GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - 1933'te Almanya'da Naziler işbaşına geldi. İlk etapta yaptıkları altı yedi önemli iş vardı, bir tanesi de Goebbels'in kurduğu Propaganda Bakanlığı.

Değerli milletvekilleri, bir siyasi iktidar işbaşına gelir gelmez niçin Propaganda Bakanlığı kurar? Ve bu Propaganda Bakanlığı tümüyle yalan üzerine kurulu bir bakanlıktır; işlevi, herhangi bir yalanı sürekli tekrar ederek bir algı oluşturmaktır. E, bizde de var. Ne var bizde? İletişim Başkanlığı var. Üç aşağı beş yukarı, Goebbels kadar olmasa bile o taktiklerle bir işleyiş söz konusu. 1933'te Goebbels'in Propaganda Bakanlığı bütün gazetecilere zulmetti; tutukladılar, kaybettiler ama bir şeyi unutuyorlardı; onurlu gazeteciler bir yolunu bulup yine halkı bilgilendiriyorlardı. (CHP sıralarından alkışlar) Yapmadıkları bir şeyi yaptılar, ülkenin dışında birçok yerde radyo istasyonları kurup halkın haber almasını sağladılar.

Yıl 1938, aynı yöntemlerle İspanya'da Franco işbaşına geldi, bu yöntem orada denendi. Franco bütün basın organlarını zapturapt altına aldı, bir tek amacı vardı; yaptığı usulsüzlüğün, şiddetin, katliamın, kaybettiklerinin halk tarafından bilinmesini engelliyordu ama bir şeyi unutuyordu, o da şuydu: Yine, İspanya'daki gazeteciler duvar gazetesiyle, el ilanlarıyla, radyolarla İspanya halkını direnişe davet ediyorlardı. Peki ne oldu? Geçen yıl İspanya Parlamentosu, Demokratik Hafıza Yasası'nı çıkarıp Franco dönemini tamamen yasakladı. İşte Franco, işte İspanya; İspanya halkı ve diktatör Franco'nun yaptıkları. Şili'de de benzeri oldu, Pinochet işbaşına geldi, geldiği ay 68 gazeteciyi, fotoğrafçıyı, kameramanı katletti, onlarca gazeteci de kaybedildi.

Bütün bunlar oldu da bu topraklarda ne oldu? Değerli milletvekilleri, bu topraklar da 1878 yılında istibdatla tanıştı. İstibdadın o yönergesinde o kadar ilginç maddeler var ki, mesela bir iki tanesini sizinle paylaşayım. Yönergenin maddelerinden bir tanesi şudur, der ki: Vali ve mutasarrıfların hırsızlıkları ve çaldıkları paralarla ilgili asla dilekçe verilmeyecek. İkincisi, keza, padişaha bürokratların ya da işte mutasarrıfların yaptığı hırsızlıklarla ilgili dilekçe veremeyeceksiniz, dilekçe vermek de yasak. Bir başka şey, çok ilginç, bu yönerge basınla da paylaşılmayacak.

Şimdi, böyle bir istibdat rejiminden bugünlere geldik. Basın Özgürlüğü Endeksi var, 180 ülke arasında Türkiye 149'uncu. Bizimle birlikte kim var? Kuzey Kore var, İran var, Arabistan var ama bir de bizden daha özgür olan ülkeler var. Kimler? Somali, Fas, Cezayir. Düşünebiliyor musunuz, bu iktidar eliyle bu ülke ne hâle getirildi?

Şimdi, bir dezenformasyondan bahsediliyor. Değerli milletvekilleri, gazeteciler dezenformasyon yapmaz, haber peşinde koşarlar -yandaş medyayı hariç tutarak söylüyorum- haberi, bilgiyi vatandaşa aktarmakla mükelleflerdir. Onurlu gazeteci asla bilgide saptırma yaptırmaz çünkü o -bilir ki- onurunu kesinlikle birilerine, hele hele siyasilere asla peşkeş çektirmez. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, öyle bir noktadayız ki dezenformasyonu gazeteciler yapmıyor. Kim yapıyor? Devletin kurumlarını Adalet ve Kalkınma Partisinin kurumları hâline dönüştüren bu siyasi iktidar yapıyor. Kimin eliyle? RTÜK eliyle, İletişim Başkanlığı eliyle, TÜİK eliyle yapıyor bunları ve bir de trollerle yapıyor. Bütün bu dezenformasyonların tek sorumlusu yandaş medyadır ve iktidarın payandası hâline gelmiş olan, maalesef devletin kurumu olmaktan çıkan kurumlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Şimdi, bu dezenformasyonları yaparken eğer siz kalkıp bu sansür yasasını getirmek istiyorsanız bir tek amacınız var; tıpkı seçim yasasındaki düzenlemede yaptıklarınız gibi, torba yasalarla, sadece ve sadece seçimi kaybetmenin korku ve kaygısıyla kendinize de seçim yatırımı olarak yaptığınız düzenlemeler. Ne yaparsanız yapın, Türkiye'nin onurlu gazetecileri size karşı direnecek, mutlaka yeni kanallar bularak halkı bilgilendirmeye devam edecekler; bunun önüne asla geçemeyeceksiniz. Yeni bir istibdat rejimi kurmaya çalışıyorsunuz, size söyleyeceğim tek bir cümle var: Kahrolsun istibdat!

Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)