teröristle çatışmışlar, canlarını hiçe sayarak vatanımızı korumuşlar; şimdi geçim sıkıntısıyla boğuşuyorlar. Bizim bu yaptığımız vefasızlıktır değerli arkadaşlar. Emekli aylığının görevdeki maaşa oranına baktığımızda yine binbaşı gibi üstsubay olan kıdemli albayın maaşının yüzde 70'i, albayın maaşının yüzde 59'u, yarbayın maaşının yüzde 57'si bağlanırken bir binbaşımız emekli olduğunda maaşının ne kadarı emekli aylığı olarak bağlanıyor biliyor musunuz? Yalnızca yüzde 40'ı. Bu oran astsubaylar için yüzde 54, uzman çavuşlar için yüzde 59. En düşük maaş bağlanma oranı, maalesef, binbaşılarımızda değerli arkadaşlar. Bunu düzeltebilirdik; Komisyonda bu konuda bir yeni madde ihdası teklifimiz de oldu ancak maalesef, reddedildi. Hâlâ geç kalmış değiliz; bizim bu konuda bir yeni madde ihdası teklifimiz olacak biraz sonra. Bu konuda yapılacak her türlü olumlu değişikliğe olumlu davranacağımızı bilmenizi isteriz.

Başka ne konuda düzenleme yapabilirdik? Mesela, emeklilikte yaşa takılan albaylarımız var; durumları vahim, kadrosuzluktan emekli edilmişler ancak gereken yaş şartını dolduramadıkları için emekli olmayı bekliyorlar. Onca yıl hizmetten sonra hiçbir gelirleri olmadan beklemek zorundalar. Bu konuyla ilgili de bir düzenleme yapabilirdik ama maalesef o da gündemimizde yok. Askerî liselerin ve harp okullarının yeniden açılması için de bir düzenleme yapabilirdik, maalesef, o da yok değerli milletvekilleri. Bu okulların kapanması yanlıştır. Bu yapılan, pire için yorgan yakmaya benzer.

Askerlik, doğası gereği kendine özgü kuralları olan bir meslektir, aslında bir meslek olmaktan çok bir yaşam biçimidir. Bu kültürün gençlerimize kazandırılması küçük yaşlarda başlayan sürekli ve tutarlı bir eğitimle mümkündür. Yıllardan beri bu amaç için hizmet veren bu kurumlar kapatılmamalıydı. Bu konuyla ilgili bütün cumhuriyet birikiminin bir kenara atılması söz konusudur ki bu da ileride kötü sonuçlar doğurabilecektir. Tıpkı askerî hastaneler ve askerî mahkemelerin kapanmasında olduğu gibi, iktidar, bu anlayışla askerî vesayeti bitireceğini iddia etse de partili Cumhurbaşkanı gücüyle partizan vesayetin önü açılmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Yapılması gereken, bu kurumların aksayan yönlerini düzenleyip yenileyerek aynı kültürün devamının sağlanmasıdır.

Sözleşmeli er ve erbaşların da pek çok sorunu var, bu teklifte onlara da çare olabilirdik maalesef o da yok. Görevde geçirdikleri yedi yılın sonunda devlet memurluğuna geçiş hakkı tanınmıştı ancak Millî Savunma Bakanlığı konuyla ilgili yönetmeliği hâlâ çıkaramadığı için bu askerlerimiz bekliyorlar. Bu ve bunlar gibi pek çok bekleyen sorunu çözmek mümkündü ancak yapamıyoruz.

