| Konu: | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 13.10.2022 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 30'uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286'ncı maddesinin (3)'üncü fıkrasının (a) bendine (6)'ncı alt bendinden sonra gelmek üzere "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu (madde 217/A)" eklenmektedir ve ayrıca bu konuda bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararlarının temyiz edilebilmesi mümkün kılınmaktadır. Madde 29 için görüşümüz bu madde için de geçerlidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime Gaziantep'te bir gazetecinin attığı bir "tweet" sonucu karşılaştığı olayları özetleyerek devam etmek istiyorum. Yaklaşık bir ay kadar önce, bir polis memuru gazeteciyi arayarak bu konuda ifade vermesi için Emniyet Müdürlüğüne uğramasını söyler, gazeteci de konuyu merak ederek Emniyet Müdürlüğüne gider; biraz sohbetten sonra önüne bir kâğıt konulur, kâğıtta birkaç ay önce attığı bir "tweet" vardır, "tweet" şöyledir: "Araban'da Suriyeli bir grup hastane personelini darbetti." Evet "tweet" bu kadardır, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu işlediği iddiasıyla savcı ifadesinin alınmasını emretmiştir. 7 kelimelik bir "tweet"ten nasıl kin ve nefret suçu çıkarılmıştır peki? Burada kritik kelime "Suriyeli." Gazeteci, saldırgan grubun bir şekilde tanımlanması gerektiğini izah ederek "Suriyeli" kelimesini de grubu tanımlayan bir sıfat olarak kullandığını belirtir ama birileri "Suriyeli" kelimesini kin ve düşmanlık ifadesi olarak yorumlayarak gazeteciden hesap soruyor. Aslında böyle bir yorumlama, Hükûmetin "Suriyelilerin gündeme getirilmemesi politikası"ndan kaynaklanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dezenformasyonla mutlaka mücadele edilmeli ancak basına sansür silahı olarak kullanılmamalıdır. Bu yasayla halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yanına "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" şeklinde bir argüman daha ekleniyor. Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin, basın mensuplarının, sosyal medya kullanıcılarının cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir. Bir tek "Suriyeli" kelimesinden kin ve düşmanlık anlamı çıkaran irade, diğer haberlerden neler çıkarır düşünmek lazım. Dolayısıyla yeniden ifade etmek gerekirse bu yasa sansür yasasıdır, bu yasa düşünmeye ve düşünceyi açıklamaya engel koyacak yasadır, bu yasa tam anlamıyla basın özgürlüğüne yapılan bir darbedir, bu yasa tenkitlere tahammülsüzlüğün en güzel örneğidir, bu yasa öküzün altında buzağı aratma yasasıdır, bu yasa toplumdaki huzursuzluğu artıracaktır. Yorumlar ve subjektif değerlendirmeler Hükûmetin politikasına uygun olacağından yasa yandaşlara değil muhaliflere uygulanacaktır. Bu yasa Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkeyi nerelere götüreceğinin tipik bir örneğidir ve hoşgörüsüzlüğün bir sonucudur.
AK PARTİ iktidarı, muhalif düşünceye ayar vererek ve yayınlara engel koyarak özgürlükleri kısıtlamaya çalışırken ahlakı dejenere eden yayınlar; toplumumuzun değerleriyle alay eden, onları tahkir eden yayınlar; özellikle yandaş kanallarda yıllardan beri çeşitli adlar altında yapılan programlarla aile yapımızı sistematik olarak bozmaya çalışan ve garip ilişkileri gündeme getirerek, toplumu içten içe çökerten yayınlar devam etmektedir. Bu konuda gereğini yerine getirmeleri için RTÜK ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını uyarmamıza rağmen hiçbir önlem alınmadı; görmüyorlar, kirlilik devam etmektedir, tam bir neme lazımcılık örneği.
Değerli milletvekilleri, sizlere yakın siyasi tarihimizde yaşanmış 9'uncu Cumhurbaşkanının basının ifade özgürlüğüne karşı gösterdiği hoşgörüden bahsetmek istiyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'i havaalanında uğurlayan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tören sırasında güneş gözlüğünün tek camı düşmüş, orada bulunan basın mensuplarından foto muhabiri Fahir Arıkan da bu ilginç anı fotoğraflayarak haber yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu fotoğrafta gördüğünüz şekilde gazetelerin ana sayfalarına manşet olan "korsan baba" yakıştırmasıyla büyük ilgi uyandıran haberden sonra bu fotoğrafla yılın fotoğrafı ödülünü almıştır; foto muhabiri Fahir Arıkan'a ödülünü veren kişi ise Süleyman Demirel olmuştur. Bir zamanlar bu topraklarda siyasetçiler nüktedandı, espriyi kaldırabilme hoşgörüsüne sahiplerdi, ülkenin başındaki bir siyasetçiyle "korsan baba" diye espri yapılabiliyordu. Böyle bir olay şimdi olsa fotoğrafı çekip yayınlayan gazeteci ve gazete için neler olurdu, bu şartlar altında tahmin edemiyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidara Hacı Bektaş Veli'nin "Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme." sözünü hatırlatarak, Türkiye'nin demokrasinin ve hoşgörünün aydınlattığı güneşli, iyi günlere ulaşmasına az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)