GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:9
Tarih:19.10.2022

CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Amasra'da meydana gelen elim kazada yaşamını yitiren 41 madencimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve yaralı madencilerimize de acil şifalar diliyorum, tüm Türkiye'mizin başı sağ olsun diyorum. Evet, bir kez daha böyle bir faciayı Türkiye yaşamaz diye umut ediyorum ve diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Amasra'da yine büyük bir maden faciası yaşadık; yine, 41 eve ateş düştü, 84 milyona ateş düştü; yine, çocuklar babasız kaldı, kadınlar eşsiz kaldı, anneler ve babalar evlatsız kaldı. Üzüntümüz ve acımız büyük, aslında sözün bittiği yerdeyiz ama bir kez daha bu acıların yaşanmaması için, bu faciaların yaşanmaması için gerçekleri de dile getirmek zorundayız.

Değerli milletvekilleri, iş kazalarının yüzde 98'i öngörülebilir ve önlenebilir kazalardır; hele hele teknolojinin geldiği bugün itibarıyla değerlendirdiğimizde, büyük bir oranda ölümlü iş kazaların yaşanmaması gerektiği bir noktadayız ama maalesef bugün, ülkemiz, Avrupa'da iş kazalarında 1'inci, dünyada 3'üncü sıradadır ve her yıl ortalama 1.800 işçimizi iş kazalarında yitiriyoruz. Yani aslında her gün 6 işçimiz yaşamını yitiriyor, yine aslında her hafta Amasra faciasındaki kadar işçimiz yaşamını yitiriyor.

Değerli milletvekilleri, yer altı kömür madenciliği gerçekten dünyanın en zor, en ağır ve en riskli işidir. Bu sebeple de azami derecede özen gösterilmesi gereken, bütün tedbirlerin en üst düzeyde alınması gereken bir iştir. Aksi takdirde en ufak bir hatanın bedeli son derece ağır olmaktadır ve geçen hafta yaşadığımız facia gibi facialar yaşanmaktadır. Oysa tüm bu madenlerdeki sorunlar, tüm dünyaya baktığımız zaman, aslında 1970'li yıllarda çözülmüş ama biz bakıyoruz, bugün hâlâ, yine büyük bir maden faciasını konuşmak durumunda kalıyoruz ve maden kazalarında da yine her zaman olduğu gibi dünyada 1'inci olmuşuz. Peki, biz niye bu sorunu çözemedik? Niye AK PARTİ döneminde bu kadar, çok büyük maden faciaları yaşandı? Niye iş kazaları ve maden faciaları hâlâ hız kesmeden devam ediyor? Bunları iyi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. İşte, bu komisyonun da bunun için bir fırsat olacağını düşünüyorum değerli milletvekilleri.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarında özellikle 2009 yılından bugüne kadar 8 büyük maden faciası yaşanmış. İşte, önce, 2009 yılında, Bursa Mustafakemalpaşa'da 19 madencimiz grizu faciası sonucu yaşamını yitirmiş. Balıkesir Dursunbey'de yine grizu patlaması sonucu 13 madencimiz yaşamını yitirmiş. Ve nereye geldik? 2010'da Zonguldak'ta Karadon faciasına. Evet, Karadon'daysa, 2010 yılında 30 madencimiz -yani burası da Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait bir maden ocağı- 30 işçimiz grizu faciası sonucu maalesef, yaşamını yitirdi. 2013'e geldiğimizde, bu sefer Kozlu'da 8 madencimiz grizu patlaması sonucu yaşamını yitirdi. 2014'e geldiğimizde, maalesef, cumhuriyet tarihinin en büyük iş kazasıyla karşılaştık, Soma'da 301 madencimiz feci şekilde yanarak yaşamını yitirdi ve bugün hâlâ, Soma'dan ders çıkarmadığınız için bunları konuşmaya devam ediyoruz. Devam etti ölümler, durmadı Soma'dan sonra da. Ermenek'te bu sefer işçiler yaşamını yitirdi; 18 işçimiz su basması sonucu feci şekilde yaşamlarını yitirdiler. En son Şırnak'ta, özel bir maden ocağında göçük sonrası 8 işçimiz yaşamını yitirdi. Ve Amasra, Amasra'da da 41 madencimizi geçen hafta kaybettik.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde taş kömürü Zonguldak havzasında çıkarılmaktadır ve bu kömür de Türkiye Taşkömürü Kurumu eliyle çıkarılmaktadır. Türkiye Taşkömürü Kurumu, aslında hem Zonguldak'ın hem de Türkiye'nin güzide kuruluşlarından biridir ve yüz yetmiş yıllık madencilik birikimine, donanımına, tecrübesine sahip olan bir kurumdur ve bu sebeple de tüm Türkiye'ye madencilik bilgisini ve donanımını aktaran bir kurumdur. Bu anlamda da aslında, Türkiye'nin stratejik kurumlarından biridir. Ancak AK PARTİ dönemlerinde, AK PARTİ işbaşına geldikten sonra, Kurum giderek daha da gelişeceğine sürekli gerilemiştir, hem Kurumda çalışan işçi sayısı giderek gerilemiştir hem de üretim miktarları gerilemiştir. Bunlara baktığımız zaman, norm kadro işte 14.500'lerden şu anda 7 binlere gerilemiştir, üretim işte 3 milyon tonlardan 1 milyon tonun altına gerilemiştir. Oysa 38 milyon ton ithalat yapıyoruz taş kömüründe. İhtiyacımız var mı? Var. Çıkarmamız gerekiyor mu? Çıkarmamız gerekiyor ama iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uyarak çıkarmamız gerekiyor, iş sağlığı ve iş güvenliğini bir kenara bırakmadan çıkarmamız gerekiyor. Ancak AK PARTİ dönemlerinde maalesef devletteki çürüme Kuruma da yansımıştır. Türkiye Taşkömürü Kurumunda da maalesef bir çürüme olduğunu görüyoruz. Zonguldak Milletvekili olarak bunu yakından gözlemliyorum ve maalesef üzülüyorum. Bakın, Kurum bilerek ve kasten çürümeye terk edilmiştir, çürütülmüştür çünkü bugün, bakın, Türkiye Taşkömürü Kurumu liyakatsiz, beceriksiz ve partizan AK PARTİ kadroları tarafından yürütülmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Amasra'daki facianın da birinci derecede sorumlusu işte bu liyakatsiz, beceriksiz AK PARTİ kadrolarıdır ve aslında Enerji Bakanıdır ve aslında elbette ki bu işlerin başında olan Cumhurbaşkanıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı bugün şunu ifade etti, dedi ki: "Kazada ihmali olanların gözünün yaşına bakmayacağız." Bakın, bu ifade, gerçekten, Türkiye'deki 84 milyonun gazını almaya yönelik, doğru olmayan bir ifade çünkü bunların hiçbirinde, az önce ifade ettiğim 8 maden faciasının hiçbirinde sorumlular hak ettiği cezayı almadı ve hatta şunu da ifade etmek istiyorum, tam tersine ödüllendirildiler. Bakın, size 2 örnek vereceğim, Zonguldak'tan örnek vereceğim. İşte, Karadon'daki kaza 2010 yılında oldu; Müessese Müdürü İsmail Güner, birinci bürokratımız bu. Bakın, Karadon'daki kazada -Sayın Taner Yıldız da o zaman Enerji Bakanımızdı, o zaman siz de benzer açıklamalar yaptınız Sayın Bakan- 30 işçimiz yaşamını yitirdi, feci şekilde yaşamlarını yitirdiler. Bu Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner ağır ceza mahkemesinde yargılandı değerli arkadaşlar ve ne oldu biliyor musunuz? Yedi yıl altı ay hapis cezası aldı. Yedi yıl altı ay hapis cezası iyi niyetten altı yıl üç aya dönüştürüldü.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İyi hâlden.