Kanun teklifine gelince, bakaya kalanların bedelli askerlikten faydalanmalarıyla ilgili parti olarak bizim de kanun teklifimiz mevcut, bu konuda bir sorun yok ancak ödenecek ücret konusunda, bakaya kalınan her yıl için bir gün bile geçmiş olsa 9.418 lira ödenecek olması oldukça sıkıntılı. Kredi kartı faizlerinin bile günlük işlediği ülkede bir gün için bir yıllık bedel ödenecek olması pek adil değil. 56.500 lira bedelli parasıyla birlikte değerlendirildiğinde rakam yıla bağlı olarak hayli yükselebiliyor. Bakaya kalanların içinde maddi sıkıntılarından ve ailesine bakmak zorunda olduğundan dolayı askere gidemeyenler var. Yıllık ödeme için bir düzenleme yapılması faydalı olacaktır diye düşünüyoruz.

Kanun teklifinde astsubayların özlük haklarıyla ilgili bir düzenleme de mevcut. Düzenleme, maalesef, bu hâliyle tüm astsubayları kapsamaması nedeniyle yetersiz kalmış durumda. Teklif bu şekilde yasalaşırsa sayıları 2 bin civarında olan 60'lı, 70'li veya 80'li yıllarda emekli olan astsubaylarımızı kapsamıyor. Yaşları bir hayli ilerlemiş bu askerlerimizin emekli maaşları şu anda 5.200 lira civarında, yapılacak bu düzenlemeyle maaşları 6 bin lira civarına çıkarılacak; fark 800 lira, devletimiz için fazla olmayan bir rakam. Yıllarca ordumuza hizmet etmiş askerlerimiz için yapabileceğimiz bir şey bu. Ayrım yapılmadan tüm astsubaylarımızın bu iyileştirmeden faydalanmasını istiyoruz. Bu konuda Komisyon görüşmelerinde 2 önerge verdik ancak maalesef reddedildi; hâlâ geç kalınmış değil. Astsubaylarımızın, ayrıca, sicil affı ve tazminat talepleri de bizleri bekleyen diğer sorunlar. Bu konularda da atılacak adımları destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Askeri Ceza Kanunu'nda sanığın yokluğunda yargılamanın devamına olanak sağlayacak bir değişiklik teklifte mevcut, sanığın ifadesi alınmadan süreç devam ettiriliyor. İlgilinin ifadesinin alınması, ceza hukukunun temel prensiplerinden olan savunma hakkı ve vicahilik ilkesinin bir tezahürüdür. Sanığın yokluğunda hüküm kurulabilecek hâller Ceza Muhakemesi Kanunu madde 193, 194 ve 195'te, kaçak sanık bakımından madde 247'de sayılmıştır. Teklifin söz konusu maddesi, ceza muhakemesi hukuku ile aynı doğrultuda ele alınmalıdır. Bu hâliyle idarenin suistimaline açık olacaktır.

Yine teklifin 2'nci maddesinde, askerî araçları kullanmakla görevlendirilen yükümlü erbaş ve erlerin aracın kullanımından kaynaklanan zararından sorumlu olmamalarına ilişkin bir düzenleme mevcut ama araç kazası nedeniyle harp malzemesine zarar vermek suçundan kasıt veya ağır kusur nedeniyle mahkûm edilirse sorumlu tutulacaklar. Burada "kasıt ve ağır kusur"un eklenmesi olumludur ancak "mahkûm olmaları durumu hariç" ifadesi yargılamanın bitmediği hâllerde mağduriyetlere sebep olabilecektir.

Mahkûmiyet kararının kesinleşmesinin beklenmesi yoruma mahal vermeyecek şekilde eklenmelidir.

Teklifin 8'inci maddesinde ise askerî yargılamayla ilgili aslında bir itiraf mevcut. Bildiğiniz gibi, 2017 Anayasa değişikliğiyle askerî mahkemeler kaldırılmıştı. Maddenin gerekçesinde, mevcut işleyişte aynı olay ve nitelikteki eylemlere ilişkin Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki mahkemelerde farklı kararlar verildiği, bunun da askerî hizmeti olumsuz etkilediği belirtilmekte.

