GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, Katar Devleti Hükümeti Tarafından Talep Edilen Desteği Sağlamak ve Dünya Kupası Kalkanı Harekatına İştirak Etmek Üzere Hudut, Şümul, Miktar ve Zamanı Cumhurbaşkanınca Takdir ve Tayin Olunacak Şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Katar Devleti Sınırları İçerisinde ve Katar Devleti Karasuları ile Mücavir Bölgelerinde Görevlendirilmesi ve Bu Kuvvetlerin Cumhurbaşkanının Belirleyeceği Esaslara Göre Kullanılması ile Risk ve Tehditlerin Giderilmesi İçin Her Türlü Tedbirin Alınması ve Bunlara İmkan Sağlayacak Düzenlemelerin Cumhurbaşkanı Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Yapılması İçin Anayasa'nın 92'nci Maddesi Uyarınca Altı Ay Süreyle İzin Verilmesine Dair Tezkeresi (3/2077) münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:3
Tarih:05.10.2022

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Dünya Kupası Kalkan Harekatına İştirak Etmek Üzere Katar Devleti Sınırları İçerisinde ve Katar Devleti Karasuları ve Mücavir Bölgelerinde Görevlendirilmesi için Anayasa'nın 92'nci Maddesi Uyarınca Altı Ay Süreyle İzin Verilmesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'ne ilişkin görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, yüce Meclisimizin yeni yasama döneminin hayırlı hizmetlerde bulunulmasına vesile olması dileklerimi de paylaşıyorum.

Türkiye ve Katar arasındaki egemen iki devletin müşterek menfaatlerini gözeten, stratejik iş birliği hâlihazırda siyasi, ekonomik, askerî ve ticari boyutta derinleşerek ve zenginleşerek sürdürülmektedir. Hiç şüphe yok ki ikili ilişkiler yalnızca bunlarla sınırlı olmayıp insani boyutları da içermektedir. Türkiye ve Katar, hem bölgede hem de küresel çapta yaşanan krizlerde gereken acil insani ihtiyaçları giderme noktasında son derece hassasiyet göstermekte ve bu konuda birlikte çalışarak yaşanan insani krizlerin üstesinden gelmek için üstün çaba sarf etmektedir. Bu çok boyutlu ve katılımcı ilişkilerin kamu diplomasisinin de dâhil edilerek daha fazla geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Malumunuz olduğu üzere diplomasinin hedefi artık sadece siyasi liderler veya hükûmet çevreleriyle sınırlı değildir. Diplomasi, günümüzde devletlerin ve ulusların sivil toplum kuruluşları gibi kamuoyunu ve sivil toplumu da etkilemeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, kamu diplomasisinin yeni araçlarından biri hâline gelen spor diplomasisi son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Ülkeler, spor diplomasisini ilgili devletlerin kamuoyunu etkilemek, hedeflerinin ve kültürlerinin tanıtılmasına imkân sağlayan bir tür diplomatik araç olarak kullanmaktadır.

Tabii, benden önce burada söz alan çok değerli parti sözcüleri ve kendi şahsi görüşlerini dile getirmek üzere söz alan değerli hatipler birçok konuya değindi. Konuşmalardan birinde de 2022 FIFA Dünya Kupası'nın -ki Sayın Özkoç, olimpiyatlar değil, 2022 FIFA Futbol Dünya Kupası maçları olacak- 21 Kasım-18 Aralık 2022 tarihlerinde Katar'da yapılmasının nasıl kararlaştırıldığını, bu sürece nasıl gelindiğini, neden Katar'da olduğu gibi genel anlamda bir soru iletildi. Tabii, bu, hepinizin malumları olduğu üzere, dünya spor camialarının çatı kuruluşları olan FIFA, UEFA gibi ve bunların altında, nezdinde yer alan ülke federasyonlarının kullandığı oylar, yaptığı çalışmalar neticesinde bu kurulların oylamalarıyla karar verilen, netleştirilen ve ülke kararı da buna uyarlanan; bunun içerisinde tabii ki yayın hakları olsun, bilet gelirleri olsun, seyahatler olsun birçok farklı unsurun da değerlendirildiği bir oylamanın ve bu kurulların kendi başlarına verdikleri kararlarla verilir.

