| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 12.10.2022 |
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle AK PARTİ'li arkadaşlarıma yönelerek bir soru soracağım, mutlaka hatırlıyorlardır. Bundan üç sene evvel Sayın Cumhurbaşkanı "Ey Avrupa!" diye başlıyordu, ondan sonra Merkel faşistti, Nazi artıkları vardı ama Sayın Cumhurbaşkanı her zaman yaptığı gibi sert bir viraj aldı, büyük bir U dönüşü yaptı ve bundan yakın bir süre önce "Geleceğimiz Avrupa." dedi. Katılıyorsunuz, değil mi? Hiç şüphe yok, katılıyorsunuz. Ben o zaman soruyorum: Bu yasanın neresi geleceğimiz olan Avrupa'yla ilintili?
Biliyorsunuz, Avrupa Birliği bugün bir rapor yayınladı Türkiye'yle ilgili, dün Avrupa Konseyi başka bir rapor yayınladı; al ikisini yan yana koy, aşağı yukarı satırlar aynı. Şimdi, bu bir algı mıdır bilmiyorum, "Doğru değildir." diyebilirsiniz siz ama algı olsa bile asıl, algı olan gerçektir yani Türkiye'nin yansıttığı görüntü önemlidir. Ama siz bu yasayla yeni bir devir açtınız bence; şimdiye kadar "seçim ekonomisi" diye bildiğimiz bir şey vardı, bunun arkasına "seçim diplomasisi" eklediniz, şimdi de bir seçim ve kampanya yasaları serisine girdiniz. Bu onların tipik bir örneği ama bizi uğraştırıyorsunuz. Niye uğraştırıyorsunuz? Bu yasanın ömrü on iki ay yani seçim olduğu zaman bunların hepsini buraya getireceğiz, burada sizlerin sayısı biraz eksilmiş olacak ama bu yasaların hepsini olması gereken yere getireceğiz. Ha, ben buna vatandaşa bir yıldırma operasyonu diye bakıyorum. Niye? Biraz evvel Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız da söyledi; bu, bir yalan mekanizmasının önlenmesine ilişkin.
Şimdi ben sizi şaşırtacağım belki ama sizlere sormayacağım, bir yalan üzerinden gideceğim. Bu ay başında bir Alman milletvekili heyeti vardı burada, onlardan bir tanesine dedim ki: "Ya, sizde süpermarketlerin önünde kuyruk mu var? Raflarda mallar tükenmiş, doğru mu?" Ne dedi adam biliyor musunuz? "Erdoğan dediyse doğrudur." dedi; bu hâle gelmişiz. Yani sizinle ilgili olarak millet nasıl okuyor? Kendi vatandaşımızın nasıl okuduğu belli, o gelecek, sandıkta oyunu kullanacak, gösterecek ama Türkiye'nin dışardaki görüntüsünün de ne kadar yara aldığını bilmenizi isterim.
Başka bir bildiğim konuya geçeyim izin verirseniz. 3 Ekim tarihinde iktidar önemli bir heyetle Libya'ya gitti ve yangından mal kaçırırcasına bir seri değil, aslında 2 tane anlaşma yaptı ve bu anlaşmalarla özellikle petrol konusunda birtakım kazanımlar elde ettiğimiz iddia edildi. Ben şimdi soruyorum: Türkiye'nin orada münhasır bir ekonomik bölgesi yok ama bir deniz yetki alanı var değil mi? Var. Bu deniz yetki alanının harita üzerinde koordinatları belli değil mi? Belli. Peki, ben soruyorum: Niye bugüne kadar herhangi bir şekilde o bizim hakkımız olan coğrafyada en ufak bir araştırma yapamadınız? Yani 28'inci boylamın batısına niye geçemediğinizi bana birisinin anlatması lazım. Ben yabancıların ne söylediklerine hiç bakmıyorum. Fransız ne söylüyor, Avrupa Birliği ne söylüyor, Amerika ne söylüyor... Bunların hepsi "Bu anlaşma geçersizdir." diyor.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Yunan rahatsız oldu, Yunan.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Ben Libyalıların söylediklerine bakıyorum. Libyalılar da söylüyor bir şeyler. Libyalılar, onlar da diyorlar ki: "Bu Parlamentodan geçmedikten sonra bir anlamı yoktur. Biz bu anlaşmayı tanımıyoruz." Kim diyor "Biz bu anlaşmayı tanımıyoruz." diye? Bir sene evvel iktidarın kankası durumunda olan Fethi Başağa.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Yunan rahatsız oldu, Yunan, Yunan.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Niye ben bunu söylüyorum? Libya'da zemin o kadar kaygandır ki yani çölde kaybolduğunuz zaman, bir yoldan gittiğiniz zaman, bir daha geçtiğiniz zaman aynı yolu bulamazsınız, rüzgârdan kum tepeleri yer değiştirir. Yine değiştirmiş vaziyette ve ben size söylüyorum, ne sizin meşru diye tanıdığınız mevcut iktidar ne de "doğudaki iktidar" diye kendisini tanımlayan Fethi Başağa uzun müddet iktidarda kalmayacaklardır. Başka isimlerle karşılaşacağız yakında. Bunun hazırlığını yaptınız mı, yapmadınız mı, bilmiyorum.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bizde her şey hazır, siz rahat olun.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Ben o zaman hazırlığınızı tamamlamak, katkıda bulunmak için şöyle bir şey söyleyeyim: Sayın Genel Başkanımız grup konuşmalarının bir tanesinde yakın bir tarihte, sizin yirmi yıllık iktidarınızı bir dizi filme benzetti ve o dizi filmden de parçalar andı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Ama şunu hepimiz biliyoruz ki dizi filmler bir kelimeyle biter, "Son" yazar. O sonun tarihi de seçim tarihiyle örtüşecektir. Ama yeni bir dizi film çevriliyor, o dizi filmlerin fragmanları Sayın Genel Başkanımızın grup konuşmalarında; takip etmenizi tavsiye ederim. Bütün fragmanlar aynı kelimeyle biter, "Pek yakında" diye biter. "Pek yakında"nın tercümesi de "Az kaldı." demektir.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hayal kurmak serbest.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Hayal kurmuyorum, geleceğe bakıyorum ben.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)