AYDIN ÖZER (Antalya) - İyi hâlden.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - İyi hâlden, düzeltiyorum, iyi hâlden.

Daha sonrasında, bakın, aynı kararda da sanık İsmail Güner'in, mahkûmiyetine sebep olan iş kolunda bu meslek ya da sanatın icrasından takdiren bir yıl süreyle yasaklanmasına karar verildi. Peki, bu kişi görevden alındı mı değerli arkadaşlar? Alınmadı çünkü bu kişi kazadan iki yıl sonra -eminim, Sayın Bakanın da imzası vardır diye düşünüyorum- 2012 yılında Genel Müdür Yardımcısı yapıldı. Bakın, 30 kişinin ölümünden sorumlu olan bir kişi Genel Müdür Yardımcısı yapıldı. (CHP sıralarından "Yazıklar olsun!" sesleri)

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Yazıklar olsun!

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Bakın, devam ediyoruz, bu kararı Yargıtay onayladı ama görünmez bir el devreye girdi bu kararla ilgili, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Ceza Genel Kuruluna itiraz etti; şu anda, altı yıldır dosya orada bekliyor bakın. 30 kişinin öldüğü kazada bugün itibarıyla bir tek gün, bir tek kişi tutuklu kalmadı ve yapanın yanına kâr kaldı arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Evet ve bu bürokrat geçtiğimiz ay emekli oldu.

