GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:111
Tarih:01.07.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

İlk konuşmamda kanun teklifinin daha çok siyasi yorumlarına yer vermiştim ve bu konuşmamda da, ikinci bölüm konuşmamda da daha çok teknik konuları ele alacaktım fakat birkaç dakika önce Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı asgari ücreti duyunca maalesef tekrar biraz siyasete dönmek mecburiyetinde hissediyorum kendimi. Açlık sınırının 6.391 lira olduğu bir ülkede, bayram öncesi 5.500 liralık bir asgari ücret açıklamayı hiç uygun bulmadım, üzüldüm ve kınıyorum. Biz İYİ Parti olarak bu ücretin 6.500 liradan aşağı olmaması gerektiğini düşünüyoruz ve buna da destek vermeyi taahhüt ediyoruz.

Evet, bu kanun teklifiyle ilgili de bizim gördüğümüz kadarıyla ana motivasyonun aslında bu kanun teklifinden faydalanma ihtimali olan 5,3 milyon kişi olduğunu görüyoruz. Yani bu işin aslında bir millete hizmet olmaktan ziyade bu 5,3 milyon kişi ve etrafından ne kadar çok oy alınabilir motivasyonuyla Meclise getirildiğini görüyoruz. Yanlış bir şey değildir; siyasettir, demokrasidir, demokrasilerde partiler oy almak için tabii ki daha fazla çaba sarf etmek isterler ki çok doğru ama keşke bu, seçim öncesine kalmasaydı da vaktinde yapılsaydı, millet de kendine hizmet edildiğini hissedebilseydi.

Kanun teklifi sırasında yine, satır aralarında, benim için çok enteresan ve içimi acıtan bir bilgiye sahip oldum. Bunu da yüce Meclisimizle ve aziz milletimizle paylaşmak istiyorum. Malumunuz "kamu-özel işbirliği" adı altında yapılan bazı soygun projeleri var. Biz bunlara "soygun projeleri" diyoruz ve bu soygun projelerinin utancı yalnızca soygun projesi olmakla kalmıyormuş, bu otoyol ve köprülerden devletin polisi, devletin ambulansı, devletin cenaze aracı da para vererek geçiyormuş ve bu para vermekle de yetinilmiyormuş; verilen cezalar, katlanan cezalar devletin polisine, devletin ambulansına ve devletin cenaze aracına da işletiliyormuş. Çok ayıp, hiç yakışmaz, konuyu Türk devlet vakarına hiç yakışmayacak bir ele alış. Bunu zaten bir devlet aklıyla bağdaştırmadım, klasik bir AK PARTİ aklıyla bağdaştırdım; kendilerine yakışmış.

Bir önceki konuşmamı "Denetim camiasına nifak sokuldu." diye bitirmiştim. Bu ek göstergelerle birlikte denetim camiasının içine nifak sokulmuştur ki devletimizin çok önemli bir görevini üstlenmiş olan camiadır. Devletin denetim elamanları, ayrıca mühendisler ek göstergeden hakkaniyetle faydalanamamıştır ki bu ek göstergeden hakkaniyetle faydalanamayan çok daha farklı kesimler de tabii ki var, yalnızca onlar değil; vergi müfettişlerimiz, vergi dairesi çalışanları, vergi tahsildarları, bunlar da aynı şekilde bu avantajlardan faydalanamıyorlar ve motivasyonları son derece kırılmış durumda.

Denetim camiasının bana gönderdiği bir not var, bunu okumak benim boynumun borcu. Üç önemli ilkeden bahsediyorlar, aşındırılan üç önemli ilkeden bahsediyorlar. Birincisi "Denetim fonksiyonu bir bütündür. Bu bütünsellik belirli kurumlar ve unvanlar adına terk edilmektedir." diyorlar. İkincisi ise "Eşit işe eşit ücret ilkesi zedeleniyor." diyorlar. Üçüncüsü de "Denetim organları arasında ciddi bir ayrışma, huzursuzluk ve motivasyon kaybı meydana gelecektir." diyorlar. "Bu sebeple kamudaki iç denetçiler -ki bağlı oldukları kurumun en tepe yönetimine bağlı çalışmaktadırlar; bakana, müdüre, şefe- ve diğer kurumlardaki müfettişlerin de mahallerinde aynı kademelerde iyileştirme yapılması bir zorunluluktur." diye bana not gönderdiler, bunu da buradan ben aziz milletimizle ve yüce Meclisimizle paylaşmak istedim. Ek bir önergeyle denetimcilerin, denetçilerin, mühendislerin, vergi müfettişlerinin durumunu düzeltebilirsek biz bundan yalnızca memnun oluruz.

Evet, kanun maddeleri içinde malumunuz en çok yer bulan ek göstergeler. Kamuoyunun da uzun bir süredir bekliyor olduğu 3600 ek gösterge düzenlemeleri şüphesiz gerekliydi ve hatta bu düzenlemelerin yapılması da oldukça gecikti, bunu her zaman söylüyoruz ancak gecikerek getirilmiş bu düzenleme çok eksik. Teklifte yer alan ek gösterge maddelerinin, ek göstergesi 3600'ün altında kalan kamu çalışanlarına neredeyse hiçbir yararı yok. Burada birlikte çalıştığımız, bize emekleri olan Meclis çalışanlarımızın bile bu ek göstergelerden yeterince faydalanamamaları bizi üzüyor. Kamu huzurunu ve kamu çalışanlarının huzurunu fazlasıyla bozan ve hiyerarşiyi bozan bu ek gösterge kanun teklifinin ne kadar alelacele ve özensiz hazırlandığının en önemli göstergesi. Ciddi bir kamu personel reformunun şart olduğunu düşünüyoruz, bunların sil baştan tekrar ele alınması gerek. En düşük emekli maaşları da son derece iç acıtıcı ve utanç verici. 2.500 liradan 3 bin liraya lütfen çıkarılan maaşlar, baskımızla arttırılma cihetine gidildi; artırıla artırıla maalesef ancak 3.500 liraya kadar çıkarılabildi. Burada da bizim teklifimiz, asgari ücret kadar olmasıdır; adı üstünde "asgari" daha düşüğü olmaması lazım. Böylece emekli maaşlarının da en azından asgari ücret kadar olması şarttır.

