GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:7
Tarih:13.10.2022

NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu yasanın ismini "susturma yasası" bu yasanın adını "korku yasası" bu yasanın adını "panik ve endişe yasası" koymak lazım. AKP iktidarı, yirmi yıldır bu ülkede dezenformasyon ve algı operasyonunda birinci derecede bir partidir. Şimdi, ana akım medyasıyla, görsel ve yazılı basınıyla, bütün kurumlarıyla yirmi yıldır bu ülkenin gerçeklerini çarpıtan bir iktidar bizim karşımıza çıkıyor, dezenformasyonla mücadele yasası... Vah, vah, vah!

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu AKP iktidarı siyaseten, ekonomik olarak, sosyal olarak, iç ve dış siyasette bir çöküşün eşiğine geldi. Bu çöküşünü gizlemek için bu toplumu susturması lazım. Bu toplumun ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, haber alma özgürlüğünü, gerçeklere ulaşma özgürlüğünü kısıtlaması gerekir. Şimdi, daha önce bunu yazılı ve görsel basın üzerine yapıyordu. Hepimiz biliyoruz ki bilişsel kapitalizm çağında yaşıyoruz, dijitalleşme çağında yaşıyoruz yani bilgi ve iletişim çağında yaşıyoruz. Şimdi, bu dönemde iletişimin, haberleşmenin kitleselleştiği sosyal medya yer sağlayıcıları yani bu yer sağlayıcıları dediğimiz Twitter, YouTube, Facebook; bütün bunlar yer sağlayıcıları. Bir de bu erişimi sağlayan kurumlar var yani diyelim ki Turkcell, Vodafone ve benzeri; isimlerin hepsini saymayayım, hepimiz biliyoruz.

Şimdi, bu yasayla birlikte ne getiriliyor biliyor musunuz? Bu internet ağı firmalarının arasında bir erişim birliği kurulmuş. Bu birlik yani çıkan bir kararı bu internet ağının koordinasyonuyla ne yapıyor? Yer sağlayıcı sosyal medya ağlarına hemen elektronik postayla bildiriyor. Hem paylaştığını engelliyor hem de ortadan kaldırıyor.

Şimdi, hepimiz biliyoruz Covid-19 sürecinde, iş dünyasından tutalım siyaset dünyasına, sivil toplum örgütlerine, eğitim ve sağlığa kadar, daha çok banka sektörüne kadar dijital sosyal medya platformları üzerinde toplantılar, organizasyonlar yapıldı. Şimdi, hepimizin bildiği, dünyada ve ülkemizde toplumun yüzde 60'ı, 70'i televizyonları dahi izlememe durumuna gelmiştir. Neyi kullanıyorlar? Sosyal medyayı kullanıyorlar, YouTube'u kullanıyorlar, Facebook'u kullanıyorlar, Twitter'ı kullanıyorlar. Yani bu haberleşme ağının kitleselleştiği sosyal medya ağı üzerinden toplumu tehdit etmeye çalışıyor. Yani bulunduğun bir sokakta bir olay oldu, o olayı görüntülemek eğer iktidara yanlışsa, iktidarın çıkarına ters düşüyorsa onu görüntülemeyeceksin, görüntülesen de yayınlamayacaksın, yayınlarsan bunun cezai müeyyidesine uğrayacaksın bir yıl ile üç yıl arası. Eğer gerçek ismini kullanmamışsan -bu özellikle 29'uncu maddede; sosyal medyada kullanıcıların çoğu gerçek ismini de kullanmıyor- bu, yarı oranında cezanın artmasına neden oluyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu söylemek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) - Bir dakika...

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) - Türkiye'de TÜİK ekonomiyle ilgili bütün gerçekleri saptırıyor, bütün gerçekleri saptırıyor. Enflasyonun yüzde 83 olduğunu söylerken TÜİK, bağımsız kurumlar ise 180 civarında olduğunu söylüyor. Şimdi biz hangisine inanacağız? Bağımsız kurumların yapmış olduğu enflasyonu mu göz önünde bulunduracağız yoksa TÜİK'in vermiş olduğu bilgiyi mi? TÜİK'e kim emir veriyor? Elbette ki iktidar veriyor. O açıdan, bu yasa, gerçekten, seçime giderken, ekonomik kriz derinleşirken iç ve dış siyasette iktidarın dibe vurduğu bir dönemde toplumu susturma yasasıdır; toplumu korkutma, panik ve endişe yaratma yasasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) - Ama biz şunu iyi biliyoruz, bu gerçekler eninde sonunda halkımız tarafından bilinecektir ve 2023 seçimlerinde bu iktidar yüzde 25'in altında kalacaktır. (HDP sıralarından alkışlar) Yüzde 25'in altında kalacaktır; bir nottur, burada düşüyorum.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)