| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 06.10.2022 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Sözlerimin başında, sizlerin ve aziz milletimizin yarın idrak edeceğiniz Mevlit Kandili'nizi tebrik ederim.
Kamuoyunda sosyal medya yasası olarak bilinen görüştüğümüz teklif, aslında zincirin son halkası. 2020 yılı Temmuz ayında, yine, sosyal medyada AK PARTİ'nin kirli geçmişinin ve haklarında çıkmış haberlerin silinmesi, erişimin engellenmesi için İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştı. O zaman masum bir gerekçeyle kişilik haklarının ihlali bahane edilmiş, hatırlanmama hakkı sebep gösterilmişti. Aslında, FETÖ, PKK, mafyayla girilmiş lüzumsuz ilişkilerle ve yolsuzluklarla kirlenmiş AK PARTİ kadroları kendi sorunlu geçmişleriyle daha fazla yaşayamazlardı tabii ki. Hem bunu bildikleri hem de hâlâ devam eden kirli siyasetlerini aziz milletimizin gözünden kaçırmak ve silmek istedikleri için o teklifi hazırladılar. 2021 yılında daha vahim bir kanun çıkarıldı. 4.348 cumhuriyet savcısının kamu soruşturması açma yetkisi ellerinden alındı, bütün bu yetkiler 148 cumhuriyet başsavcısında toplandı. Başsavcılar izin vermediği, onaylamadığı takdirde, istenildiği kadar cumhuriyet savcılarına başvuruda bulunulsun, soruşturma açılamıyor. Bu kanunlar çıkarılarak AK PARTİ'lilerin suistimallerinin soruşturulma riski düşürüldü. Devletin 4.348 savcısına güvenilmeyerek "Ne olur ne olmaz soruşturma açılır, başımıza iş gelir." endişesiyle yetki 148 başsavcıya indirgendi, başa dert açma riski küçültüldü. Devleti idare edenlerin düştüğü acze bakar mısınız? AK PARTİ kendi devletinin adaletinden korkar hâle geldi. Zincirin son halkası olarak görüştüğümüz şimdiki sosyal medya yasasıyla milletimiz artık iyice nefes alamaz bir hâle sürüklenmek isteniyor fakat aziz milletimiz kararını vermiş, biz bunu Türkiye'nin dört bir yanında görüyoruz. İktidarın değişmemesi için yapılan hiçbir antidemokratik hamle artık işlemez. Türkiye'nin nefes almasına çok az kaldı.
Değerli milletvekilleri, Basın Kanunu'na ek madde ilave edilerek basın kartı alabilecek yabancı medya mensuplarında aranacak şartlar da bu kanun teklifinde düzenleniyor. Basın kartı talep eden yabancı medya mensuplarından basın kuruluşları tarafından görevlendirildiklerine dair belge sunmaları ve Türkiye'de çalışma izinlerinin olması şartları aranıyor. Ayrıca, bağlı bulundukları basın kuruluşunun Türkiye'deki diplomatik temsilciğinden alınan takdim mektubunun da ibraz edilmesi talep ediliyor. Bu şartlar karşılandığı takdirde karşılıklılık esası da gözetilerek basın kartı verilebiliyor. Kabul edilebilir bir uygulama.
Yalnız, keşke aynı hassasiyet ulusal kimlik belgeleri ve tarihi geçmiş pasaportlarıyla ülkemize giren yabancıların ülkelerine karşı da gösterilebilse. Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İsviçre, İtalya, Lihtenştayn, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Ukrayna, Yunanistan, Polonya, Gürcistan ve Bulgaristan vatandaşları, bırakın vizeyi, ülkemize pasaportsuz, sadece kimlik kartlarıyla girebiliyorlar. Hatta bazı ülkelerin vatandaşları süresi sona ermiş pasaport ve kimlik kartlarıyla bile ülkemize girebiliyorlar. Örneğin, Alman vatandaşları geçerliliğini son bir yıl içerisinde yitirmiş pasaportları veya kimlik kartlarıyla ülkemize giriyorlar. Aynı şekilde, Belçika, Fransa, İspanya, İsviçre, Lüksemburg ve Portekiz vatandaşları geçerliliğini son beş yıl içerisinde yitirmiş pasaportlarıyla ülkemize ellerini kollarını sallayarak girip çıkabiliyorlar, çok çok üzücü ve onur kırıcı bir uygulama; bu mu sizin şahsiyetli dış politikanız? Bu mu... Bu cümleyi atlamak istiyorum, söylemeye dilim varmıyor. Nerede mütekabiliyet? Nerede vatandaşımızın hakkının korunması? Nerede devlet ciddiyeti? İYİ Parti iktidarında hem Türk vatandaşlığının kıymetini hem de Türk milletinin unutturulmaya çalışılan büyük medeni vasfını tekrar hak ettiği yere yükselteceğiz.
Değerli milletvekilleri, basın zaten çok ciddi ölçüde kontrol altındayken ve -ilk ağızdan öğrendiğimize göre- sahibinin sözünün gereği yerine getirilir hâldeyken görüştüğümüz kanun teklifinin yasalaşmasıyla biz demokratların anladığı kadarıyla basının başına bir mezar taşı yerleştirilmiş oluyor; yapılmak istenen tam da budur. Partizanlaşmış Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının basın kartı dağıtması, basınla ilgisi olmayan kimselerin enformasyon görevlisi olarak basın kartı alabilmesi otokrasi heveslilerinin basın ayağıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Bu tür yetkilerin partizan İletişim Başkanlığı veya kurulması muhtemel taraflı kuruluşlarına verilmesi son derece tehlikelidir. Basının bağımsızlığının, özgürlüğünün korunması ve kendi kurullarının işlemesi şarttır. Binlerce yıllık devlet geleneğine dayanan, cumhuriyetinin 100'üncü yılını kutlayacak ülkemizin keyfî Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi altında bütün bağımsız kurumlarının işleyişine karışılması bahsettiğimiz ciddi devlet geleneğine ve geçmişine yakışmıyor. Sadece konvansiyonel medyayı kontrol ederek iktidarda kalmanın artık imkânsız olduğunu gören AK PARTİ sosyal medyayı da baskılama âcizliğine girişmiştir. Fikrini hür şekilde açıklamaya cesareti olan vatandaşlarımızın ama özellikle gençlerimizin üzerinde korku salıp baskı kurmaktır amaç. Nerede kaldı darbe dönemlerinden, darbeci zihniyetten AK PARTİ'nin farkı?
Bugüne kadar baskıyla, zulümle kimsenin abat olmadığını hatırlatır, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)