Noterlik müessesesine büyük bir darbe vuracak bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız, büyük bir emrivakiyle karşı karşıyayız aslında Meclis olarak. Bundan bir süre önce Adalet Komisyonundan geri çekilmek zorunda kalınmış bir teklif, büyük bir emrivakiyle, yine AK PARTİ aklıyla, arkadan dolanılarak Plan ve Bütçe Komisyonuna getirildi. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda -önceki konuşmamda da dile getirmiştim- hiçbir bilgi sahibi olmadan, zamansızlıktan doğru düzgün okuyamadan, gittiğimizde bu teklifin Adalet Komisyonundan geri çekildiğini bile bilmiyorduk. Oradaki görüşmeler sırasında yine tesadüfen öğrendik ki Adalet Komisyonundan bu teklif geri çekilmiş ve bir sene dolmadan da gelmemesi gereken bu teklif, hiçbir şekilde bilgi sahibi olmamamıza ve bizim ihtisas alanımızda olmamasına rağmen geldi ve maalesef geçti. 178 tane birinci sınıf boş noterlik için yapılmış olan bir tekliften bahsediyoruz. Öğrendik ki bu 178 boş noterliğe verilecek olan alt kademe noterler bütün hiyerarşiyi, gelenekleri, kuralları yıkarak noterlik müessesesinin... Atanacak olan noterlerden ziyade bu 178 boş noterliğin adresi değiştirilse, müşterisi olabilecek hâle getirilse bu sorun aslında çözülüyor fakat buradaki mesele noterlik değil, AK PARTİ'nin köklü kurum düşmanlığıdır. AK PARTİ kök düşmanıdır, köklü kurumu memlekette istememektedir, devletin çivileri de bu şekilde maalesef teker teker sökülmektedir. En önemli, en büyük örneği, malumunuz, Devlet Planlama Teşkilatıdır.

KGF meselemiz var; Kredi Garanti Fonu 50 milyar lira artırılıyor. Şimdi "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" demek geliyor içimden çünkü bundan bir süre önce, daha çok yakında BDDK'yle ilgili bir karar alındı. BDDK'yle ilgili alınan kararda para genişlemesinin daha daraltılması amaçlanırken bir anda bu kararla da para genişlemesinin artırılması, desteklenmesi söz konusu. Korkunç bir enflasyonist etkisi olacağından eminiz. Bir yerde gaza basılırken bir yerde fren mekanizması mı çalıştırılıyor nedir, hiçbir şekilde bunu anlayamadık. Aynı zamanda da bu imkândan kimlerin faydalanacağı da muallakta. Bu konuda da artık, AK PARTİ üzerinde bizim çok ciddi şüphelerimiz var. Kredi Garanti Fonunun bu 50 milyar lirasının da hakkaniyetle dağıtılacağından şüpheliyiz.

Elektrikli araçlarla ilgili TOGG'a verilen bir ayrıcalık var. Bundan önce de bir kanun çıkarmıştık TOGG'la ilgili. Bana kalırsa TOGG tabii ki çok kıymetli, çok önemli; ülkemizin bir kazancı ama yalnızca TOGG olarak düşünmemek lazım, bu piyasayı genişletmek, bu piyasayı desteklemek için gerekli tedbirler almak gerektiğini düşünüyorum.

Vaktim çok az, o yüzden biraz hızlanmak zorundayım.

Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili gelen bazı düzenlemeleri de görüyoruz. Çok açıkçası, Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili düzenlemelere ben biraz şüpheyle yaklaşıyorum. Burada, ben, bundan birkaç sene önce verdiğim bir araştırma önergesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının bir yabancı danışmanlık firmasını nasıl kayırdığını belgeleriyle açıklamıştım. Sayın Bakanın kendi şirketinin, kendisi Bakan olduktan hemen birkaç gün sonra Bakanlık danışman şirketi olup Bakan Bey'in şirketindeki bir elemanın da oraya genel müdür olarak atanmasının ne kadar sakıncalı olduğunu bildirmiştim ve Turizm Bakanlığının Frankfurt şubesinden aylık -şimdi hatırlayamıyorum- çok büyük bir meblağın bu şirkete neden ödendiğini sormuştum ki maalesef gensoru müessesemiz olmadığı için burada hiç tatmin edici olmayan cevaplarla reddedilmişti araştırma önergemiz.

Evet, bu teklifte bizim gözümüz EYT mağdurlarını aradı. EYT'lilere de çok kısa zamanda, seçim için olsun, ne olursa olsun bir çare bulunmasını teklif ediyoruz.

Sözlerimin sonunda -30 Ağustos büyük zaferin 100'üncü yıl dönümünü kutlayacağız- Meclisimiz kapanmadan, bu yüce çatı altında 100'üncü yılı kutlamak istedim; hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu arada, yine, önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz Kurban Bayramı'nın bütün milletvekillerine, Meclis çalışanlarımıza mübarek olmasını dilerim ve sizlere iyi tatiller dilerim. İnşallah, ekim ayında, kazasız belasız bir şekilde, Meclis çalışmalarımızı hep birlikte tekrar devam ettiririz.

Sizleri saygıyla selamlıyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)