| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 01.07.2022 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir yasama döneminin daha sonuna geldik. Göründüğü üzere iktidar dört yıllık yasama süreci boyunca tek bir yapısal reform yapmadı, sürekli palyatif tedbirlerle çözümü ertelemekle yetindi.
Sayın milletvekilleri, Meclis halkın sorunlarına çözüm üretme, derdine derman olma yeridir ancak iktidarın bu anlayışıyla bu Meclis hiçbir sorunu çözemez, hiçbir derde de derman olamaz.
Görüşülmekte olan torba yasa birer geçim torbası değil, birer seçim torbasıdır. Bu torbada halk yok, bu torbada EYT'liler yok, öğrencilerin KYK borcunun çözümü yok, atanamayan öğretmenlere çare yok yani halkın derdine çözüm getiren bir yasa yok karşımızda.
Tabii, dediğimiz gibi, 32'nci maddede de yine palyatif bir tedbirle karşı karşıyayız; 50/d kadrosu özlük hakları bakımından çok net bir biçimde dezavantajlıdır. 50/d kadrosunda bulunan araştırma görevlilerinin yüksek lisans ya da doktoralarını tamamladıkları anda kendiliğinden kadro dışı kalmaları, bir başka deyişle, işsiz ve akademi dışı kalmaları anlamına gelmektedir. Bu konudaki temel eleştirimiz, 50/d kadrosunun yarattığı özlük koşulları ve kadro güvencesizliğinin bizzat kendisinedir. Bu noktada esas problem, akademisyenlere özlük hakları bakımından yeterli ve kalıcı bir kadronun sağlanamıyor olmasıdır. Akademisyenler gerekli olan atama, yükselme kriterlerini sağlasa da kalıcı bir kadro alıncaya kadar işsizliğe mahkûm edilmektedirler. Bu açıdan, akademisyenlere iş güvencesi kalıcı olarak sağlanmadığı, özlük haklarında gerekli iyileştirme yapılmadığı sürece ek süre 50/d sorununa çözüm olmayacaktır. Akademisyenler özlük hakları bakımından 33/a kadrosuyla eşit hâle getirilmeyi istemektedirler. İş güvencesi ve bilimsel akademik özgürlüğün sağlanması adına akademisyenlerin bu husustaki talebi derhâl karşılanmalıdır.
Tabii, sabahtan beri ekonomiye ilişkin de iktidar çokça eleştirildi haklı olarak. Bugünkü Türkiye'de iktidarın, yirmi yıllık iktidarları sonucunda yarattığı ülkeye baktığımızda, vardiya yemeğinde çıkan portakalı kendisi yemeyip çocuğuna götürmek zorunda kalan asgari ücretli anneler, babalar yaratıldı. İktidar, emekçilerin, yoksulların ne yaşadığından habersiz değil ancak halkın yaşadığı yoksulluk ve sefalet iktidarın umurunda değil. İktidar için varsa yoksa patronlar, yandaşlar ve 5-10 maaşlı bürokratlardır esas olan. İktidar, işçi ve emekçileri bir kez daha enflasyona ezdirdi, hani "Ezdirmeyeceğiz." diyordunuz değerli iktidar milletvekilleri.
Açlık sınırı 6.319 lira ancak açıklanan asgari ücret 5.500 lira yani halka "Açlık sınırının altında yaşamaya çalışın." denmekte. Bu vicdansızlığın altına imza atanları ve bunu destekleyenleri 5.500 lirayla bir ay boyunca geçinmeye davet ediyorum. AKP'li bir vekil, birkaç ay önce "Yarım kilo et yiyin, 1-2 domates yiyin." diye öğüt verirken şimdi ise aynı vekil "Milletvekili maaşıyla geçinemiyorum." diyor. Sayın iktidar vekilleri, kendi vekiliniz "Vekil maaşıyla geçinemiyorum." derken siz ise işçiye, emekçiye "5.500 lirayla geçinin." diyorsunuz. Asgari ücreti artırmak yetmez, zam yağmurunu durdurmanız gerekiyor, enflasyon canavarını durdurmanız gerekiyor. Bu enflasyonist ortamda HDP olarak asgari ücretin 10 bin TL olmasını öneriyoruz, en düşük emekli maaşının da 6 bin TL olmasını öneriyoruz. "Kaynak yok." mu diyeceksiniz? Kaynak var, tercihlerinizi değiştirin; savaşa, tanka, topa, tüfeğe yatırdığınız, patronlara, yandaşlara peşkeş çektiğiniz kaynakları halkın ihtiyaçlarına aktarın. Aslında, Avrupa aydınlanmasının kilit isimlerinden olan, hem siyaset biliminin hem de sosyolojisinin gelişmesine ve sistematik hâle gelmesine katkıda bulunan Montesquieu, ta 1700'lü yıllarda çok net bir durum tespiti yapmış "Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar." demiştir. Şimdi, bu ülkenin niye battığını anlıyor musunuz? Çünkü bu ülkede AKP iktidarı döneminde yalakalığın getirisi dürüstlüğün getirisine tur bindirir durumdadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)