Değerli milletvekilleri, biz de askerî mahkemeleri kaldırmayın derken tam da bunu işaret etmiştik; işte, başımıza geldi. Alıştığımız şekilde, alelacele alınan bir kararı daha düzeltmek için uğraşıyoruz. Uygulama birliğinin sağlanabilmesi için 9 bölge idare mahkemesinin bulunduğu iller yetkili kılınıyor. Biz söyledik, askerlik kendine özgü bir akışı olan, itaat, otorite ve disiplin yönleri de olan bir hukuk alanı. Bu alanın adil yargılama hakkının prensiplerine uygun bir şekilde, askerî mahkemeler ve askerî hâkimlerce yürütülmesi gerekmektedir, bunun bir askerî vesayet olarak algılanması yanlıştır. Askerî mahkemelerin, aksaklıkları varsa giderilerek özel ihtisas mahkemeleri olarak yeniden açılmaları yerinde olacaktır. Yapılmak istenen düzenleme yine sorunun temelini yani sivil-asker hayat ayrımını göze almadığından faydalı olmayacaktır.

Gelelim teklifin en can alıcı maddesine, deyim yerindeyse zurnanın zırt dediği yere: Teklifin 3'üncü maddesiyle, Genelkurmay Başkanının 65 olan yaş sınırının Cumhurbaşkanın takdiriyle 72 yaşına kadar uzatılmasına imkân veriliyor. Bir kere, bu madde başlı başına Anayasa'ya aykırıdır. Evet, Anayasa Cumhurbaşkanına pek çok yetkiyi kapsam olarak vermektedir ama aynı Anayasa Cumhurbaşkanına kişiye özel bir düzenleme yapma yetkisi vermemektedir. Gerekçede, devam eden terörle mücadele faaliyetlerinin etkin bir şekilde sürdürülmesi ve harekâtlardan elde edilen tecrübelerin aktarılması amaçlarından bahsedilmiştir. Mevcut Genelkurmay Başkanı emekli edilirse terörle mücadele zafiyete mi uğrayacaktır? Bu Genelkurmay Başkanı bu mücadeleyi tek başına mı vermektedir? Mevcut terörle mücadeleyi zafiyete düşürmeden sürdürebilecek hiç kimse kalmamış mıdır? Harekâtlardan bir tek bu Genelkurmay Başkanı mı tecrübe elde etmektedir? (CHP sıralarından alkışlar) Öyleyse vay hâlimize!

Bütün bunlar düşünüldüğünde, bu maddenin bir tek kişinin görev süresini uzatmak için yapıldığını görmekteyiz değerli arkadaşlar. Genelkurmay Başkanının yetkileri zaten kuşa döndürülmüştü, hatırlarsınız; Jandarma İçişleri Bakanlığına; Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Millî Savunma Bakanlığına bağlanmıştı yani emrinde muharip kuvvet dahi bırakılmamıştır, nasıl bir tecrübenin aktarılmasından bahsediyorsunuz? Kaldı ki mevcut Genelkurmay Başkanımızın ordunun üst kademelerinde görev yaptığı dönemde ordu içerisinde yuvalanmış FETÖ, darbe girişiminde bulunmuştur. Kimse kusura bakmasın, Sayın Bakan dâhil, icracı komuta kadrosu da bu terör örgütünün Silahlı Kuvvetlerde yuvalanması sırasında görevde oldukları için sorumludurlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bu sorumluluk bile başlı başına, ödül gibi yapılacak bir görev uzatmasının önünde engel olmalıdır. Ayrıca, bu uzatma, hangi nesnel kriterlere göre yapılacaktır? Partili bir Cumhurbaşkanının olduğunu unutmayın. Kendi dünya görüşünden olan bir Genelkurmay Başkanının sadakat ve biat kabiliyeti mi karar vermede etkili olacaktır?

