| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 04.10.2022 |
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinde Feti Bey'le -biraz önce Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Başkan konuştu- ikimiz birlikte çalıştık. Neden ihtiyaç duyuldu bu kanuna? Çünkü bütün dünyada -siz de biliyorsunuz, hepimiz de kullanıyoruz- bir dijitalleşme söz konusu, dijital dünyayı hepimiz kullanıyoruz. Dolayısıyla, kullandığımız bu dünyanın içerisinde çok büyük imkânlar olduğu gibi, birçok zararlar da var. Dünyadaki bütün devletler de dijital teknolojiyi hızlıca kullanmış bütün ülkeler de bu dijital teknolojinin doğru kullanılması, faydalı kısımlarının insanların faydasına sunulması ama zararlı kısımlarının da bertaraf edilmesi, bir kurala bağlanmasıyla ilgili çeşitli hazırlıklar yaptı. Biz de bu kanun teklifimizin hazırlık aşamasında bütün bu alanlardaki çalışmaları inceledik; Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha önce yaptığı, 2014 yılında yapılmış bir teklif var, Genel Kurul aşamasına gelmiş; o teklifleri inceledik; Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası'nın tamamını inceledik, Avrupa'daki uygulamaları, Amerika'daki uygulamaları takip ettik, sadece bunlarla yetinmedik; Anadolu basınını dinledik, cemiyetleri dinledik, kamu kurumlarını dinledik, mahkeme kararlarına baktık, Anayasa Mahkemesi uygulamalarına baktık; neticede de uzun süren bir hazırlık aşamasından sonra bugün Genel Kurulun huzuruna geldi. Şundan memnunuz: Muhalefet ilk defa "Bize bir kanun dayattınız." demedi çünkü onlarla birlikte uzun süre bu konuyu çalıştık ama şöyle bir endişem, tereddüdüm oluştu, Tuncay Bey'le biz bu konuyu çok konuştuk, çok çalıştık, bire bir de onu dinlemek ve bu konuyu çalışmak çok keyifliydi ama kürsüde içinden canavar çıkıyormuş, affına sığınarak söylüyorum. Biraz tereddüt ettim aslında, o yüzden şimdi konuşurken daha dikkatli konuşmak istiyorum.
Yaptığımız çalışmalarda ortaya çıkan ihtiyaçlara göre toplumun beklentilerini gerçekleştirecek bir kanun teklifi hazırlamaya çalıştık. Bu kanun teklifinde -arkadaşlarımız biraz önce iktidarın kendini tahkim etmesi olarak bunu değerlendirdi ama- biz toplumun ihtiyaçlarına baktık. İktidar olarak da sorumluluğumuz bu aslında, toplumun ihtiyaçlarından hareketle toplumun beklentilerini gerçekleştirmek ve bir huzur ortamının, özgürlük ortamının rahat kullanılmasını sağlamak. Arkadaşlar, hiçbir özgürlük sınırsız değildir. Bakın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesinin (1)'inci fıkrası özgürlükleri düzenliyor ama (2)'nci fıkrası özgürlüklerin kullanılmasına dair yöntemleri belirliyor. Dolayısıyla özgürlüklerin de kullanılmasının bir kuralı olmalı.