Ancak tabii şunu da bilmek lazım, tabii uzun yıllar Gençlik ve Spor Bakanlığı yapmış ve hâlâ da sporun içerisinde olan bir kardeşiniz olarak şunu da söylemek isterim: Değerli arkadaşlar, tabii, birçok uluslararası kurullarda görev yapan milletvekili arkadaşlarımız oluyor, birçok uluslararası ziyarete giden, siyasi görüşmeler yapan arkadaşlarımız oluyor. Herhâlde takdir edersiniz ki sizler de oralarda görüyorsunuz, sporun siyasetle, siyasetin sporla ilişkisi bir bıçak gibi kesilmiş, 2 tane ayrı kutu içerisinde -tabiri caizse- tamamen birbirinden bağımsız değildir. Yönetimsel anlamda bağımsız olması konusunda bir ilke vardır; bu da hükûmetlerin -örnek vermek gerekirse futboldan konuşuyoruz veyahut da başka araçlardan- federasyonların veyahut onların yapılarıyla alakalı konularda bunları kendilerine bırakmaları. Tabii, farklı federasyonların farklı hukuk kuralları var ama futbolun burada tamamen ayrı bir durumu mevzubahis. Dünya yapısı içerisinde de, aynı zamanda, hükmettiği ekonomi açısından da futbolun çok daha farklı karşılığı ve çok daha farklı yönetimsel özellikleri var. Zaman zaman sıkıntılar yaşanmıyor mu? Yaşanıyor. Burada spor camiasından gelen, yıllar içerisinde futbolda koşturmuş ve aramızda Dünya Kupası'nda dünya 3'üncüsü olmuş bir kardeşimiz de var. Dolayısıyla bu olaylarda verilen kararların sorgulanması gündeme gelir ise bunun bizimle alakası yoktur ama bunu gidersiniz o zaman uluslararası kurullarda, o kurullarda oy kullanan, görev yapan, karar veren kişilere, kurumlara sorma hakkı tabii ki sizlerdedir. Dolayısıyla bir ülke için "Bunu nasıl aldı?" veya "Niye aldı?" gibi bir sorunun muhatabı Türkiye Büyük Millet Meclisi veyahut da bu anlamda görev yapan milletvekilleri değildir, ilgili kurullardır; bunu da kayıt altına almış olalım.

Tabii, şimdi, sporla ilgili bir konuyu konuşuyoruz. Sporun aslında birleştirici bir yapısı, birleştirici bir gücü, biraz evvel dediğim gibi spor diplomasisi alanında yapılan birçok çalışma, bunlar var ama maalesef bugün de bazı konuşmalarda gördük ki uluslararası bir konudaki tezkerede ki sporla alakalı, futbolla alakalı bir tezkerede yine farklı konular gündeme getirildi. Gönül isterdi ki biraz spor üzerine konuşalım, ülkemizin şu anda başarı gösteren sporcularının ortaya koymuş oldukları başarıları dillendirelim. Bununla alakalı olarak bir arada olabileceğimiz, beraber olabileceğimiz konuları konuşalım. Farklı şeyler dile getirildi. Bazı notlarımı...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Spora kan bulaştıracaksınız!

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Buyurun.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Spora kan bulaştıracaksınız, onu da anlat biraz.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Öyle mi(!)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Olursa ne yapacaksınız?

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Peki.

Şimdi, burada dile getirilen bazı konular ve dile getirilen bazı başlıklar hakkında -müsaadenizle- kendi görüşümü sizlerle paylaşmak üzere bazı notlar aldım. Örneğin, bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuki yapısı, yönetimsel yapısı içerisinde de Cumhurbaşkanlığı kurumu vardır. Cumhurbaşkanlığı kurumu bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin Ankara ilinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki yerleşkede icra edilmektedir. Burası bir saray değildir. Dolayısıyla buranın adına "saray" diyerek, farklı çağrışımlar içerisine girmeye çalışarak bunları bu şekilde dile getirmek şahsi kanaatimdir ki doğru değildir. Bununla beraber, aynı zamanda birtakım uluslararası konularda -2017 dile getirildi- Katar devletinin o veya bu şekilde farklı ülkelerden dolayı bir güvenlik sıkıntısına girdiği ve Türkiye'den de yardım istediği dönemde Türkiye'nin göstermiş olduğu büyük yardım dolayısıyla özel bir ilişkimiz vardır. Bu yüce Meclisin çatısı altında görev yapan milletvekillerimizden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonunun milletvekilleri olarak Katar'a da gittik. Burada, Cumhuriyet Halk Partisini temsilen de bir arkadaşımız vardı, Katar ziyaretinin nasıl bir ziyaret olduğunu kendisine sorarsınız, o sizinle paylaşır, orada ne kadar farklı, güzel bir durumla karşı karşıya kaldığımızı.