Kozlu'ya geliyoruz. Bakın, değerli arkadaşlar, Kozlu'da, 2013 yılında, yine, 8 işçimiz yaşamını yitirdi feci şekilde, grizu patlamasında öldüler ve o Müessese Müdürü kazadan dört yıl sonra Genel Müdür yapıldı, Türkiye Taşkömürü Kurumunun Genel Müdürü olarak ataması yapıldı 2017 yılında ve bu kişi ağır cezada yargılanırken bu yapıldı. Mahkeme bu kişiye 2019 yılında, bakın, dört yıl ceza verdi. İyi hâlden, iyi niyetten bu kişiye üç yıl dört ay hapis cezası verildi ve akabinde bunun cezası da para cezasına dönüştürüldü. Ne kadar, biliyor musunuz? 24 bin 500 lira para cezasına çevrildi ve yirmi dört eşit taksitte alınmasına karar verildi. İşte, Sayın Cumhurbaşkanının gerçekleri söylemediğinin, doğruları söylemediğinin en bariz iki örneği. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Kurumdaki çürüme devam ediyor. İşte, bu çürümenin önüne geçmemiz gerekiyor. Peki, bu 41 kişinin ölümüne sebebiyet veren Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, beş gün geçti kazadan, açığa alındı mı değerli arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - TTK Genel Müdürü, bakın, o gece kaza anında göremedim onu, kayboldu gitti. Bu Genel Müdür hâlâ görevde arkadaşlar, sabıkalı olan, iş cinayetinden sabıkası olan Genel Müdür hâlâ görevde.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı, böyle yapmayın, bakın, insanların duygularıyla oynamayın, insanlara yalan söylemeyin. Bu, böyle olmaz. Medeni bir ülkede, demokrasinin olduğu bir ülkede, hukukun işlediği bir ülkede bu bürokratlar derhâl açığa alınırdı. (CHP sıralarından alkışlar) Neden bunu yapmıyorsunuz?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Az kaldı, biz alacağız onu da.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Soruşturma ilerlemiyor arkadaşlar.

Şimdi, bakın, ben şunu düşünüyorum artık: Bu kurumda yükselmek için 30 kişiyi öldürmeniz mi gerekiyor? Ve şunu düşünüyorum: Bakın değerli arkadaşlar, Amasra'daki bu Müessese Müdürünü, bunlar 30 kişiden sorumlu olan kişiyi genel müdür yaptıklarına göre, herhâlde bunu da Enerji Bakanı falan yaparlar yani mükafatlandırırlar, ödüllendirirler diye düşünüyorum. Bu olmaz değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Tamamlayacağım.

Bir de Kurumda, değerli arkadaşlar, işçi açıkları var, işçi açıklarının da giderilmesi lazım. Komisyonda bununla ilgili sürekli söylüyoruz çünkü işçi açıkları iş güvenliğini tehdit ediyor değerli arkadaşlar. 14 bin kişinin çalıştığı yerde 7 bin kişiyle iş yürümüyor değerli arkadaşlar. Ve bugün kazanın sebeplerinden, en önemli sebeplerinden biri de budur, bunu da defalarca Komisyonda söyledik, kayıtlarda var, 2016 yılında söyledik, KİT Komisyonunda söyledik vesaire vesaire.

Şimdi, ben aslında bir başka konuya değinmek istiyorum kazayla ilgili. Dün Enerji Bakanımız geldi burada dedi ki: "Kaza gaz oranı 1,5 seviyesine ulaşmıştı 18.05 sıralarında, elektrik emniyet amaçlı kesilmişti. 18.09'da da son kayıt havadaki metan oranının 1,69 olarak ölçüldüğünü gösterdi ve 18.09'dan sonra da kayıt alınamadı ve bu patlama da 18.10 sıralarında oldu." Ama İçişleri Bakanına bakıyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Son kez selamlama için söz alabilir miyim, son kez.

Tamamlayacağım.

BAŞKAN - Peki, konu hassas.

Buyurun.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Enerji Bakanı bu şekilde ifade etti ama İçişleri Bakanı ise "18.15" dedi yani arada altı dakikalık bir zaman farklılığı var. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı da sanırım tekrarladı bunu.

Şimdi, Enerji Bakanı bir sensörün ölçümünü söyledi. Değerli arkadaşlar, bu madende ortalama en az 5 sensör olduğunu düşünüyoruz. Enerji Bakanı kamuoyuna bir sensörün verilerini açıkladı ve bakın 1,69'da bu gazın patlama imkânı yok. Oysa, patlama değeri 4'ün üzerine çıktığı zaman meydana geliyor. Yani 1,69'da gaz patlamaz. Bu veriler nerede? Bu veriler gizleniyor mu? Acaba yine bir gizli el devreye girdi, bu soruşturmanın selametini farklı bir noktaya mı taşıyor? Değerli arkadaşlar, bundan kuşkumuz var, kamuoyuna bunun açıklanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu soruşturma da örtülürse bunun hesabını kimseye veremezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)