Biz de burada bu alanın kullanılmasıyla ilgili, mümkün olduğunca özgürlükleri koruyarak ama bu özgürlüklerin başkalarının özgürlüklerine zarar vermesini de engelleyici önlemler alarak bunu düzenledik fakat bu taraflar hiç konuşulmadı. Basın mensuplarına ciddi haklar tanıdık, Anadolu basınının imkânlarını genişlettik, internet haber sitelerinde basın mensubu olmasını sağladık, çok ciddi düzenlemeler yaptık ama 40 maddelik teklif geldi, geldi, geldi, 29'uncu maddeye dayandı. Herkes 29'uncu madde üzerinde konuştu, bilen de konuştu, bilmeyen de konuştu, hukuki bilgisi olan da konuştu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Kanıt somut olur, kanıt soyut bir defa.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Değerlendirme yapmak herkesin yapabileceği bir şey ama adaletli, ahlaki ve hukuki olması gerekir. Şimdi, mademki öyle, mademki sadece 29'uncu madde üzerine hasredildi bu tartışmalar, 29'uncu maddeden önce kısaca sağladığımız imkânlardan bahsedeyim, daha sonra 29'uncu maddeyle ilgili de değerlendirme yapacağım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, basın kartı, internet haber siteleri, internet haber sitesi ve yerel gazete sahiplerinin imkânlarının geliştirilmesiyle ilgili bu kanun içerisinde çok ciddi düzenlemeler var. Bu düzenlemeleri yaparken Dijital Mecralar Komisyonunda, Adalet Komisyonunda muhalefet partilerindeki milletvekili arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerle bazı tadilatlar da yaptık, onların da takdirindedir. Amacımız, bu kanun daha iyi olsun diyeydi. Bugün onlar hiç konuşulmadı burada, bu attığımız adımlar hiç değerlendirilmedi ama 29'uncu madde üzerinde herkes tartışma yaptı, 29'uncu maddeyi eleştirdiler. Bizim bir iddiamız var, size hukuki bir değerlendirme yapıyorum. Bir bilgiye dayanarak, üzerinde çalıştığımız bir konu üzerinde söylüyorum. 29'uncu maddede getirdiğimiz düzenleme... Hani, burada yazıyor "Özgür Basın Susturulamaz" "Sosyal Medyama Dokunma" Basın mensuplarıyla ilgili bir madde değil arkadaşlar bu. Bir basın mensubunun da 29'uncu maddenin konusu olması bizce mümkün değil. Bakın, 29'uncu maddenin ikinci fıkrasıyla ilgili özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin bir endişesi vardı, biz ikinci fıkrayla bir basın mensubunu haber kaynağını ifşa etmeye zorlayacağımız endişesini gidermek için düzenleme yaptık, sadece muhalefet beklentisini gerçekleştirmek için. Bizce böyle bir şey yoktu ama mademki muhalefet böyle bir hissiyat içerisinde, basın mensuplarının haber kaynağını ifşaya zorlanacağına dair bir korku, endişe var, bunu gidermek için onların söylediği şekilde ikinci fıkrayı düzenledik ve basın mensubunun haber kaynağını açıklamaya zorlanamayacağına dair bir gerekçe oluşturduk orada. Biz bunu neden yaptık? Çünkü biz de basın özgür olsun istiyoruz, biz de basın mensuplarının haber yapmalarından dolayı bir yaptırıma maruz kalmalarını istemiyoruz. Ama 29'uncu maddenin basın mensuplarıyla alakası yok. Bakın, bir basın mensubu, Türkiye'de haber yapmış bir basın mensubu niye halk arasında bilerek ve isteyerek yalan bir haberi yaysın, niye itibarı zarar görsün? Bir defa bunu yapar, ikinci defa bunu yapar, üçüncü defa bunu yaptığında yalan haberciliği tescilli bir basın mensubuna dönüştüğünde artık insanlar onu okumaz ki artık insanlar onu takip etmez ki. Dolayısıyla basın mensubunun bu suça muhatap olması bir kere teknik olarak mümkün değil. Ama bakın, biz bu suçu çok katı kurallara bağladık. Yani muhalefetin söylediği gibi bu suç her şekilde kolayca işlenecek bir suç değil, çok katı kuralları var. Bir kere istisna bir şekilde kanunda "sırf" diye başlıyor yani bir özel saikten bahsediyor. Bakın, diyor ki: "Sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak saiki." Kişinin kafasında bu olacak. Kişinin kafasındaki niyet, halk arasında endişe, korku, panik yaratmak için ben bir hareket yapayım diye başlayacak. İki...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hâkimin yorumuna bırakıyorsunuz. Niyet okuyor. Neye göre yalan haber? Kime göre, neye göre? Resmen Anayasa'ya aykırı. Neye göre yalan, kime göre yalan?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Hayır, hayır, bunun olması yeterli değil. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, başka bir şey daha lazım, kişinin kafasındaki bu niyetin, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığına dair yalan bir bilgiye dair olması lazım, iki. Üç, bu yaptığı eylemin kamu barışını bozmaya elverişli olması lazım. "Kamu barışını bozmaya elverişli" ne demek? "Kamu barışını bozmaya elverişli" demek...
