| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 01.07.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu torba kanun teklifinin hayırlı olmasını dilerim.
Teklif sahiplerinden, ilk imza sahibi, değerli mevkidaşım Orhan Yegin Beyefendi'ye de -ayrıldılar salondan şu anda- iyi niyetinden dolayı ve Komisyon sırasındaki güzel anlatımlarından dolayı teşekkür ederim.
Son Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısından sonra Genel Kurula gelen bu son kanun teklifinde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine de yaptıkları katkılardan dolayı ve güzel çalışmalarımızdan dolayı -maalesef, her ne kadar, ülkemize çok faydalı çalışmalar yapabildiğimizi düşünmesem de- teşekkür ederim.
Evet, bir millî güvenlik sorunu hâline gelmiş olan ekonomimizin durumu ortadayken yine, 57 maddelik, daha sonra 65 maddeye çıkan bir torba kanun teklifini görüşüyoruz. Maalesef, çok mutlu bir başlangıç yapamadık, son derece hazırlıksız yakalandığımız bir torba kanun teklifi oldu. Önce usulle başlamak isterim müsaade ederseniz. Ben öğretim hayatım boyunca da çalışmadan derse girmeyi pek sevmezdim, okumadan imtihana girmeyi de sevmezdim; diğer komisyonlarda da -burada NATO Parlamenter Asamblesinden arkadaşlarımız da var- hazırlıksız komisyon toplantılarına gelmek hiç âdetim değil fakat çok üzülerek ifade etmeliyim ki bu Komisyona -57 maddeden 65 maddeye çıkan- bu Komisyon toplantısına tek kelime okuyamadan geldik, sadece ben değil, neredeyse bütün milletvekili arkadaşlarımız çünkü...
(Uğultular)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Sayın Başkanım, biraz sessiz olabilirler mi arkadaşlar çünkü konsantre olamıyorum maalesef.
BAŞKAN - Ramazan Bey, oradan ses, gürültü geliyor. Arkadaşlar, dışarıda konuşun lütfen...
Buyurun Sayın Vekilim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.
...gece on ikide gelen maddelerden sonra biz, Komisyon toplantısına girene kadar hiçbir hazırlık yapamadan bu toplantılara girdik. Bu toplantılarda biz katkı yapmaya tabii ki çalıştık fakat bu yapılan, aslında, biz milletvekillerine yapılan bir haksızlık ve saygısızlıktan öte bu kanun metninden, bu kanun teklifinden faydalanacak olan milyonlara yapılan bir saygısızlık ve haksızlıktır. Onlara yeteri kadar katkı yapmamız engellenmiştir. Bu vesileyle, iktidar sorumluluğu ve ruhu taşıyan bir partinin mensubu olarak, her ne kadar muhalefette de olsak bu kanun teklifine istediğimiz katkıyı yapamamaktan dolayı aziz milletimizden özür dilerim. Bunun müsebbibi biz değiliz, maalesef, iktidardır. Bunu da buradan açıklıkla ifade etmek isterim.
Dediğim gibi, bu tavır ve uygulama milletimize yapılan büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır. Bu kanun teklifi konuşulurken, görüşülürken Orhan Bey'in çok büyük iyi niyetine rağmen çok büyüklük de sıkıntılar yaşadık; kanun teklifiyle ilgili detay bir türlü alamadık, etkileyeceği alanlarla ilgili detaylı bilgiler alamadık. Bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyorsa etkileyeceği alanların, sektörlerin, milyonların nasıl etkileneceğinin, ne tarz bir duruma düşeceğinin ve pozitif manada veya negatif manada ne kadar etkileneceğinin de analizi yapılması lazım. Böyle bir analiz de bizim hiçbir şekilde elimize geçmedi, alamadık.
Toplantılar sırasında, bazı milletvekillerimiz, hatta iktidardan da milletvekillerimiz, Sayın Başkanımız haklı olarak -eksik olmasınlar- bürokrasiyle ilgili de eleştirilerde bulundu, bürokrasinin bu konuda yetersiz kaldığıyla ilgili eleştirilerde bulundu. Ben bu konuyla ilgili Komisyon toplantısı sırasında da fikirlerimi söyledim ve nedense büyük bir tepkiyle karşılaştım, bu tepkinin de nedenini hâlâ anlamış değilim. AK PARTİ iktidarının ve mensuplarının bu tip siyasi yorumlara tahammülsüzlüklerini de çok büyük şaşkınlıkla karşılıyorum, herhâlde tükenişin bir sembolü olarak da bunu değerlendiriyorum.
