GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:9
Tarih:19.10.2022

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 341 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Yasa teklifinde "Sanayiye verilen arsa, ekonomiye katılan bir değer olarak görülmelidir." deniyor. İşbu kanun teklifi, tarım ile sanayiyi rakip gösteren ve sanayiye öncelik veren bir zihniyet taşımaktadır. Zannedersiniz ki bir ada ülkesi ve tarım için, sanayi için denizden toprak kazanıyoruz ve onun üzerinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Burada tercihin sanayiden yana kullanılması arz ediliyor. 780 bin kilometrekarelik bir ülkede her yerde sanayi kurmak mümkündür. Eğer "Tarım arazisi, sanayi arsası olsun." deniyorsa bu düşüncenin ülkemizin yararına olmadığı ortadadır.

ÇED raporları bu düşünceyle ele alınıyorsa bu, yanlıştır. Çevrenin korunması, tarım ve sanayinin devamı için ÇED raporları gereklidir. Günümüz şartlarında ortaya çıktığı söylenen bu yasa teklifi, yeşil ekonominin vurgulanması ve endüstri bölgelerine temin edilecek enerjinin vasfının tarifinin olması beklenirdi, emisyon hacminin ne kadar düşürüleceği belirtilmeliydi. Biz bunları görmeyi umardık.

Günlük hayatta şu yaygındır: Bir enstrüman ortaya çıktığı vakit her şeyi onunla ilişkilendirme ve onun sayesinde gelişmelerin olduğu görüşü ağırlık kazanmaya başlar. Üretim yapan firmalar, bu faaliyetleri bir şekilde devam ettirmektedirler organize sanayi bölgesi ya da başka şekillerde. Bu tür bir yaklaşım; gerçekleri güçlendirmeye değil, algıları güçlendirmeye yarar.

Kanun teklifi sunumunda bir taraftan sanayicinin maddi sorunlar içerisinde olduğundan, maddi sıkıntı içinde olan sanayicinin sanayi alanının sahiplendirilmesinden bahsediliyor. Bu kanun teklifinde araziyle toprakla ilgili açığa vurulmamış niyetler vardır. Türkiye'nin topraklarının binde 36'sı, İtalya topraklarının yüzde 2'si, Almanya'nın yüz ölçümünün yüzde 4'ünün sanayiye ayrıldığından bahsedilmektedir. Bizim topraklarımızın sanayiye ayrılan parçasının küçüklüğü anlatılmaya çalışılmakta ve küçültülmektedir. Burada yanıltmanın daniskası vardır çünkü bizim topraklarımız, Almanya ve İtalya topraklarının 2 misli, 2,5 misli büyüklüktedir. Burada sadece yüz ölçümünü ortaya koyarak bir argüman yaparak bahsetmeye çalışmak, insanları yanıltmaktan başka bir şey değildir.

Konu öyle anlatılıyor ki zannedersiniz sanayicimiz, teknik elemanlarımız, sermayemiz kuyruğa girmiş bekliyor, sırf arazi olmadığı için bu işler yapılamıyor. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Tezin sahibi Sayın Bakanlık Yetkilisinin, Sayın Bakan Yardımcısının başka ülkelerde tarım arazisi kiralamaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti'nden haberi herhâlde yok. Tarımı sanayinin düşmanı olarak göstermek çok yanlıştır. Gelin, İç Anadolu'ya, ben sizi şehir şehir dolaştırayım, binlerce dönümlük, yüz binlerce dönümlük araziler göstereyim. Bunlar bahane değildir.

Gelecek nesillerin refahı için yeni sanayi alanlarından bahsediliyor. Gelecek nesillerin neye ihtiyacı yok ki? Gelecek nesillerin huzurlu bir hayata ihtiyacı var, gelecek nesillerin iyi bir eğitime ihtiyacı var kendilerinin dünyanın diğer köşesindeki insanlarla yarışabilmeleri için. Gelecek nesillerin iyi bir beslenmeye ihtiyacı var, mutlu yaşantıya ihtiyacı var ve hepsinden önemlisi, vatanına dört elle sarılmaya ihtiyaçları var. Yurt dışına gitmeye ihtiyaçları yoktur.

Bu yasanın felsefesinde geçen "gençlere iyi bir vatan bırakılma amacı" sadece laftır. Yasanın ülkenin geleceğiyle, gençlerin geleceğiyle ilgisi yoktur. Hazine arazisini girişimciye bağışlayarak sahiplerinin kredi kullanmalarına destek olunmaya çalışılmaktadır. Kanun teklifinin yasama literatürüne, bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen yasama literatürüne sadece "Kilyos yasası" olarak geçeceği gerçektir. Daha sonra bu arazi, mevcut yasa teklifiyle, sahipleri tarafından büyük kârlarla başka insanlara, başka kurumlara, başka şirketlere devredilecektir. Biz bu Mecliste bunun pek çok örneğini gördük. AK PARTİ için bu yöntem klasikleşmiştir. Bu kanun yerinde değildir ve biz bu kanunu uygun görmüyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)