GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:110
Tarih:30.06.2022

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, partim ve Grubum adına, görüşülmekte olan 343 sıra sayılı Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, iktidarın yanlış ekonomi politikaları sonucunda derin bir yoksullukla karşı karşıya kalmıştır. Bu derinleşen yoksulluk hâli öyle bir boyuta geldi ki artık "orta gelir" kavramı tedavülden kalktı. Ya ekonomik yönden güçlüsün ya da tam tersi bir durum söz konusu. Ekonomik yönden güçlü olan da küçük bir azınlık. Doktorundan memuruna, iyi bir meslek olarak adlandırılan birçok iş kolu bugün yoksulluğu en net biçimde hissediyorlar. 2022 yılının birinci altı aylık döneminde en düşük memur maaşı 6.429 lira; 2022 Ocak ayı yoksulluk sınırı 14.228 lira, Nisan 2022'de ise 18.000 lira. Her geçen gün açlık ve yoksulluk sınırı yükselirken gelirler ise aynı hızla kaybolmaktadır. Artık asgari ücrete yapılan zammın ortaya çıkan enflasyon karşısında hiçbir önemi kalmamıştır. Sadece temel ihtiyaçlar bugün asgari ücretin yarısına tekabül etmektedir.

Şimdi, önümüzde mübarek Kurban Bayramı var. Eskiden bayramdan önce kurbanlar alınır, konu komşuya pay edilirdi, dinî vecibelerle toplumsal dayanışmanın aslında en güzel örneklerinden birini gözlerimizle görürdük fakat bu bayram insanlar bırakın kurban alıp kesmeyi, evine 1 kilogram et almanın yolunu bulamıyor. Geçim sıkıntısı içinde boğulan halk kendi hâline bırakılmış durumda. İktidar sanki Türkiye'de bir kriz yokmuşçasına olağanüstü hâli olağanlaştırmaya çalışıyor, yok sayıyor. İnsanlar kimseye muhtaç olmadan, kimseye el açmak zorunda kalmadan geceleri rahat uyuyabilmek ve çocuklarını güzelce büyütmek istiyor; bu, çok mu büyük bir talep? Siz, bu halklara, size oy versin vermesin, bunu sağlamakla kendinizi yükümlü hissetmiyor musunuz? Üç beş maaşlı bürokratlar, her ihaleyi alan şirketler evine 1 kilogram et alamayan, çocuğuna bez, mama alamayan insanlardan daha mı kıymetli?

Ey, iktidar mensupları! Siz ne istediniz de bu halk size vermedi? Bu halkın karşılığında istediği insanca geçinebilmek, bunu bile çok görüyorsunuz. Hani "Memleketi şirket gibi yöneteceğiz." diyorsunuz ya, bugün sizin bu şirketinizin kapısının önüne kocaman bir "Battık." yazısı yazmanız gerekiyor. "Enflasyon demeyin hayat pahalılığı deyin." diyerek neyle, kiminle dalga geçiyorsunuz? Bizler burada paralı yollardan şikâyet ederken halk, devlet yolunu dahi kullanamayacak duruma geldi.

Şimdi, burada "Avrupa şöyle krizde" "Almanya bizi şöyle kıskanıyor." diyerek mutfakta kaynayan tencereye bahane aramayın. Bir tercih yaptınız ve tüm halklara bu tercihin bedelini ödetiyorsunuz. Neydi bu tercih? Sermaye sahibi, para sahibi, holding sahibi, nüfuz sahibi insanlara devletin tüm imkânlarını yağmalama hakkı vermek.

Covid döneminde halkın ne kadar yanında durduğunuzu net bir şekilde gördük. Tüm ülkeler -esnafından halkına- destek yarışına girmişken sizler bankalardan kredi vermeyi hizmet, 3-5 bin lira hibe etmeyi de çözüm olarak masaya koydunuz. İşte, bugün, yeni Covid-19 dalgasından bahsediliyor. İnsanlar artık ölmekten de Covid'den de korkmuyor; insanlar vakti geldiğinde, yalnız kalacaklarını, yanlarında kimse olmayacağını bildikleri için korkuyorlar. İşte, Ankara Tren Garı'nda işletmeci şirket "Covid-19 döneminde kâr etmiyor." diye sözleşmesi uzatıldı; esnaf dükkân kapattı, kılınız kıpırdamadı. Seçimler ister zamanında olsun, ister erken; halk seçimini çoktan yaptı. Zor gününde, dar gününde yanında olmayan, her başarısızlığına mazeret üreten bu iktidarın ve ortaklarının hesabı görülecek.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)