Neden Komisyon toplantılarında yeteri kadar bilgilenemiyoruz? Milletvekillerinin iyi niyetine rağmen, iktidar partisi milletvekillerinin iyi niyetine rağmen, imza attıkları yasa teklifleriyle ilgili ellerinden geldiğince bizleri bilgilendirmek istemelerine rağmen bürokrasiden yeteri kadar destek alamıyorlar; bunu görüyoruz. Bunun sebebi açıkçası şudur değerli milletvekilleri: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Bu sistem, maalesef bürokrasiyi de yasamanın iktidar kanadı milletvekilini de kurban ediyor; sistemin kurbanıdır bürokrasi de yasamanın iktidar kanadı da. Bildiğiniz gibi yeni sistemde, Anayasa'da da yazdığı gibi bakanlar, bakanlıklar Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu değiller. Meclise karşı sorumluluğu olmayan bakanın yani iktidarın tek siyasi sorumlusunun sekretaryasının Meclise sorumluluğu yokken onun altında çalışan bürokrasinin de Meclise sorumlu olduğu hissini edinmesini beklemememiz lazım. Onlar tek bir kişiye, tek bir makama, saraya sorumlu olduklarını bildikleri için buradaki değerli iktidar milletvekillerini de hiçe sayabiliyorlar zaman zaman ve taşıdıkları devlet sorumluluğunu bazen unutabiliyorlar. Ben bunun suçunu değerli bürokrat arkadaşlarda bulmuyorum, bunun suçu tamamen sistemdedir ve bu sistemin değişmesine de az kalmıştır. Bunu da buradan ifade etmek isterim.
Kanun teklifinin özüne gelecek olursak kanun teklifi 2 aşamadan oluşuyor. Bize, eğitimin eğitim olduğu zamanlarda ben ilkokuldayken kompozisyonlar yazdırılırdı veya makaleler, romanlar okutulurdu ve bize sorarlardı "Ana fikir ve ana duygu nedir?" diye. Bana kalırsa bu kanun teklifinin ana fikri, iktidar partisinin gidici olduğunu anlamış olmasından dolayı arkasında bırakacağı kadroların hayatlarını garantiye alma fikridir. İktidar partisi, bugün giderayak yaptığı bütün sorumsuzluklara imza attırmak için kendi kadrolarına bir garanti verme ihtiyacı duymuş, özellikle Meclis üst idari kadrolarına bir garanti verme ihtiyacı duymuş ve -inşallah- daha sonra gelecek iktidarın Meclis yönetiminde elini kolunu bağlayacak çok haksız bir uygulamaya imza atmış. Umarım ki bu bir gelenek hâline gelmez; bu yanlış, sağlıksız uygulama burada son bulur ve umarım ki bu madde geri çekilir; Türk devlet geleneğine hiç uymayan, çok çok sakıncalı, hastalıklı bir maddedir.
Ana duyguya gelirsek ana duygu ise seçimi kaybedeceklerini yine anladıkları için "Sandığın bir ucundan tutabilmek üzere nasıl boncuklar dağıtabiliriz?"le ilgilidir yani "Seçimi kaybedeceğiz ama bir ihtimal kazanabilmek için neler yapabiliriz." Burada da ek göstergeler başta olmak üzere milletimizin çok büyük bir kesimine birtakım avantajlar sağlamak amaçlanmış, bu da belli. Fakat bu ek göstergelerde de şunu hatırlatmak isterim: Partimizi kurduğumuz günden beri, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi "3600 ek gösterge" ifadesini Türk siyasetinde ilk söyleyen siyasidir diye ifade edebilirim ve bu ifadelerinden sonra Sayın Cumhurbaşkanı defalarca 3600 ek göstergeyi getireceklerini söylemişlerdir -seçimler geçmiştir- seçim vaatlerinde bulunmuşlardır ve bunu sanki zamana yaymak veya yapmamak için de çok geniş bir kesime yaymıştır ki bunun olması daha da güçleşsin diye. Samimiyetten kuşkuluyuz; eğer ki bu 3600 ek gösterge ve diğerlerinde samimi olsalardı seçim öncesine bunu bırakmazlardı ve zamanında hüsnüniyetle bu göstergeler uygulamaya geçerdi.
Ayrıca şunu da ifade etmek isterim: Bu uygulamalar yapılırken sanki kaş yapayım derken göz çıkartılmış. Yani burada bize yağmur gibi gelen şikâyetler var, haksızlıklar var. Özellikle kamu hayatında, kamuda büyük bir huzursuzluğa, hiyerarşide bir bozukluğa meydan verecek bir uygulama şu anda söz konusu. Bunun da niyeti tamamen... Millete hizmet için değil seçim kazanmak için yapılan bir kanun metnidir. Bu, Türkiye'ye yapılan en büyük haksızlıktır. Bunu yalnızca bu kanun metninde yaşamıyoruz, bundan önce gelen kanunlarda da bu dezavantajı, bu sakat anlayışı biz çok yaşadık.
Yine, burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda öyle kanun metinleri var ki -bu 57-65 maddelik kanun teklifinde de var- daha iki ay, üç ay, dört ay, beş ay önce yaptığımız kanunlar değiştirildi; bu kanun metninde de buna benzer bir uygulama var.
Teknik konulara bir sonraki konuşmamda girmek istiyordum fakat özellikle bu denetim elemanlarıyla ilgili büyük bir sorun yaşanıyor. Denetim elemanları ülkenin çok önemli bir unsuru ama tabii, bu denetim elemanlarındaki bu haksız uygulamaya neden niyetlenildi, neden sebep olundu diye kendi kendimize sorduğunuz zaman da şunu unutmamız lazım: Sayın Cumhurbaşkanı daha çok kısa bir süre önce Sayıştaya ayar verdi, Sayıştaya "Görmeyin, niye her şeyi görüyorsunuz?" diye sordu. Bunu söylediği bir ortamda da denetim camiasına nifak sokulmasını ben çok garip karşılamıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Saygılar sunuyorum, iyi günler diliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)