GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:111
Tarih:01.07.2022

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar partisi yoruldu, metal bir yorgunluk içerisinde, sokağa adım atacak mecalleri kalmadı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Çalışmaktan yorulduk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kendilerince metal yorgunluk yaşayanları güya dinlendirdiler, şimdi sıra vatandaşlarımızda. Az kaldı, sizi, iktidarı, vatandaşımız topyekûn dinlendirecek; o zaman bayramda dinlenirsin.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Daha rüştünü ispatlayamadın. Neyse...

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sizin adım atamadığınız sokakları biz adım adım turluyoruz. Ne görüyoruz söyleyelim: Vatandaş kırgın, vatandaş kızgın, vatandaş üzgün, pişman ve vatandaş güvensiz. Vatandaş artık kralın çıplak olduğunu görüyor ve etrafındaki taklacılara, çantacılara ve besleme basına rağmen bu gerçeği de haykırmaktan artık çekinmiyor.

Önümüze bir kanun teklifi getirdiniz, alıştığımız üzere içine alakalı alakasız birçok maddeyi eklediniz. Bizim dile getirdiğimiz taleplerin içini makyajla süslerken içini boşalttığınız ve aslında arasında gerçek niyetlerini gizlediğiniz bir torba; dışı süslü, içi boş bir çuval.

Bu kanun teklifinin içinde bizim ısrarla dile getirdiğimiz 3600 gibi kamu personeline yönelik düzenleme de var, yine bizim ısrarla dile getirdiğimiz emekli maaşlarının artırılmasına yönelik düzenleme de var, yine bizim daha iki gün önce verdiğimiz ama kabul etmediğiniz üniversite öğrenci affı da var. Bunların yapılmasına ilişkin bir kanun teklifine olumsuz bakmamız mümkün mü? Tabii ki hayır. Ama ne yaptınız? Yine sütün içine çamur karıştırdınız, yine halis niyeti kirlettiniz. Kamu personelini ayrıştırdınız, eşitler arasında kendi eşitlerinizi daha eşit hâle getirdiniz ve liyakatsiz kadrolarınızın, 3-5 maaşlı danışmanlarınızın, sizlere ram olan üst düzey bürokratlarınızın ikballerini garantiye aldınız.

Bakınız, bu kanun teklifinin 22'nci maddesi ve bağlantılı diğer maddeleri de işte tam bu minvalde. Maddede Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi idari teşkilatı personelinin ek göstergelerine yönelik düzenleme yaptınız. Kanun teklifinin 62'nci maddesinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilatında görev yapan üst kademe yöneticilerinin görevden alınmaları hâlinde, kendilerine ayrıcalıklı bir vaziyette görev güvencesi verilmektedir.

Görüştüğümüz kanun teklifi, bütün memurların hak ettiği gösterge rakamına ulaşmasını düzenleyen aceleye getirilmemiş bir düzenleme olsa idi, temsil ettiği makam gereği Meclis idari teşkilatında da bir düzenleme yapılmasını doğru kabul edebilirdik. Ancak Meclisimizde sadece idari teşkilat personeli çalışmıyor; şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendine has ve oldukça zor çalışma ortamında çalışan personelinden 2012 yılından önce işe başlayanlara yönelik bir düzenleme yok, ilave gösterge yok. Mecliste farklı birimlerde olsalar da aynı işi yapsalar da birbirinden farklı ücret ve özlük haklarına sahip personel var. Aynı işi yapan çalışanların eşit ücrette eşitlenmesi için bir düzenleme yapılması, birlikte görev yaptığımız bütün mesai arkadaşlarımıza bir borcumuz değil mi?

Bir de bizim yakın mesai çalışanlarımız, danışmanlarımız ve yardımcı personel pozisyonunda çalıştırılan personelimiz var; Meclisin üvey evlatları. Bunların birçoğu kadrosuz, sözleşmeli çalışan elemanlar. Milletvekilinin görevi herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda veya bağlı olduğu milletvekili "Haydi güle güle." dediğinde bu arkadaşlarımız işsiz ve de üstüne üstlük güvencesiz kalıyor. Bu arkadaşlarımız, işten ayrılmaları durumunda işsizlik maaşı alamıyorlar çünkü Meclis işveren olarak işsizlik ödeneği yatırmıyor. Bu arkadaşlarımız, işten ayrılmaları durumunda kıdem tazminatı, emekli olmaları durumunda emekli ikramiyesi alamıyor. Bu tür personel çalıştırma uygulaması Meclis dışında hiçbir kamu kurumunda yok. Kaldı ki kamu kurumunu geçtik, bunu özel sektörde bir işveren yapsa, çalışan şikâyetçi olsa devlet olarak ceza kesiyoruz, dava açsa tazminatını işverenden söke söke alıyoruz.

Kanun fabrikası hâline getirdiğiniz Meclisimiz, kendi personeline ilişkin bir düzenleme yaparken ne Anayasa'daki eşitlik hükmünü dikkate alıyor ne iş kanunlarını dikkate alıyor ne de ILO gibi uluslararası anlaşmaları. Meclisimizin Başkanı bile bunun yanlışlıklarına değiniyor ama "Önümüzde yasal engel var." diyor. İş barışını sağlamak için bu engeli aşmak çok mu zor? Kaldı ki idari üst teşkilatımızda çalışan yöneticilerimizin bir kısmının ismine kamu iktisadi teşebbüslerinin yönetim kurullarında da rastlıyoruz. Çifter maaşlı bürokratların dünyalığını sağlamlaştırmak için yasal engel kaldırılıyorsa, kıdem tazminatı gibi zorunlu bir hakkın verilmesi için bir değişiklik kolayca yapılabilir ama nerede? İşte hazırlanan kanun teklifi de böyle, tamamen hazırlıksız, tamamen göstermelik, tamamen seçime endeksli, tamamen iktidarda kalabilme kaygısı.

Eksiklerine rağmen bu kanun teklifi, af bekleyen öğrencilerimize, 3600 ek gösterge...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - ...rakamını beklerken göstermelik katsayı artışıyla dumura uğrayan memurlarımıza, bizim de anlayamadığımız şekilde 3.500 lira maaşla geçinen emeklilerimize hayırlı olsun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)