| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 04.10.2022 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 1'inci madde aslında basın özgürlüğünü, basın özgürlüğünün kullanımını ve basın özgürlüğünün kullanılmasındaki araçları düzenlemekte. Biraz önce Anayasa'yla konuya başladık, onunla devam ettik, hatipler şu ya da bu biçimde buna değindiler ama bu metinleri, Anayasa'ya aykırı metinleri savunmak için "Fransa'da da var, Almanya'da da var." gibi beyanlarda bulunuldu. Sayın vekiller, hiçbirimiz Fransa Cumhuriyeti, Almanya Cumhuriyeti Anayasası üzerine yemin etmedik, biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na bağlı kalacağımıza dair, madde 81'e göre ant içtik; bir kez bunu hatırlatmak isterim.
İkinci konu, dolayısıyla bizim Anayasa'mıza uygun mu, değil mi buna bakmamız lazım. İkinci olarak, eğer 29'uncu madde benzeri bir madde varsa o zaman bunu burada getirin "Fransa yasasının şurasında vardır." deyin, burada konuşalım ama bu şekilde soyut konuşmakla bu yasayı savunamazsınız. Bu yasayı pozitif hukuk temelinde yani Anayasa temelinde savunalım, Anayasa'da yazan kavramlar temelinde savunabiliriz. Peki, ulusal üstü yok mu? Var. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi çerçevesinde savunabiliriz ama oradaki görev ve sorumluluk kavramını, siyasiler için geçerli olan görev ve sorumluluk kavramını yurttaşlar için kullanırsak o zaman resmî dezenformasyon yapmış oluruz, dolayısıyla biz kavramları yerli yerinde kullanalım. Anayasa'nın deyimlerine ne kadar uygundur buna bakalım. Bakın, şimdi, burada, bu kanunun çeşitli maddelerinde ve özellikle, özellikle 29'uncu maddesinde yer alan kavramlar Anayasa'nın hiçbir yerinde yoktur; şimdi olmayanı kesinlikle koyamazsınız. Gerçeğe aykırı bilgi kavramı Anayasa'da yoktur. Bu, değer yargılarıyla yüklü bir kavramdır. Birçok örnek verilebilir. Bu açıdan Anayasa'nın özellikle demokratik toplum açısından, demokratik toplum düzeni bakımından, hakkın özü bakımından ve insan hakları sert çekirdeği bakımından bu, Anayasa'ya aykırıdır. Bakın, savaş ortamında geçerli olan bir hükmü koyuyorsunuz ve -Anayasa'nın 15'inci maddesi- savaş ortamında geçerli olan insan haklarının sert çekirdeğinin korunmasını bile burada olağan hukuk düzeninde kaldırmaya yelteniyorsunuz. Peki, bunun anlamı nedir? Bunun anlamı şudur. Evet, ben o tartışmaya girmiyorum. Demokratik toplum düzeninin ögeleri nelerdir? Anayasa'da nasıl güvence altına alınmıştır? Hakkın özü nedir? Anayasa'da nasıl güvence altına alınmıştır? Bunlara girmiyorum ama bununla siz "Dezenformasyonu yasaklayalım." derken resmî dezenformasyonu, şu anda Türkiye'de var olan, özellikle beş yıldır zirve yapan resmî dezenformasyonu pekiştirme yasasını yürürlüğe koymuş olacaksınız yürürlüğe girerse. Peki, ne demek bu? Birkaç örnek vereyim resmî dezenformasyon... Anayasal açıdan... Anayasa değişikliği siyasal ve resmî dezenformasyonla gerçekleştirildi. KHK'ler yoluyla yaratılan dezenformasyonla, yargısız infazlarla yurttaşlar terörist sayıldı. OHAL, KHK yoluyla on binlerce kamu görevlisinin yaşamları karartıldı, sorumsuzluk zırhı yaratan düzenlemeler konuldu yani "Cezai, mali, idari, hukuki sorumluluk yoktur bu keyfî işlemler karşısında." dendi. İşte, sivil ölü kadavraları üzerine inşa edilen anayasal düzen söz konusu şimdi. (CHP sıralarından alkışlar) Birisi çıksa, internette "sivil ölü kadavraları üzerine inşa edilen anayasa" dese -ki resmî dezenformasyon kanalıyla yapıldı- siz onu dezenformasyon suçu nedeniyle yargılayacaksınız. Bu yasanın amacı budur, bunun birçok örneği var. Bu nedenle, esasen, bu yasanın amacı basın özgürlüğünü ve internet özgürlüğünü düzenlemek değil, aslında demokratik toplumun gerekleri olan düşünce özgürlüğünün ve siyasal düşünce özgürlüğünün internet yoluyla yayılmasını engellemektir, baskı altına almaktır. Bunu kabul etmemiz gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman, Almanya, Fransa örneğinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı biçiminde bir kurumun merkezî kurum olduğunu göremezsiniz, gösteremezsiniz, oradaki kurumlar bağımsız idari otoritelerdir, özerk ve uzman kuruluşlardır. Bununla daha da bağımlı hâle getiriyorsunuz ve bunu dezenformasyonu önleme yasası olarak kabul ediyorsunuz. Hayır, burada açık olalım, saydam olalım "Demokratik siyaset alanını seçim yasasıyla daralttık, sansür yasasıyla da demokratik toplumu sönümlendirmek istiyoruz." diyelim, bunu açıkça söyleyelim. Bir toplantıda saray danışmanı eski meslektaşıma sordum, dedim ki: Yetmiş iki yıllık kurumları kaldırdılar seçim yasasıyla, bir gerekçe bile gösteremediler. Hocam, belli değil mi seçimi kazanmak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ettim Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bu da sansür.
Ben hep Türkçe kullanırım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ben de Türkçe kullanırım.
Süreniz bitti.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Ama "Ce-Ha-Pe" deniliyor, bu sırada ben "S-S" kullanacağım, seçim kanunu "S", sansür "S", "S-S". Seçmen, "S-S"nin üstüne çarpı işareti. (CHP sıralarından alkışlar)