GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:4
Tarih:06.10.2022

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de, seçimlere gittiğimiz bir ortamda çok önemli bir düzenlemeyi tartışıyoruz. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu demokrasi sorunlarını, ifade hürriyeti sorunlarını zaten birçok örnek olayda yakından gözlemleme imkânımız oldu. Bir de bunun yanına, bu sorunları daha da derinleştirecek, daha da pekiştirecek bir girişimle karşı karşıya bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tabii, en önemli sorunların başında, ceza hukukunun temel ilkelerine çok aykırı bir şekilde, belirlilik ilkesine çok aykırı bir şekilde bir ceza düzenlemesinin bu kanun kapsamında getirilmesi yer alıyor. Öncelikle, tabii, şunu hatırlatmak istiyorum, bakın: Türkiye'de -başlangıçta söyledim- önemli demokrasi sorunları var, önemli ifade hürriyeti sorunları var ve bu şartlar çerçevesinde Türkiye'de iktidarın medya üzerinde çok kesin bir kontrolü var. Ayrıca, kamu yayıncılığı yapan kuruluşların taraflı bir şekilde yayıncılık yaptığı bir ortamı yaşıyoruz. Değerli arkadaşlarım, bu şartlar içerisinde vatandaşlarımızın alternatif bilgiye erişebilmesi için internet gazeteciliği ve sosyal medya kullanımı aslında yegâne mecra olarak görülüyor yani Türkiye'de gazetecilerin sesi kısıldığı için, Türkiye'de özgür gazetecilik imkânları ne yazık ki ortadan kaldırıldığı için, basın üzerinde kesin bir kontrol kurulduğu için vatandaşlarımız bakımından sosyal medya kullanımı ve internet gazeteciliğinin kullanımı tabii büyük önem taşıyor. İşte burada tam olarak yapılmak istenen şey, seçimlere gidilen bir ortamda buraların sesini kesebilmek arkadaşlar, başka bir anlamı bulunmadığını açıklıkla görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, peki bu nasıl yapılıyor? Bu bir iddiayla, bir maskeyle yapılıyor; dezenformasyon iddiasıyla, maskesiyle yapılıyor. Bir defa şunun bilinmesini istiyorum: Türkiye'de dezenformasyona maruz kalan kesimler aslında bizleriz yani Türkiye'de muhalefeti izleyen, takip eden, muhalif görüşleri olan insanlar zaten dezenformasyonun mağdurları. Burada iktidarın, burada bu paketi hazırlayanların dezenformasyonla mücadele bakımından en ufak bir hedefinin olmadığını ben size söylemek istiyorum. Niye bunu söylüyorum? Bakın, bir defa dünyada bu dezenformasyon konusu üzerine çalışan, bunun demokrasiyi dejenere etmesini gündemine alan bütün uzmanların gündeme getirdiği birtakım uygulamalar var. Bir defa siz bunları yapıyor olsanız belki bu iddialarınızın bir ağırlığı olabilir, bunları tartışma imkânı olabilir. Ne demek istiyorum? Bakın, bir defa dezenformasyon konusunda dünyada çok farklı mekanizmalar gündeme alınıyor. Şimdi, Türkiye'de de aslında bunun bazı uygulamaları sivil girişimler tarafından yapılıyor. Nedir? Sosyal medyada doğruluğu teyit edecek bazı platformlar oluşuyor. Biliyorsunuz, Türkiye'de "teyit.org" başlıklı bir site var, bunun sosyal medya hesapları var; kötü bir bilgi, yanlış bir bilgi oraya yansırsa buradan o bilginin teyit edilmesi bakımından yayınlar yapılıyor. Sadece bu "teyit.org" değil, bunun dışında başka mecralar da var. Bir defa, bunların önünü açacak girişimlerde bulunmuyorsunuz.

Bir konuyu daha hatırlatayım: Mesela, bu bakımdan önemli bir kuruluş; İngiltere'de kamu yayıncılığı yapan BBC'nin tam adı "BBC Reality Check" (BBC Doğruluk Kontrolü) olan bir çalışması var arkadaşlar. Ya, netice itibarıyla, dezenformasyonla gerçekten mücadele etmek isteyen, halkın doğru bilgiye erişmesini, doğru bilgiye erişim hakkının korunmasını isteyen yönetimler böyle şeyler yapıyorlar. Şimdi, siz Türkiye'de TRT'nin böyle -doğruluk kontrolü bakımından, doğruluk teyidi bakımından- saygın bir platform olabileceğini düşünüyor musunuz? Kesinlikle değil ve TRT'yi de bu hâle getiren zaten sizlersiniz, sizin yönetiminiz.

Bunun dışında başka ne yapılıyor? Bir defa, bu konularla ilgili, dezenformasyonla mücadele bakımından eğitim çalışmaları yapılıyor. Özellikle gençlere dönük hem temel eğitimde hem üniversite öğrenimi sırasında ve tabii, bütün vatandaşlara dönük de... Avrupa Birliğinin biliyorsunuz, Bologna Süreci uygulamaları var, hayat boyu öğrenme uygulamaları var. Bu kapsamda insanların bu türden yanlış bilgiler, doğru bilgiler ayrımını yapabilmesi, sosyal medyanın, internet platformlarının kötüye kullanılmaması bakımından yapılan birçok eğitim programları var, bunları da gündeminize almıyorsunuz.

Ayrıca, yine belirtmek istiyorum, dünyada yeni bir kavram gündeme geliyor bu kapsamda, "internet ombudsmanlığı" diye kurumlar oluşuyor birçok ülkede.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

YUNUS EMRE (Devamla) - Türkiye'de kesinlikle bu türden kurumları gündeminize almıyorsunuz.

Sevgili arkadaşlar, niyetin ne olduğu açıklıkla ortada görülüyor. Seçimlere gidilen ortamda Türkiye'de baskı altında bulunan muhalif kesimlerin sesini daha fazla kısmaya çalışıyorsunuz. Bu konuda birtakım gerçekle hiç ilgisi olmayan iddialarla toplumun karşısına çıkıyorsunuz.

Son olarak, zaten bu getirilen teklifin saçmalığını, hakikatlere aykırı bir teklif olduğunu, Türkiye'ye zararlı bir teklif olduğunu daha Komisyon çalışmaları sırasında Yargıtaydan gelen bir değerli bir hâkim, doktorası da olan uzman bir hâkim açıklıkla anlattı; hakaretler ettiniz hakime, "Boş konuşuyorsun." dediniz. Yani Türkiye'de bu şartlarda bu yasanın yapıldığını hatırlatmak istiyorum. Bakın, Türkiye'de bu yasa muhalefet dinlenilmeden, farklı toplum kesimleri dinlenilmeden, gençler dinlenilmeden, uzmanların sesi kesilmeye çalışılarak yapılıyor arkadaşlar; bu gerçeği hepimiz görüyoruz.

Bu şartlar içerisinde bu kanunun Türkiye'ye büyük bir kötülük olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)