Tabii, bunları gündeme getirirken konuşmaların içerisinde uluslararası siyasetle alakalı da bazı konulara değinildi, Yunanistan konusu gündeme geldi. Bu anlamda, dile getirilen Yunanistan'la aramızdaki ihtilaflı konuların ve ihtilafın -Ege'de olsun, Doğu Akdeniz'de olsun, farklı konularda olsun- iki ülke arasında çözülecek olması gerektiği ve buna da uluslararası kurullar çerçevesinde yani Avrupa Birliği çerçevesinde de böyle yaklaştırılması gerektiği konusundaki desteğinize teşekkür ediyorum, doğru bir ifadedir. Çünkü, Türkiye ile Yunanistan arasında var olan herhangi bir ihtilafın yine Yunanistan ve Türkiye arasında çözülmesi gerekir ama şartsız ve hiçbir sorgusuz destek olursa eğer Avrupa Birliği, işte bugün olduğu gibi -kendilerinin yüzlerine de söylediğimden dolayı- şımarık çocuk gibi hareket eden Avrupa Birliği üyesi Yunanistan'la bu noktaya gelinir. Yüzlerine söylediğim için burada sizlerin huzurunda da söyleyebiliyorum.

Dolayısıyla, bunlara da dikkat etmek gerekir. Burada, Türk dış politikasını farklı birtakım sözlerle, unsurlarla veyahut da farklı yakıştırmalarla dile getirerek bir nevi küçük göstermeye çalışmak, sadece ve sadece siyasi birtakım yaklaşımlarla, doğru değildir. Biz şu anda dünyanın en sıcak -askerî temas açısından, silahlı çatışma açısından- temaslarından birinin yaşandığı bölgenin en yakınında olan bir ülkeyiz ve bütün bu karmaşanın içerisinde tabiri caizse bir güven çıpası olmuş durumdayız. Çarpışan, askerî bir şekilde birbiriyle karşı karşıya gelmiş olan iki farklı ülkenin yönetimlerinin güven duyduğu ve başvurmak için kendilerinde güven hissettikleri bir ülke ve bu noktada da bir Cumhurbaşkanımız var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Tahıl Koridoru Anlaşması, 200 askerin, savaş esiri olarak görülen askerlerin yakın zamanda karşılıklı olarak değiş tokuş yapılması... Bu anlaşmaların nasıl sağlandığını, bu anlaşmaların içerisinde Türkiye'nin nasıl yer aldığını düşünecek olursak aslında dış politika konusunda yapılan yakıştırmaların ne kadar yersiz olduğuna da, kendi içerisinde, burada cevap vermiş oluyoruz.

Tabii, süremin sonuna geldim ve aslında konuşulabilecek çok konu var ama tekrar şunu gündeme getirmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin her bir vatandaşının can güvenliği ama özellikle de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin unsurlarının ve emniyet güçlerimizin içerisinde bulunan arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın can güvenliği bizim için en üst noktadadır ama bu anlamda bir iş birliği çerçevesinde, uluslararası bir anlaşmanın ve uluslararası bir birlikteliğin parçası olarak bulunacağımız FIFA Dünya Kupası'nın güvenlik güçlerinin içerisinde olacağımızdan da açıkçası benim bir çekincem yoktur. Ümit ediyorum ki biraz evvel dile getirilen caydırıcılık unsuru, zaten bu noktada herhangi bir olumsuzluk yaşanmamasına yeterince katkı sağlayacaktır.

Eğer yüce Meclisimiz kabul eder ve bu tezkere geçerse inşallah bu noktada görev alacak askerlerimizin burnu kanamadan, kıllarına bir zarar gelmeden görevlerini ifa ederek inşallah ülkelerine döneceklerdir diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bu anlamda, şahsım adına tezkereye olumlu oy kullanacağımı sizlerle paylaşıyorum. Aynı zamanda, destek verecek olan gruplara teşekkür ediyorum, vermeyecek olan gruplara da takdir sizindir diyorum ama şunu da unutmayalım: Uluslararası camiada artık Türkiye'nin gücü göz ardı edilmeyecek şekilde ortadadır.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)