GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta cumartesi günü Tozkoparan Mahallesi'ndeydim, Güngören'de. Sabahın beşi, mahallede yıkım var ve bütün mahalle yüzlerce polis tarafından ablukaya alınmış durumda; bariyerler, burada gördüğünüz bariyerler, TOMA'lar ve her şeyle mahalle ablukaya alındı. Ben ve Züleyha Gülüm oradaydık, halkın yanına gittik; polis kalkanlarla darbederek herkesi dışarı attı, koçbaşlarıyla kapılar kırıldı ve evler yıkıldı. Aynı görüntü bütün yaz boyunca Beykoz Tokatköy'de yaşandı, aynı görüntü Beyoğlu Fetihtepe'de yaşandı, aynı görüntü Beyoğlu Hacıhüsrev'de yaşandı. Polis bütün yaz boyunca İstanbul'da devlet terörü estirdi; insanları zorla evinden çıkardı, koçbaşlarıyla kapıyı kırdı ve inşaat baronlarının, belediye başkanlarının o evleri yıkmasına eşlik etti. Polis sadece bununla yetinmedi; ETF direnişçilerini, direnen işçileri zorla darbetti. ETF'de, patron Sanem Dikmen'in fabrikayı iflasa sürükleyip işçilerin haklarının üstüne çökmesi sonrası işçiler direniş başlattı. Polis kapıdaki işçileri darbetti, yerlerde sürükledi ve patronun fabrikadaki malları çalmasına gözcülük etti. Görevi hırsızlığı engellemek olan İstanbul polisi, patronun işçilerin hakkını çalmasına, malları çıkarmasına eşlik etti, direnenleri gözaltına aldı ve bugünkü basın kanunu tam da bu görüntüler kimse tarafından görülmesin diye çıkarıldı. Sadece bu görüntüler, sadece polisin zorbalığı değil, ENAG'ın, yani bağımsız TÜFE araştırması yapan ENAG'ın, enflasyon araştırması yapan ENAG'ın raporları gizlendi, bu sayede halk gerçeklerden uzak kalacak.

Peki, Basın Kanunu başka ne amaçla çıkarılıyor? Süleyman Soylu'nun uyuşturucu baronlarıyla, katillerle, hırsızlarla, kara para aklayıcılarıyla çektirdiği fotoğraf albümü yayınlanmasın diye çıkarılıyor. Pudra şekeri adı altında kokain partisi yapanların fotoğrafları yayınlanmasın diye çıkarılıyor. Bu iktidarın Sayıştay raporlarıyla belgelenen yolsuzluğu, hırsızlığı, çürümüşlüğü halk tarafından görülmesin diye çıkarılıyor. Bu basın kanunu Milletvekili Habip Eksik'i yaralayan, darbeden polislerin ismi, yüzü görünmesin, suçları açığa çıkmasın diye çıkarılıyor. Bilinsin ki bundan sonra milletvekillerimizin başına gelecek her şeyin sorumlusu Süleyman Soylu olacaktır, emri verenler olacaktır. Ve yine bilinsin ki Goebbels kanunlarıyla Almanya'yı sessizliğe boğan Hitler'in elemanları ve Hitler'in kendisi bu suçlardan kurtulamadı. Halka karşı suç işleyenler kim olursa olsun, hangi sıfatı taşırsa taşısın eninde sonunda yargılanacak ve hesap verecek; sonu Hitler gibi olacak, sonu mahkemelerde yargılanmakla bitecek.

Basın kanunu niye çıkarılıyor? Halkımız üç şeyi bilmek zorunda. Bir, bütün basının sesi kısılmıyor -medyanın bir kısmını satın almış olan iktidar- kalemleri satın alınmış, dilleri bağlanmış olan yandaş medyanın sesi kısılmıyor, onlar iktidarın sözcüsü, basın olmaktan çıkmış. Bir avuç özgür basının sesi kısılıyor, bir avuç gazetecinin, yayın kuruluşunun sesi kısılıyor. İki, basının sesi kısılmıyor, aslında halkın sesi kısılıyor. Halkımız şunu bilmek zorunda: Bu yasa basına yönelik çıkmıyor, bu yasa halka yönelik çıkıyor ve halkın sesini kısmak için çıkıyor. Ve üç, bunca yıldır iktidarda kalan Hükûmet seçime altı ay kala bu yasayı niye çıkarıyor? Herkes şu konuda uyanık olmak zorunda. Eğer bu yasa çıkıyorsa bir art niyet vardır, o art niyet seçimi çalmaktır, sandığı çalmaktır; 7 Hazirandan bu yana sandığı çalarak ayakta kalan iktidar yeni bir sandık çalma operasyonu yapmaya çalışıyor ve halkın bu bilgilere ulaşmasını ve bu bilgilerden haberdar olmasını engellemeye çalışıyor. Bize düşen, sesimizi yükseltmek; bize düşen, özgür basınla yan yana durmak ve bu baskı politikalarına karşı direnmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Kâr etmeyecek, yıkılacaksınız, kaybedeceksiniz.

Ben buradan bir çağrıyla konuşmamı bitirmek istiyorum. İstanbul'da 16 Ekim Pazar günü saat 14.00'te işçi, emekçi buluşması var Kartal Meydanı'nda. İşçi Emekçi Birliği, ezilen bütün herkesi, sömürülen herkesi, yolsuzluktan, zulümden gına gelmiş, bu iktidarın gadrine uğramış, patronunun zulmüne uğramış bütün işçileri ve yoksulları Kartal Meydanı'nda buluşmaya çağırıyor.

Ve ben buradan diyorum ki: Biz sustuğumuz sürece, biz sessiz kaldığımız sürece bu sömürü düzeni, bu saltanat devam edecek ve biz ayağa kalkarsak bunlar bir avuç çapulcu, kaybedip gidecekler; kazanan ülkenin halkları olacak, kazanan biz olacağız. Herkesi sesini yükseltmeye, bu cehenneme gidişi durdurmak üzere harekete geçmeye çağırıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)