Görev süresi uzatılan bir Genelkurmay Başkanı ile uzatılmayan açısından durum ne olacaktır? 65 yaşın üstündeki vatandaşlarımız, doktor raporu olmadan noterde arabasını dahi satamazken biz, niye yaş sınırını 72'ye çıkarmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlar? En başta bu madde, bize göre 1 kişi için çıkarılmasından dolayı, kanunun "genellik" ve "soyutluk" niteliklerine aykırı olup Anayasa'nın 2'nci maddesinde öngörülen "hukuk devleti" ilkesine uymamaktadır. Genelkurmay Başkanının, koltuğunu koruma kaygısıyla partizanlaşması ihtimali, ülke savunması ve demokrasisi açısından ciddiye alınması gereken tehlikeler içermektedir. Bu da Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki "devletin bütünlüğü" ilkesiyle çelişmektedir. Ayrıca, Genelkurmay Başkanının görev süresinin Cumhurbaşkanının keyfî kararıyla uzatılması, bu kıdemdeki diğer askerlerin bu olanaktan yoksun hâle gelmelerine yol açacaktır. Bu durum, Anayasa'nın "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez." hükmünü öngören 70'inci maddesinin ikinci fıkrasına da aykırıdır. Madde yasalaşırsa Genelkurmay Başkanının hiyerarşik astı durumunda olan komutanların terfilerinin engellenmesi ve emekliye sevk edilmelerinin önü de açılmış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, devlette ve kurumlarda devamlılık, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde statü ve liyakat esas olmalıdır. Bir hukuk devleti, varsayılan üstün nitelikli, belirli kişilerin yeteneklerine muhtaç olarak ayakta kalamaz. Devlet, genel ve soyut normlarla yönetilir ve objektif ölçütlere göre belirlenecek zamanda haleflere kamusal mevkilerin devriyle yaşamına devam eder. Bu düzenleme, kişiye özel bir düzenleme çabasıdır ve devlet işleyişi açısından çok yanlıştır. Eğer bunun kişiye özel bir uygulama olmadığında ısrarcıysanız yalnız bu kanunun getirilmeye çalışıldığı tarihe bakmak bile yeterlidir. Neden 30 Ağustostan, askerî terfilerin belli olacağı, mevcut Genelkurmay Başkanı gibi, yaşı dolanların emekli edileceği tarihten önce bu yasa yetiştirilmeye çalışılmaktadır? Samimiyseniz, buyurun, değişikliği 1 Eylülden itibaren geçerli olacak şekilde yapalım, mevcut Genelkurmay Başkanını kapsamın dışında bırakalım ama maalesef bu mümkün olmayacak, bunu hissedebiliyoruz.

AKP iktidarı her alanda yanlış yapmaya devam ediyor. Meclis çalışmalarımızın önemli bir bölümü hatalı çıkarılan yasaların düzeltilmesi için yeni yasaların çıkarılmasıyla geçiyor. Ekonomiden tarıma, dış politikadan sağlığa, millî eğitimden millî savunmaya bu ülkeyi yönetemiyorsunuz sayın iktidar vekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)

Tıpkı bu teklifle geçirmeye çalıştığınız kişiye özel uygulama gibi, bir kişinin peşine takıldınız ülkeyi uçuruma sürüklüyorsunuz. Emekli perişan, çiftçi perişan, işçi perişan, esnaf perişan; bu aziz millet sizleri benzin kuyruklarıyla, soğan ve patates depolarına yaptığınız baskınlarla, taneyle satılan domates ve patlıcanla, milletin aklıyla alay eden, gözlerine bakılmasını isteyen Bakanınız ve türevleriyle anacak ve ilk seçimde yandaşa aktardığınız paralarla, arka kapıdan sattığınız dolarlarla, uydurduğunuz ekonomi politikalarıyla, halkı birbirine düşürmeye çalışmanızla, işsizlikle, pahalılıkla gerçekten bıktırdığınız ucuz ekmek kuyruğundaki halkımızca gönderilecek ve tarihteki yerinizi alacaksınız.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)