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Konserin kamu barışıyla ne ilgisi var? Konser verecek adam, türkü söyleyecek, ne ilgisi var?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Bu suç bir somut tehlike suçudur değerli arkadaşlar. Somut tehlike suçu şu... Bilmeyenler için söylüyorum, herkes bilemeyebilir. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, kendi aranızda konuşmayın lütfen, hatibi dinleyelim.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Somut tehlike suçu sonuçları sahada görülen suçlar yani kişinin söylemesi yeterli değil, kişinin söyleminin sonunda bir icra hareketi oluşacak, bir toplumsal hareket oluşacak. Bu hareket oluşmadığı sürece diğer 3 madde gerçekleşse bile bu suç oluşmaz. Dört, bunu alenen yayacak. Dolayısıyla bu suç sıkı yaptırımlara bağlanmış. Niye sıkı yaptırımlara bağlanmış biliyor musunuz? Dezenformasyonla mücadele çok iyi yapılması, dikkatli yapılması gereken bir konu, özgürlüklerin korunması gereken bir konu, o yüzden katı kurallara bağlanmış, o yüzden 4 tane ana unsuru var; bir tanesi gerçekleşmese bile bu suç oluşmayacak. Peki, bunu niye yaptık? Çünkü dünya da bunu yaptı. Bu alan o kadar büyük bir özgürlük alanı ki bunu yapmadığımız zaman insanlar zarar gördü. Şimdi "Sosyal Medyama Dokunma!" dövizleri var ya orada "Sosyal Medyama Dokunma!"yla alakası yok biliyor musunuz? Herkes onu konuşuyor ama hepiniz şundan mağdur olmuyor musunuz: Bir tane gizli sosyal medya hesabı size hakaret ediyor, savcılığa gidiyorsunuz suç duyurusunda bulunuyorsunuz, hesabın sahibi, kaynağı Amerika'da, İngiltere'de; savcılık Amerika'ya, İngiltere'ye cevap yazıyor; Amerika, İngiltere size cevap vermediği için... Bizim ceza hukukumuzda kişinin ifadesi alınmadan ceza verilemez. Dolayısıyla sizin karşılığınız boş kalıyor. Şimdi, peki, kişi yine gizli hesaplarla başkalarına hakaret eder mi? (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Gizliye gerek yok, bize açıktan hakaret ediyorlar, yine yargılanmıyorlar.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Yine edebilir ama bu sefer yaptığımız anlaşmayla o uluslararası servis sağlayıcılara bu kanunla tanıdığımız haklar... Onlara savcılık yazı yazdığında o size hakaret eden gizli hesapların gerçek kimliklerini mahkemelere gönderecek; bu, sizin istediğiniz bir şey değil mi? Bu, sizin hepinizin mağdur olduğu bir alan değil mi? Bu, düzenlenmesi gereken bir alan değil mi? Evet, biz bu alanı düzenlemişiz yani biz sosyal medyaya dokunmamışız, sosyal medya kullanıcılarının özgürlüklerini genişletmişiz, onların zarar görmesini engellemişiz. Bu tarafını kimse anlatmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Herkes 29'uncu maddeyi anlatıyor ama şuna seviniyorum: İktidar olmanın sorumluluğu, bütün dünyanın kullandığı bu dijital mecrada AK PARTİ iktidarı bu dijital mecrayı insanımızın nasıl kullanması gerektiğiyle ilgili bütün dünya örneklerini çalışarak, ülkemizdeki örnekleri çalışarak bir mevzuat oluşturdu. Biz bunu yaparken en iyisini yapmaya çalıştık ama iki yıllık bir çalışma sonunda. Bakın, ilk çalışma 2014 yılında, 2014 yılından bugüne kadar muhalefetin bir çalışması var mı? İki yıllık yaptığımız çalışma içerisinde karşı bir önerisi var mı? Yeni bir teklif metni var mı?
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Var, var, var! Tekliflerimiz var, hiçbirini dikkate almadınız.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Sadece itiraz var, sadece itiraz var. "Sosyal Medyama Dokunma!" var, "Özgür Basın Susturulamaz!" var. Güzel söylemler ama içi boş söylemler.
Toplumun beklentilerini karşılayan iyi bir sosyal medya yasası yaptığımıza inanıyorum, emek veren bütün arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Muhalefet partilerindeki bizimle birlikte Komisyonda çalışan, emek veren değerli milletvekillerinin değerli görüşleri için onlara teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)